Uyandığımda vücudumu toparlayıp kalkamadığımı fark ettim. Nedenini bulamıyordum zihnimde. Sonra bir kaç dakika içinde kafamın içine düşünceler hücum etti. Her şeyi hatırlamaya başladım. Sonra annemin kapıyı açması ile bölündü düşüncelerim. Ne oldu ben nasıl geldim diye sordum anneme. Annem bir şeyin yok canım deliliğin tutmuş bayılmışsın gene diye muzipçe konuştu. Ama gözlerine baktığımda kıpkırmızı olduğunu, çok ağladığını anladım. Tekrar sordum ben buraya nasıl geldim? Annem "Doruk getirdi" diye kısık sesle konuştu. Sen bayılınca ödü patlamış. Yukarı kadar kucağında taşıdı. Asansör bile aklına gelmemiş korkudan diye hızlı hızlı konuştu. Birazda benim ona çatmamdan korkuyordu. Haline baktığımda kıyamamıştım söylenmeye. Ortalığı toplar gibi yapıp devam etti. Akşam seni getirdiğinde hali perişandı. "sadece baş başa konuşalım istedim. Burada bağırıp çağırınca sakin bir yere götüreyim diye düşündüm. Valla kötü bir niyetim yoktu diye defalarca açıklama yaptı çocuk, çok üzülmüş" kendince acındırmayı da eksik bırakmadı tabi. "Hayvan" diye çıkıştım. "Sen nasıl izin verirsin anne beni kaçırmasına" diye de anneme sitem ettim."Hatta nasıl böyle bir şey yaparsın benden habersiz" diye tekrar sormaya başladım. Annem çok üzgün bir şekilde kız ne kaçırması öyle bağırıyordun ki komşular gelecek diye korktum. Sakin bir yere gittiniz sadece dedi her zaman ki gibi üste çıktı. Çocuk iyi belki anlaşırsınız diye düşündük dedi ve beni iyice sinir etti. "Aramızda geçen şeyleri anlatmadım tabi iyi sanırsın" söylendim içten içe.Bir ara haber ver iyiyim de bari deyip kaçtı annem. Öldürücü bakışlar atıp ne arayacağım be o hayvanı sanki bu manyağı başıma sen sarmadın diye diye yatağıma gömüldüm. Kaçtığı için kendi kendime konuşmuştum tabi.İş aklıma geldi birden ama annemin çok hasta olduğumu haber verdiğini düşünüyordum. Yatağa düşmeden izin almayan biri olduğum için de amirlerim sorun etmiyordu pek. Yıllardır senelik izne bile çıkmamıştım. Yine de toparlanıp iş yerini aradın mı diye seslendim mutfakta ki anneme "aradım kızım bir kaç gün dinlensin dediler merak etme sen" dedi annem. Oh diye bıraktım kendimi tekrar. Zil çalmıştı annem açtı kapıyı sessizlik olunca merak ettim. Kız kim geldi diye anneme sesleniyordum. Annem odamın kapısından kafasını uzatıp misafirin var üzerine bir şeyler giy gelecek yanına dedi. Hacı teyze kombinim kapının arkasında asılıydı hep hemen geçirdim eteği üzerime ve yazmayı da dolayıverdim başıma. Ama ağzım boş durmasın tabi söyleniyordum yine "anneeee kime söyledin hemen hasta diye offf kim geldiiii" kapı tıklayınca gel dedim misafiri niye odama yolladı diye aklımdan geçirirken içeri Doruk girdi. Sorumun cevabını hemen almıştım. Elinde bir demet kırmızı gül vardı. Üzerinde not ama ne güle baktım ne nota.Bu adam ne sanıyor kendini! Ne yüzle çıkıyor karşıma! Atladım üzerine ne işin var burda diye. Kapıyı kapatıp içeri girince sesiz ol diye uyardı beni. Herkesi üzdük akşam yetsin artık diye söylendi. Sakin olsan biraz insanca konuşacaktık diye o da kızgınlığını belli ediyordu. Evet benim sakin bir yapım vardı ama sinirim berbattı. Sustum ne var diye gözlerimden ateş topu fırlatmıştım. Sakince yüzüme baktı "özür dilerim "dedi. Ben yine hışımla konuşacaktım ki hemen devam etti. Akşam sadece istediğin kadar bağır kimse olmadan konuşalım diye götürdüm seni oraya kötü bir amacım yoktu. O kadar şiddetli tepkiler verdin ki sakinleş birazda kork diye saçma sapan konuştum sakin sakin devam etti. Yüzüne bakmıyordum. O da bana bakmıyordu. Ama benim ödüm patladı senden dedi. Sana bir şey olsaydı annene ne hesap verirdim ben diye iç çekti. Onun o halini görünce acıdım ama insafa gelmedim tabi. "Çok sinirlenince sistem kendini kapatıyor sıkıntı yok. Sen bana bir şey yapamazsın zaten diye diklenmeye devam ediyordum". İçimdeki erkek çocuğu hareketlerimle güya mahalle kavgalarında güç gösterisi yapmaya çalışıyordum. Ama o hiç karşılık vermiyordu.
Anladım ki sürtüşmeye niyeti yoktu. Biraz sakinleştim ve yatağıma oturdum. Sonra sakin sakin beni korkutmazsın oğlum diye konuştum. Anamın karnında başladılar korkutmaya beni. "Korktukça güçlendim ben"demiştim birden. Sonra sessizleştik ikimizde. İlk sesizliği bozan o oldu. Özür dilerim. Böyle olsun istemezdim. Bir daha beni görmeyeceksin söz. Usulca çıkıp gitti. Hiç bir şey hissetmemek, boşluk tuhaftı ama iyiydi bir bakıma. Teyze kombinini çıkarıp annemin yanına gittim. Duygularımı kontrol etmek ustası olmuştum artık az önce içindeki en derin acıları hissetmiş ben değildim sanki hemen yapmacık bir neşe ile acıktım ben Ömür sultan diye yanına yanaştım annemin. Kız ne dedin oğlan yıkılmıştı giderken diye merakla sordu annem. Kahkaha ile yumruk attım ondandır diyiverdim. Tabi şaka oldunu umuyordu annem "aaaaa yok artık"diye başlamıştı çayı doldurmaya. Kahvaltıya da kalmadı diye üzüldü ciddi ciddi. Bir an anneme dönüp "kız ne oluyo sana elin adamını nüfusuna alacaksın yakında" diye çıkıştım. Annem biraz mahsunlaştı. Kızım üzme çocuğu zaten gariban annesi yok babası yok. Hayırsız kardeşi de elindeki mallara göz koydu üzülüyorum ne yapayım diye iç çekti. Ee geçen gün gelenler kimdi diye meraklanmıştım. Evlatlık Doruk ailesi terk etmiş. Komşuya (şimdiki annesi Hayriye yani diye açıklıyordu arada )çocuğu bırakıp gitmişler bir daha da dönmemişler. Baya bir zaman beklemiş Hayriye bir iki sene. Sonra Doruğun annesi aramış beni arama çocuk senin olsun ya da ver yurda biz yurt dışına kaçtık falan demiş daha da haber alamamışlar. Devlete verelim diye gitmişler ama çok üzülmüş Hayriye, evladı gibi olmuş. Sonra kendi nüfuslarına geçirmiş Mehmet amcan. İki yaşında çocuk bırakılır mı hiç! yavrum benim kadersiz" diye anne kalbini teselli ediyordu annem. Kardeşi şimdi sen üveysin benim halkımı aldın diye dava açtı.
-Kız anne ben dava dosyasında okumadım böyle bir şey.
+Yok babası eğer bunu mahkemeye konu edersen seni evlatlıktan reddederim diye tehdit ediyor ondan. İşte böyle kuzum diye annem kendi içinde vah tüh diye diye salona geçti. Bütün duyduklarımdan sonra demek zengin züppesi değilmiş yani o kadar sayılmazmış diye geçirdim içimden.Bütün gün evde yatmak yuvarlanmak fikri aklıma gelince hemen cezveye uzanıp kahve yaptım. Annemle güzel güzel içiyorduk. Bir ara ne düşünüyorsun kabul edecek misin diye konu açmaya çalıştı. Öldürücü bakışlarla hemen konuyu kapattım. Dışarı çıkıp biraz yürümeyi düşündüm. Hava güzeldi. Kafam doluydu. Hep böyle yapardım. Benim kendimi tedavi etme şeklim buydu...Dorukta bir şey var. Şimdiye kadar kimse bana bu kadar yaklaşamadı...Sabah ki konuşması içimi acıttı! Samimiyetini bir an bile sorgulamadım.... Babasına güvenmeyen ben, şimdi iki çift sözle içten içe affetmiştim yapılan hadsizliği! Başka biri elimi bağlasa, beni kaçırsa onu sürüm sürüm süründürürüm diye düşündüm... Doruk yapınca neden gidip şikayetçi olmadım ki! Onu tanıyalı ne kadar oldu da böyle bir güven verdi bana... Aynı köylüyüz belki sokakta oyun oynadık! Bu yeter miydi güvenmeme! Yıllardır tanıdığım insanlara güvenememem, bir kaç haftadır tanıdığım Doruğun sözlerine inanmam ne demek oluyordu!!
Bu konuşma sürer giderdi... Yürümekten bacaklarım titremeye başladı artık cevapsız sorular sormayı bırakıp eve dönmeliyim..