WeiMing

173 11 2
                                    

Yemyeşil ormanda saçlarım rüzgardan uçarken yüzümde bir tebessüm oluşuyordu. Ellerimin sıcaklığını hissederken sakince toprak yolda yürüyordum. Elimi saran eli daha da sıkmış ve ikimizin elini de bir o yana bir bu yana sallamıştım.
O ise yanımda aynı sakin adımlarla yürürken başını bana dönmüş ve bakmıştı. Siyah saçları uzayarak sırtına kadar geliyor ve esmer teni güneşte parlıyordu. Koyu kahve gözlerinden birden birsürü parıltı saçmaya başlamış, ve hafif kırmızıya çalan pembe renkli dudağını kıvırıyordu.
  Benim ise kestane renkli kısa saçlarım, tel tel uçuşarak rüzgarla kavuşuyordu. Bir tanesinin renginde hafif açılma olan kahve renkli gözlerim ona bakıyor ve büyük gözbebeklerim titriyordu.
"Hadi bana istediklerini söyle Leyal"
"Ben mi! Mesela ben..Silla döneminde yaşamak isterdim."
"Güzel"
"Peki sen Saye?"
"Ben mi! Bende isterdim ki, burada seninle evli olarak yaşamak isterdim. Bunun imkansız gibi gözüktüğünü biliyorum."
"O da güzelmiş."
Ortam bir süre sessiz kaldıktan sonra Saye'nin sesi biraz daha kalın ve titrek çıkmaya başlamıştı.
"Şehir efsanesini duydun mu?"
"Hayır?"
"Sokakta dolaşan yaşlı bir teyze. Çiftlere gelip en büyük korkularını sorarmış ve tahmin edermiş. Tahmin ettiği herşey doğru çıkarmış, şu ana kadar onunla karşılaşan insanların mutlu olduğunu duymadım."
"Gerçek olmadığı çok belli. Kim geçip de bizim bile bilmediğimiz büyük korkularımızı tahmin ile bilebilir ki?"
Yüzü ifadesiz kalan Saye'ye karşı gülen suratım düşmüştü.
"İsminin anlamı ne?"
"Saye, gölge demek. Sahip çıkan da demek oluyor. Seninki?"
"Leyal, geceler demek. Yani bir nevi karanlık da denilebilir bence."
"Bak bir söz buldum. Karanlığın içinde oynar Gölgeler. Nasıl!"
Yüzü birden gülmüş ve bana doğru bakıyordu. Verdiği mutlu tepkiyi görünce bende sıcak bir şekilde gülümsedim.
"Çok güzel!
"Peki bende sana bir efsane anlatayım. Senin anlattığın ve çiftlerin sonunu mahveden teyzenin aksine benim anlatacağım daha iyi. Zamanında yaşlı bir teyze varmış, bu yaşlı teyze yoldan geçerken çiftlere en büyük hayallerini sorar ve tahmin edermiş. Tahmin ettikleri hep doğru çıkıyormuş, ve yaptığı tahminlerden sonra bir şekilde çifti hayallerine götürüyormuş! Nasıl, senin hayat mahveden yaşlı teyzenden daha iyi değil mi?"
Espri şeklinde sorduğum soruya karşı o da alaylı bir cevap verdiğinde yalandan ona küsmüş gibi yapmıştım.
"Senin anlattığın teyze ile benim anlattığım vs atsa melek ruhlu teyzemiz direk tahtalı köyü boylar tatlım."
"Herşeyi de çok biliyorsun Saye!"
"Gerçekten var olduklarını ve ikisinin de bize denk geldiğini düşünsene! İlerlerken iyi teyze bize en büyük hayalimizi soruyor, diğeri ise bizim gibi güzel bir çifti farkedip korkusunu soruyor! Gerçekten bir roman yazılacak kadar türden bir macera..."
"Kesinlikle! Şu zamana kadar bomboş kitaplar çıkan kitapları sollayan böyle bir hikaye eklesek de iyi olurdu!"
  Herşeyi dalgaya vuran biz, bu konuları da aynı şekilde dalgaya vurarak ve espriye çekerek konuşmuştuk. Hayal gücümüzle gurur duyuyor, hep saçma sapan senaryolar yazmasına gülüyorduk. Bir gün sonra bakıyorduk ki saçma sapan olan senaryolarımız ve onlarla ilgili esprilerimiz bazı insanlara mantıklı gelmiş, ve onunla ilgili yazılar yazmış olduklarını farkederdik. Acaba uydurduğumuz bu saçma efsane hikayesini de birisi uyarlayarak yazar mıydı ki?..

"Sen hiç en büyük korkunu düşündün mü?"
"Düşünmedim. Sen düşündün mü?"
"Benim korkum kendi ellerimle kanla birlikte Leyal'i, yani seni kaybetmek olurdu sanırım."
"Benimde en büyük korkum, birgün gerçekten Silla dönemine gitseydim orada yalnız ve sensiz bir şekilde yaşayıp acı çekmek olurdu sanırım."
  Gümüş renkli ucuz kolyeleri bilir misiniz? İkisinin de ucunda bir adet el figürü bulunan ve içlerinde mıknatıs bulunan kolyeleri. İki kolyeyi yaklaştırdığınız zaman o iki el birbirine tutunur, hatta bazen mıknatıslar çoktan paslanmış ise bile yine tutunmaya çalışır. Çünkü bu mıknatısın doğasında olan bir şeydir.
Bazılarımız bu kolyeyi sevgilisine en güzel armağan olarak hediye eder, buluştuklarında boyunlarında asılı kalan kolyelerin de buluşmasına izin verir. Kolyeler ucuz olsa bile alınmak ister, tabi kolyenin ipi kopmazsa. Eğer o kolyenin ipi koparsa, bazılarımızın gözlerinden tane tane yaşlar akıp yeri bulur. En sevdiğinin verdiği hediyeyi artık kendinde taşıyamayacağı ve kalbinin tam üstünde varlığını hissedemeyeceği için. Hele ki bu kopan kolye altın renkli, taş işlemeli ve kartanesi şeklinde bir kolye ise!
  Eğer bir kolyeye bağlı olsaydı herşey, o kolyedeki ellere Saye ile benim ellerim diyebilirdim. Gerçi insanlara sorsanız paslanmış bir eli kimse tutmak istemez. Gerçekten doğasında var olanlar tekrar, tekrar, tekrar dener.
Sanki bu iş sık dokunmuş mükemmel bir ipek halıymış gibi!...

Devam edecek...🌙

⑅ WeiMing ⑅ {GxG}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin