İş ve ev temposuna dönmek güzeldi. Yani köy hayatı da güzel çiçek böcek falan ama yine de bir yere kadar.İşe döndüğümde haftanın yoğun olacağı belliyidi. Hafta sonu pek dinlenemedim diye kendi kendime söylendim ve geç kaldım diye elim ayağım birbirine dolandı. Hızlıca çıktım yetişmiştim çok da yorulmuştum. Mesai başladığında bende salondaki yerimi aldım. Duruşmalar bitip kısa molalar verilmeye devam ediyordu.Bir an da karşımda onu gördüm .Ne işi var burada? İyi de beni katibe hanım diye çağırdığına göre iş yerimi biliyordu. Neden geldi acaba? Ne söyleyecek ?diye düşündüm. Yüzü çok asıktı çok üzgün olduğunu hissettim. Belki de hep böyleydi bilemezdim. Onu gördüğüm andan itibaren etrafımda olan hiç bir şeyi anlamıyordum. Her şey hızla akıyor, ben sadece ona kitlenmiş durumda izliyordum. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum mübaşirin sesi ile irkildim.
"Doruk Güven" içeri girdi ama hiç göz göze gelmedik. Adı Dorukmuş diye düşündüm. Dava bitmiş salon dağılmıştı bile. O anın şoku ile dava detaylarını takip etmemiştim. Büyük bir miras davasıydı. Kardeşi ona verilen paya itiraz ediyordu. Dosyayı okudukça sanki orada değildim. Şaşkınlıkla baktım.Mirasın tamamını kardeşine bırakmıştı.Bu adam baraka da kalıp neden büyük bir mirası reddetti anlam veremedim.Bütün gün bunu düşünmüşüm farkında olmadan. Sersem olmuş bir şekilde merdivenlerden inerken bir anda irkildim. Tam karşımda duruyordu. Mesai bitmişti ne işi var burada? Sabahki gibi üzgün olduğunu görebiliyordum. "Merhaba"dedi.
Kekeleyerek "me-merhaba" dedim.Yine korkuttum 'şey gibi' biraz ima biraz şaka ile. Gülümsemekten kendimi alıkoyamadım. Afedersiniz dedim. Hiç ses çıkarmadı birbirimize bakmadık. Yine kaçmak istiyorum.
"Ben gideyim" yürümeye başladım.
Katibe hanım! yine bir kaç adımla yaklaştı. Pardon ismini bilmiyorum. Ben "Doruk Güven" diye elini uzattı gülümsedim adım "Dora" uzanan eli sıkmak istemediğimi anlamasın diye çok kısa bir temasla atlattım durumu. Ama beni çok iyi anladığını hissettim. Bir an yandan gülüşü ile bu tavrıma hiç kızmamıştı sanki. Genelde erkekler bu duruma bozulur. Benim mizacım da inancım da böyleydi. Kafam karma karışık olmuştu. Hızlı hızlı yürüdüm eve.Kaçıyordum sanki gören kovalayan var sanacaktı. Sonra sakin olmam gerekiyor dedim. Ve toparladım. Mesai bitmesine rağmen orada olmasına anlam veremedim.Merdivenlerde beni niye bekledi ki?Konuşmasına bile fırsat vermeden kaçtığımı fark ettim. Ne kadar salak göründüm kim bilir diye kendime kızıyordum.Eve gidince kapıda yabancı ayakkabılar gördüm. Kalabalık gibiydi.
"Misafir vaaaar" diye çocuk gibi sızlandım.
"Anneeee yaaa misafir istemiyorum dediiiim"diye mızmız etsem de içerdekilere en hanımefendi şekilde hoşgeldiniz dedim. Sarıldım. Kimseyi tanımasam da önemli değil sarılıp öpmem şarttı . Hayriye teyze annemin arkadaşı ve eşi Mehmet amca bizdeydi. Çok üzgün gibiydiler. Annem kadını teselli ediyordu. Olsun canını sıkma kardeş onlar falan diye. Ben yorgun olduğum için odama gittim. Biraz dinlenip üstümü değiştirdim.Etek yazma badi hızlıca giyinmiştim. Kapı çaldı. Ben açarım diye seslendim.O tip, o kapı, ben Doruk ev adres beni mi takip ediyor? Öylece kaldım. Annem gelince zaman akmaya devam etti. Kuzum niye kapıda bekletiyorsun çocuğu gel oğlum sen naptın bitti mi mahkeme Dora bugün Doruk adliyedi karşılaşmadınız mı? Hatta beraber geleceksiniz diye bekliyordum diyince yarım saat önce ki o rezil olduğum anı hatırlamıştım. Herhalde bu yüzden bekliyordu diye onayladım kafamda.Annem otomatik olarak bir sürü şey söylüyor ama bana cevap verecek fırsat tanımıyordu. Hiç bir şey demeden kapıyı kapatıp içeri girdim. Yemek hazırlamak istedim annem her şeyi düşünmüş bana sadece sofrayı kurmak kalmıştı. Kafamda bir sürü soru ve şaşkınlık vardı. Kendi kendime puzzle parçalarını birleştirir gibi " Pastanedeki adam Doruk ! Doruk Hayriye teyzenin oğlu! Detaylar için zamanım yoktu.Sofrayı kurdum hep beraber yemek yedik.Çay servisini yaptım.Annem ısrarla "sen mahkemede değil miydin ?Söyle bakayım Ahmet haksız dimi? kaybeder davayı" diye sıkıştırıyordu. Bende tatlı tatlı annecim biliyorsun ben öyle her şeyi anlatamam şunu söyleyim her şey yasalara uygun dedim. "Hah ben dedim sana" diye kadına teselli vermek için annem atıldı. Ama Doruk çok net bir şekilde "ben bütün haklarımdan vazgeçtim"deyiverdi. Annesi hemen vah tüh ben dedim diye ağlamaya başladı tabi. Doruk annesine benim malda mülkde gözüm yok sen üzülme ne isterse alsın dedi. Oğlum ona verdik herşeyi yedi bitirdi sıra sana geldi keşke vermeseydin. Yarın sende evleneceksin, yuva kuracaksın. Çoluk çocuğun olacak ne yapacaksın diye diye ağlıyordu. Doruk bunları dinlerken bir an da gözlerini üstümde hissettim. Uzunca bir süre de takılı kaldı. Annesine daha fazla dayanamayarak aman anne benim barakam var orada yaşar giderim diye gülümsemeye çalıyordu. Kim kalır orada kim evlenir dedi annesi. Yine aynı şekilde gözlerini hissediyordum. Çay doldurma bahanesi ile hemen kaçtım. Mutfakta servis hazırlarken Doruk seslendi 'su alabilir miyim?' "hiiiihhhhh" diye yerimden zıpladım.Sonra sinirle yav kardeşim sen o cüsse ile nasıl böyle sesiz gelebiliyorsun diye çıkıştım.Sakince gelip iyi misin deyince pişman oldum. Damağını kaldır su iç diye uyarılar veriyordu. Hap kadar mutfak dev gibi adam ruhum sıkıldı çık ben iyiyim diye tersledim yine. Annem "Dora suuuu diye seslendi ilaç saatleri gelmişti heralde hemen yetiştirdim suyu. Bugünlük Doruk kotası dolmuştu şükür. Baya geç saatte gitmişlerdi. Annem de köye gideceği için bu saatte kadar bırakmadı.Yarın erkenden işe gideceğim diye homurdandım. Allahtan misafirler içerideylen etrafı toparladım. Şimdi bir tek kendimi yatağa atmam gerekiyordu. İçimde bir vicdan azabı hissettim yorgun olmama rağmen beynimin en derinlerinde "her gördüğümde adama kaba davrandım. Ayı bile dedim ama bir an olsun nezaketini bozmadı" ayıp oldu diye düşündüm. Çok kısa bir an sonra sızdım. Sabah olduğunda kafamdaki kadınların sesini duymuyordum. Her şey sesizdeydi normalde beni yiyip bitiren bütün sesleri tek tek aradım beynimin içinde ama ısısız bir çöl gibi hafif uğultular duyuyordum. Huzurun sesi böyleydi demek.Bütün sesleri susturan neydi?Şimdiye kadar beynim kadınlar hamamı gibi çınlarken şimdi sessizlik nedendi. Hemen toparlanıp işime gitmem gerekiyordu. Son bir kaç gün baya yoğundu, yorulmuştum. Kendi düzenim dışındaki her şey bana fazla geliyor köye gitmek eve gelen hesapsız misafir bile enerjimi bitiriyordu. Belki de bu yüzden monoton olmak beni iyi hissettiriyordu.