Biri şu telefona baksıııın!
Uyku benim kırmızı çizgimdi hele ki sabah uykusu,gece uykusu, akşam, öğlen uykusu... kendimi ifade edebildim sanırım. Telefon susmuyordu. Biri telefona baksın ama kimdi. Evde yanlız olduğuma göre mecbur kalkmıştım. Annem olamazdı benim telefon rahatsız etmesin diye şarja salona takacağımı bu saatte açmayacağımı bilirdi. Ama arayan annemdi sesi çok kötü geliyordu. Kızım Hayriye teyzen fenalaştı hastaneye götürdüler diyince daha kötü oldu. Hemen kafamı toparlayıp geliyorum ben hazırlan dedim. Annemin yanına nasıl gittiğimi hatırlamıyorum bile. Saat gecenin üçüydü. Acaba il hastanesine mi gittiler. Yoksa buradalar mı diye sordum. Annem dur arayayım diyince bekledim. Buradalar buradalar dedi annem bastım gaza hızla vardık hastaneye. Doruk ağlıyordu. Babası ellerini başına almış yere çökmüştü. Eyvah dedim. Biz ne oldu demeden doktor çıktı iyi merak etmeyin. Müdahale ettik dedi. Rahat bir nefes aldım. Doruk doktora yapıştı iyi mi gerçekten diye. Doktor iyi dedi ama bundan sonrası önemli. Stres üzüntü olmaması gerekiyor. İyi bakılmalı. Doruğu en son hıdırlıkta görmüştüm bir hafta geçmişti gitmemiş demekki diye düşündüm. Yanına gidince gözlerinin kıpkırmızı olduğunu fark ettim. Doruk kendine gel bak baban da fena diye çıkışmak istedim. Gerçekten gücü olmadığını görebiliyordum. Dora annem gidiyordu diye gözyaşlarını boncuk gibi döktü. Onun son isteğini yapamadan gidiyordu. Bana her şeyi verdi annemden bile daha çok anne oldu ama ben onun istediği tek şeyi bile yapamadım. Diye arkasını dönüp ağlamaya devam etti. Onun mutlu olması için ne gerekiyorsa yapacağım diye kendine söz veriyordu. Ama ben de duyuyordum. Onu toparlamak için azarladım. Kendine gelsene be Hayriş iyi seni böyle görse kadının kalbine iner git babana bak diye ablalık yapmıştım aklımca. Baktım bir faydası olmayınca şşş bana bak git elini yüzünü yıka seni böyle görmesin dedim. Uslu uslu sözümü dinledi bu sefer. Ama içimin parçalandığını hissettim. İyi ki dönüp yüzüme bakmamıştı. Gözyaşlarımı görmesinden çekinmiştim. Düşündüm, anneme baktım. Hiiih kalbime saplanan acıyla irkildim ya annem olsaydı Hayriye teyzenin yerinde. Hemşireyi odadan çıkınca yakaladım ne zaman görebiliriz. Bir kaç saate odaya alırız. Ama yormayın yine de dedi. Doruk gideli baya olmuştu. Bende bizimkileri kantine götürüp zorla bir şeyler yedirmeye çalışıyordum. Yukarı çıktığımızda yine bir hemşireyi yakalayıp durumunu sordum. İyi olduğunu söyledi.Bir de Dora yı istiyor deyince şok oldum. "Benim" gireyim mi diye sordum. Gir ama çok kısa kal dinlenmesi şart deyince hızlıca yanına gittim. Kız hayriş ödüm patladı diye yaklaştım yanına. Elimi tutup Dora kızım dedi. "Hadi kalk hayriş gezmeye götüreceğim seni" şımarıkça konuşmaya başladım. Ağlamamak ve herşeyin iyi olduğunu düşünmesi içindi bu çabam. Doruk dedi Dorukla evlenin. Sana çok değer veriyor. Adını söylerken bile titriyor dedi. Kulaklarıma inanamadım. Bir hafta önce konuştuğum Doruk bana bambaşka şeyler söylemişti. O çok yaralı başka erkeklere benzemez. Sende öylesin. Birbirinize şifa olun dedi. Hemşire ile kesildi sözü aa hala burada mısın dedi. Hıh geldin mi Hemsire hanım bu teyzeler hastayken bile çöpçatanlık peşinde oğlu varmış alacakmış beni diye gülmeye başladım. Tabi gözümdeki yaşları silerken görmemesi için çabalıyordum. Tamam şimdi dinlensin odaya çıkıyoruz sonra devam edersin teyze diye hemşire bana katıldı. Odadan çıkarken artık bambaşka bir Dora olarak çıktım. Anneler annelerimiz son anlarını bile bizi düşünerek geçiyorlardı. Hayat o kadar da toz pembe değildi. Kıymetlilerimiz vardı. Şu Hayriye teyze öz oğlu değilken bile Doruk için üzülüyordu. Ya bunları söyleyen benim annem olsaydı. Ödüm patlamıştı. Annemi arkadaşının yanına bırakıp işe gittim. Çok yorgun olduğumu görünce arkadaşlarım izin alıp gitmem için ısrar ettiler. Eve gidip uyumak toparlanmak istiyordum. Ama bütün düşünceler beynimi yiyordu. Hayatta her şey anlıktı bir var bir yok. Bugün bu konuşmadan sonra Hayriye teyzeye bir şey olsa yüzü hep aklıma gelirdi. Vicdan azabından ölürdüm heralde. Ya annem bir kez olsun o halde iken keşke sözümü dinleyip evlenseydin dese yıkılırdım. Gözüm arkada gidiyorum dese kendimi affetmezdim. Bu düşünceler üzerime saldırıyordu resmen ama savaşacak gücüm kalmamıştı uykuya yenik düştüm. Yine bir telefon sesi ile uyandım ama bu sefer çok çabuk toparlanıp açtım anne ne oldu diye panikle konuşuyordum. Hayriye teyze iyimi diye sordum. Annem iyi kızım şükür merak etme sen uyuyor muydun diye şaşkınlıkla sordu. Biraz erken çıktım anne çok yorgunum diye gönderdiler dedim. Geliyorum bende bir şey istermisiniz diye devam ettim. Yok kızım belki çıkarırlar dedi annem hazırlanıp hastaneye giderken aklıma geldi Hayriye teyzeye güzel bir çiçek aldım. Odaya çıkmışlardı. Annem oda numarasını söylüyor tarif ediyordu ki kapıda karşılaştık. Herkes odada cenaze varmış gibi oturmuştu. Ahmet de gelmişti annesinin yanında oturuyordu. Doruk kapı dibindeki duvara yaslanmış onları izliyordu. İçeri girdiğimde çok neşeli bir sesle "ooo hayriş naptın bizi korkuttun ya" dedim. Hadi kalk toparlan daha düğün yapacağız diye konuşmaya başladım. Bak ben çiçeğimi aldım siz de çikolatayı alın gelin diye yavaşça dürtükledim. Çiçeğe mi söylediklerime mi bilmiyorum kadının yüzüne can gelmişti. Çeyizin tamam mı diye Doruğa baktım direk. Onun olduğu yerde çivilendiğini hiç fark etmemiştim o ana kadar. Yüzü kıp kırmızı olmuştu. Bütün gözler ona dönünce. Kırık bir tonla tamam dedi. Annem ilk şoku atlatınca kız edepsiz diye kolumdan tuttu. Anne dur dedim ama annem beni çekiştirmeye devam ediyordu. Odadan koridora çıktığımızda Ne demek bu diye çıkıştı bana. Anne sen dorukçum dorukçum demiyormuydun al sana damat dorukçum dedim nerden çıktı diye üsteledi annem. Ciddiyetle cevap verdim bu sefer. Annecim biliyorum sende benim evlenmemi istiyorsun. Sabah Hayriye teyze neredeyse bana yalvardı evlenin diye. Ben evlilik konusunu kapattım desem de olmuyor demek ki bazen hayat sorumluluk yüklüyor insana bu da öyle bir şey deyiverdim. Evlenmemi istiyorsan üsteleme benim aşk evliliği yapacağımı da düşünme diye tek nefesle rest çekmiştim. Annemin o anda endişelendiğini hissettim. Merak etme mantık evliliği kötü bir şey değil bence diye rahatlatmaya çalıştım. İçeri girip ben kaçıyorum diyip Hayriye teyzenin elini öpüp çıktım. Bir isteğin olursa arayın hemen gelirim diye tembihledim. Anneme de istersen seni eve götüreyim dinlen diye ısrar ettim ama kabul etmedi. Yaptığım arsız kız rolünden çıkınca çok fena olmuştum. Hem utanıyor hem de ne yaptım diye titriyordum. Eve kendimi zor attım. Yaptığım şeyi düşünüyordum. Daha sonra olacakları. Tabi bundan kimsenin haberi yoktu ama bu evliliği Doruğun şartları üzerine kabul etmiştim. Bu konuyu tekrar konuşmalıydık. Of nasıl iş aldım başıma daha bu adam kimdir nedir bilmiyordum.