Mahkeme gününden sonra annem sık sık yanıma geliyor Dora ile ilgili bir şeyler anlatıyordu. Babasının onları terk ettiğini, Doranın nasıl güçlü kaldığını, küçücük yaştan itibaren çalışıp annesine baktığını, marifetlerini, güzelliğini, tatlılığını her şeyi zihnime tek tek işliyordu.Bir gün benim cevap vermediğim yorum yapmadığımı görünce dayanamadı.Doruk ben bu Dora'yı sana almak istiyorum ne dersin? Diye sordu.Ciddi bir şekilde yüzüme bakıyordu.Duygularımı öğrenmeye çalışıyordu.Böyle bir şey beklemiyordum gafil avlanmıştım "Dora ister mi bakalım" söyledigim ilk cümle bu oldu kelimeler ağzımdan öyle bir döküldü ki bütün duygularım heyecanım bir anda ortaya saçıldı. Sesim çatallamış kekeleyerek konuşmuştum bu halimden cesaret alarak annem hemen atladı "niye istemesin senden iyisini mi bulacak biz annesiyle konuştuk anlaştık o seni damat olarak istiyor ben de Dora'yı gelin olarak istiyorum iş sizin anlaşmanız gidelim isteyelim isteyenin bir yüzü kara varmayan zenci" diye bana moral vermeye çalıştı.Böyle bir emrivaki hiç içime sinmedi çünkü Dora'yı biraz olsun tanıdıysam bu durumdan hiç hoşlanmayacaktı. Ama işin içinde annesi olduğu için oturup karşılıklı konuşulur diye düşündüm. Birkaç gün sonra annem geldi akşama "Dora'yı istemeye gideceğiz hazırlan" dedi acaba Doranın haberi var mıydı hiçbir şey bilmiyordum. İsteme için gittiğimizde Ömür teyze beni mutfağa çekip endişeli endişeli oğlum "kıza ulaşamıyorum telefonuna cevap vermiyor kesin aşağıdaki spor salonunda antrenman yapıyordur salona girince kendini unutur bu manyak bayılana kadar çalışır telefona falan bakmaz zahmet olmazsa bakı ver" diye ricada bulundu.Ömür teyzenin söylediği şeylere şok olmuştum. İsteme günü spor mu yapıyordu bu kız yoksa haberi yok muydu kafamda sorularla annesinin tarif ettiği salona girdim ışık yoktu. Kapıdan içeriye girdiğimde Doranın sesini duydum. İleride salonun bir bölümünden az bir ışık sızıyordu.Ne olduğunu anlayamadım ama sesler hiç hoşuma gitmemişti koşarak onu bulmaya çalıştım.Dora loş ışıkta karşısındaki kum torbasını yumrukluyordu.Annesi antrenman yapıyordur kendini unutmuştur derken kikboksu kast ettiğini hiç düşünmemiştim. Kum torbasına öyle bir vuruyordu ki yumrukları kendi çenemde kendi göğsünde hissediyordum. Gerçekten çok yetenekli çok hırslıydı acaba profesyonel eğitimi var mıydı.O andan sonra Doraya karşı hislerim önüne geçilemez oldu. Yaptığı şeyi sadece spor olarak yapmıyordu.Dövüşürken karşısındaki gerçek düşmanla mücadele halinde gibiydi vurduğu her yumruk kendisineydi. Yaşadığı şeyi öyle iyi anlıyordum ki yaptığım her antrenman bundan daha az değildi.Bıraksalar onu sabaha kadar izleyebilirdim ama bizi bekliyorlardı.İstemeyerekte olsa seslendim "katibe hanım" beni görünce şok oldu dağılmış bir hali vardı yorulmuştu rahatlamıştı bu hissi bu hazzı çok iyi tanıyordum. Göründüğünden daha minyon olduğunu fark ettim.Annesinin söylediklerini kısaca özetleyip evde beklediğini gitmemiz gerektiğini anlattım.Çok kısa bir sürede üzerini değişip duşunu alıp yanıma geldi 15 dakika önce standı yumruklayan kadınla şu an yanımda konuşan kadın aynı kişi değildi bir insanın kaç farklı karakteri olabilirdi.Bir şeyler anlatıyordu ama ben onu duymuyorum ben biraz önceki o hırslı kadında takılı kalmıştım onun o hali kafamın içinde dönüp duruyordu arabaya geçtiğimizde biraz tedirgin oldum bu durumdan haberi yoktu her şey bir emrivaki üzerine gerçekleşecekti. Garip bir şekilde tepkisinden korkmaya başladım. Çok fazla bir şey söyleyemedim. Konuşmak bir pot kırmaktan korktum.Eve gidince herkesle birlikte sakince konuşabileceğimizi düşündüm. Dora bütün bu kalabalığı bütün bu curcunayı anlamaya çalışıyordu.Annesiyle konuştu annesi beni odaya gönderdi İçeri girdiğimde beklemediğim bir samimiyetle karşıladı "damat gelecek gel"damat bendim anlamamış mıydı? Gerçekten anlamamıştı ! Benim onunla evlenme ihtimalimi hiç düşünmemiş miydi? Şimdi daha çok korkuyorum ya beni istemezse ya hayır derse ki hayır demesi kaçınılmaz gibiydi kalbime bir acı saplandı. Hiç bu kadar üzüldüğümü hiç bu kadar korktuğunu hatırlamıyorum. Olup biteni, yapılan emrivakiyi anlamıştı. şimdi karşımda bambaşka bir Dora vardı. Öfkeden gözü dönmüş gibi bağırıyordu. Sanki bakışlarıyla beni yakıyordu bu ateş bana da geçmişti sinirden mi acı dan mı bilmiyorum ben de bağırmaya başladım. Sesimiz odayı evi aşmaya başladı. Çevreden komşulardan gelecek tepkileri dışarı çıktığımızda insanların bakışları beni daha çok strese girmeme sebep oldu. Dora'nın ağzı bozulmaya başlamıştı. Durum beni çok kızdırıyordu. Bir anlık öfkeyle Dora'yı omzuma aldım arabaya attım ve ne kadar sürdü bilmiyorum kendimi barakanın önünde buldum.Bunların hepsi çok kısa bir zamanda gerçekleşti. Hiçbiri düşünülmemiş planlanmamıştı. Dora'yı arabadan indirip sırtıma atarken kontrol etmekte zorlanıyordum. Dışardan gören narin bir kadın zanneder elimde bana karşı koyan sanki dişi aslan gibiydi biraz acizlik göstersem beni yaptığım şeye pişman edecek gibi gözdağı veriyordu. Kendimi çaresiz hissettim.Bir anda duvarda asılı ipleri alıp ellerini bağladım. "hayvan mıyım lan ben" dediği anda pişman oldum ama yaptıklarıma pişman olmaya devam edecektim. Ona hissettirdiğim korkuyu o anda anlaman imkansızdı.Kendime gelmem için bana tiksinerek bakması gerekiyordu demek ki! Nasıl bir kadın bu kadar güçlü korkusuz olabilirdi ona hayran olmamak elimde değildi bana dokunursan önce seni sonra kendimi vururum dediğinde bir an bile şüphem yoktu yapardı anlamıştım bu şekilde sadece kendimden nefret etmesini sağlardım bıraktım konuşmak için söyledigim ilk cümle de siktiri çekti bana. Ulan bütün sinirimi bütün gerginliğime rağmen yaptığı şey o kadar hoşuma gitmişti ki gittiğinin kapıdan çıktığının farkına varmam birkaç dakika mı aldı Bahçeden çıkamamıştı bile. Onu yerde görünce dünyam karardı. Hastaneye götürmek için yola çıktım Ömür teyzeyi aradım hastaneye gelmesi için haber vermek istedim ama Ömür teyze eve gelmemi onun uyuması gerektiğini sabah hiçbir şey kalmayacağını söyleyince mecburen eve götürdüm o kadar korkmuştum ki kendimi yüksek bir binadan atmamak için zor tutuyordum annesine durumu açıklamaya çalıştım ama ne kadar başarılı olduğumu bilmiyorum ya bir şey olursa ya benden nefret ederse ya bir daha yüzüne bakmazsa sabaha kadar uyuyamamıştım her saat her dakika onu aramakla aramamak arasında gidip geldim arayamazdım görüşmek istemezse küfür ederse yüzünü bile görmek istemiyorum derse ne yapardım Bu düşüncelerle nasıl zaman geçti bilmiyorum sabah Ömür teyze aradı Dora iyi merak etme uyandı diye haber verdi. İstersen gel bir özür dile diye de tembihledi.Nasıl çıkacaktım karşısına bilmiyorum ondan özür dilemek isterim kendimi affettirmek istiyorum ama çok korkuyorum tepkisinden tepkisizliğinden her şeyden yapmam gereken şu anda samimi bir özürdü bir buket gül yaptırdım üzerine de not yazdım. Kapıyı çaldım odasındaydı annesi geldiğimi haber verdi. Beni içeri buyur etti yanına gittiğimde akşama göre daha sakindi ama öfkesi alev gibi bedenini yakıyordu. Hissedebiliyordum getirdiğim güllere bakmadı bile.Sen tam bana göresin Dora. Başka bir kadın olsa çoktan o çiçekleri görünce yumuşardı. Ama bir an bile geri adım atmadı. Aklımda kalan son sözler "sen beni korkutamazsın ben korktukça güçlendim "kitap gibiydi bir cümlesinden bin tane kitap yazılabilirdi.İçim parçalansada ona bir söz verdim beni bir daha görmeyeceksin evet o beni görmeyecek ama ben onu görmeden duramazdım. Birkaç gün ne yapacağımı bilemedim yurtdışından gelen iş tekliflerine baktım maillerden birini kabul ettim iki gün içinde de Almanya'ya gittim iyi para veriyordu yapmam gereken çok iş var kafamı meşgul etmeliydim. Şu an istediğim tek şey Dora'yı düşünmemekti.
Almanya'ya geleli iki ay olmuştu ama bana iki yıl gibi geldi. Her an her konuşmasını her hareketini kokusunu sesini o kadar çok düşündüm ki düşündükçe özlüyordum özledikçe daha Çok bağlanıyordum.Sonunda bir karar verdim onsuz yapamayacaktım ne olursa olsun onunla olmalıydım benimle evlenmeye nasıl ikna olur diye düşündüm Dora gibi düşündüm.Doruk gibi düşünüp bir karara vardım.Evliliğin bütün meşakkatlerini bütün sorumluluklarını kaldırmak ona mutsuz olacağı hiçbir şey yaşatmamak tek çaremdi. Koca istemiyordu.Evliliğin ağır yükü altında ezilmekten korkuyordu.Hayırsız bir eşi ile hayatını bitirmek istemiyordu çok haklıydı ben de aynı şeyi istemiyorum bir kez daha anladım o tam bana göre şartları kabul edebileceği şekilde kendi kafamda tasarladım günlerce tekrar tekrar düşündüm en uygun en esnek şekilde ona bir teklif sunacaktım dersime iyi çalışmıştım yine de hayır deme ihtimali vardı mahkeme zamanı geliyordu annem de geri dönmem için ısrar ediyor her şey bir yana Dora'yı görmeyeli çok zaman olmuştu dönmek istiyorum onun yanında olmak istiyorum ne olursa olsun benimle evlenmeye ikna etmeliydim...