Salona geleli iki saat olmuştu. Ama bütün gün oradaydık sanki. Ve sadece ikimiz vardık. Zaman yine bütün gerçeklikten Farklı bir boyuta geçmişti. Bu benimle ilgili değildi. Doruk ile olunca oluşuyordu sanki. İkimizin çevresinde oluşan koca bir atmosfer ve sadece bizim akışımızla geçiyordu zaman. Yalnız iyi pataklamıştı beni. Şimdi ringdeki halim gözümün önüne gelince kendime gülüyordum. Doruğun sesini duyup irkildim. "ne gülüyorsun be deli" diye sesleniyordu. Ses vermeyince korkmuştu heralde Doraaa diye seslendi. Suyu kapatıp cevap verdim "lütfen dışarı çık".Hazırlanıp çıktığımda kapıdaydı.Sesim ağlamaklı çıkmıştı. Korkuttum mu diye sordu çok sakin ve naifçe. Korkmana gerek yok benden sana zarar gelmez hiç merak etme dedi. Özür dilerim diye daha da sessizleşti. Arabaya doğru yürüdüm cevap vermeden. Yola çıkmıştık. Hala sessizdim. Ne yemek istersin diye sordu bilmem diyebildim sadece. Çok mu acıktın diye konuşturmaya çalışıyordu beni evet anlamında başımı sallamakla yetindim. "Protein şart diye kebapçıya getirdim" dedi içerideki kokuları alınca gözlerim açılmıştı. Oturur oturmaz siparişlerimiz geldi ee nasıl diyecek oldum ki abi hoş geldiniz diye bir ses Doruğa seslendi. Mesajını alır almaz hazırlattım bir isteğiniz olursa içerdeyim diye de ekledi. Yüzüne sevinçle baktığımdan emindi bence. Ama göz göze gelmek istememişti. Hadi soğutma diye uyardı. Yedikçe kendime gelmeye başlamıştım. Bir anda "Dora bizim hemen evlenmemiz lazım" dedi. Çat diye söyleyince lokmamı yutamamıştım. Bak böyle adımız çıkacak diye ciddi bir endişe ile konuştu. Tamam dedim. Ne zaman istemeye gelelim diye sordu. Yüzüne bakınca her şey normal görünmeli diye ekledi. Valla annenle annemle ayarla sen diye topu attım ona. Tamam o zaman yarın akşam sizdeyiz diye randevu vermişti bile. Bir an anlamasam da bu aceleyi itiraz etmemiştim. Ben nikah için gün alayım o zaman bu hafta halledebiliriz nikahı da diye laf arasında sıkıştırdı. Çok mu acele ediyorsun diye baktım yüzüne adımız çıkacak adımız diye yemeğine devam etti.
Kararımdan vazgeçerim diye endişe ettiğini anlayabiliyordum.
Sakince konuşarak tek bir cümle kurdum. "Söz verdim söz verdiysem tutarım merak etme" artık ikimizde yemek yemeyi bitirmiştik. Yarın yorucu bir gün olacak hadi eve bırakayım seni dediğinde yine de konuşmamız gereken şeyler var diye ısrar ettim. Bu akşam halletsek iyi olur. Israr etsem de toparlanıp evin önüne gelmiştik. Yat dinlen sen ne dersen ben tamamım diye ikna etti beni. İşten izin almaya gerek yoktu. Üç beş kişi misafir gelecek konuşulacaktı sadece. İş çıkışı olduğunda yine merdivenlerde beni bekleyen Doruğu gördüm. Şaşkındım anneme sekizde geliriz demişlerdi. Merdivenleri hızlıca inip erkencisin diye meraklı gözlerle süzdüm onu. "Belediyedeydim gün almaya geldim sana da uğradım" derken arabaya geçti. "Berbere de gitmişsin" takıldım hemen "akşama randevun var heralde" diye uğraşmaya devam ettim. "evet ya sorma annem çirkin bir kız bulmuş onu istemeye gideceğiz" okları bana çeviriverdi ustaca.Arabaya bindiğimde ise heyecanlı mısın diye sordu yüzüme bakarak. Yoo dedim sonuçta bir iş anlaşması yaptık. Onun heyecanlı oluşuna anlam verememiştim. Gergin bir tonda "Ben hemen dönemeyeceğim yurt dışına, annemin bakıma ihtiyacı var" diye konuştu.Rahatsız olsam da anlamak zorundaydım.Tamam dedim. Eve geldiğimizde Doruk da benimle inmişti elinde büyük bir kutu ile beni takip etmeye başladı. Asansöre geldiğimizde elindeki büyük kutuya işaret ettim bu ne? Gelinlik diyince acayip olmuştum. Nikah yarın zamanın olmayacak.Herşey çok hızlı gelişiyordu. Ama izin almam gerekiyor dedim hemen. Ben bugün görüştüm sürpriz olduğunu söyleyince yardımcı oldular dedi. Bunları konuşurken asansöre basmadığımızı Doruğun elleri dolu olduğu için benim basmam gerektiğini fark ettim. Eve girince bir ses curcuna yüzüme çarpmıştı üç beş kişi diye düşündüğüm misafir sayısı belki on kişiydi. Odama zor attım kendimi Doruk peşimdeydi paketleri bıraktı. "Ee bu elbise nerden çıktı?" derken annem "geldiniz mi iyi iyi" konuşa konuşa girdi odama. Son dakika isteme çıkınca herşey birbirine girdi diye mızmızlandı. Bak Doruk elbise almış pek güzel dimi kuzum diyerek gösteriyordu asılı duran elbiseyi. Ben herşeyi izliyor yorum yapmıyordum. Doruğun yeni getirdiği kutuyu açınca gelinliği görmüştüm. Sade zarif ama pahalı bir şeydi. Annemin dibi düşmüştü hemen. Yarın dimi oğlum nikah kaçta unuttum bilgileri tazelemek istemişti annem ama ben yine bir şaşkınlık geçirmiştim. Herkesin herşeyden haberi vardı. En son ben öğrenmiştim. Odada yalnız kalınca beğenmediysen değiştirebilirsin dedi yok çok güzel, zevklisin diyebilmiştim sadece. Odanın her yerinde paketler poşetler vardı bunlar ne diye sorunca düğün hediyesi geline alınırmış kısık bir tonla açıkladı Doruk. Gelin, düğün, nikah sersem olmuştum. İsteme sakin geçti. Herkes mutluydu ben de sakinleştirici verilmiş gibiydim. Aklım yerinde değildi. Bedenime göre çok güzel bir elbise seçmişti. Alyanslar tek taş bir sürü altın yeni gelin modu sonuna kadar açılmıştı. Ertesi gün nikah onbirde kıyılacaktı. Gelinliği daha yeni inceleme şansım olmuştu. Kendinden kabarık düz bir elbise gibi hem çok şık hem de zarif bu modeli nerden bulduğunu çok merak etim. En yakın gelinlikçi de bulması imkansız gibiydi.
Her şey hızla akıyordu ben sadece akıntıya uyum sağlamıştım.Akşam ki isteme şaşkınlığını atlatamadan nikah hazırlığına başladım.Gelin başımı yapmam için bir kadın çağırmış eve. Benim aklımın ucundan bile geçmedi bu fikir. Doruk herşeyi hallediyordu.Hafif makyaj çok basit bir şal modelleli istedim. Nikah saati yaklaşınca Doruk çaldı zili bizi almaya gelmişti. Hemen geliyorum diye seslendim annem ablam arabaya geçmişlerdi bile. Sanki başkasının düğününe hazırlanmış gibi yabancıydım her şeye geldim geldim diyerek çıkmaya çalışıyordum kapıdan. Doruk bana bakıyordu kaç dakikadır izlediğini kestiremezdim. Bir dakika dedi "ne oldu ha ne var" şaşkın şaşkın sormaya başladım. Bir saate benim eşim olacaksın dedi. Herşeyin çok hızlı olduğunu biliyorum diye ekledi. Hala vazgeçme şansın var Dora emin misin dedi yüzüme ciddiyetle bakıyordu. Kısa bir an düşündüm. Söz verdim herkese eminim dedim. Hıdırlıkta ne konuştuysak geçerli yazılı olarak imzalayacağız ama dedim. Adım atacakken durdum ve onu içeri çekip açıkça konuştum. Nikahtan sonra senin resmen karın olacağım. Allah katında da kul katında da ama durumumuz biraz farklı benimle bir şey yaşamayı istemeyeceksin diye uyardım. Sana dokunmam diye konuşmuştu. Bu konuda ki fikrimi söylememiştim o anda.Çok ciddi olduğumu söylemem gerekiyordu . Hadi geç kaldık diye çıkmak istedi. Hareket etmeyince biraz önceki mesafeden daha yakın bir şekilde konuşmaya başladı. Karı koca olarak birbirimize karşı sorumlu olacağımızı biliyorum. İnsan isteklerine söz geçiremez buna söz veremem. Ama bunu senden istemeyeceğime dair söz veriyorum dedi. Konuşmak halletmek istediğim şeyi son dakikaya sıkıştırmıştım. Huzursuz hissediyordum hiç bir şeye engel olamıyordum da. Bir yola çıktım ona güvenmek zorundaydım. Çaresizce peşinden gittim.Biri ile evleneceğinde, nasip seni bulmuşsa ağzın dilin tutulur hayır desen bile o iş olur diyen teyzelere gülerdim. Koca karı lafları bunlar zaman değişti kendi irademizle evleniyoruz derdim. Şimdi içimdeki sesler susmuştu. Bu zamana kadar evlenmemek için verdiğim bütün savaşlar son bulmuştu. Mevcut duruma karşı çıkacak tek bir askerim kalmamış gibi gidiyordum.