Bölüm İki (2):
"Komutanım, benim de bir fikrim var. İzninizle."
Emre Yüzbaşı kaşlarını yukarıya kaldırarak yapmamamı o anda çok net belirtmişti ama laf ağızdan bir kez çıkar, değil mi?
"Buyur üsteğmen."
"Komutanım, biz Ayaz olarak izninizle önden; Yakamoz S-245 ile gidelim. Oradaki ortamı size durum bildirelim. Ardımızdan komutunuzla bereliler gelsin. Zaten hep uyguladığımız plan bu, sadece denizaltında değişiklik olacak."
Emre Yüzbaşı mantıklı bulmuş olacak ki söze atladı. "Aslında düşününce gayet mantıklı komutanım. İzin verin Alkım'ın dediğini uygulayalım. Biliyoruz Yakamoz'u kullanmak o kadar basit değil komutanım ama en niteliklisi o."
"Pekâlâ Yüzbaşı, berelilerden sen sorumlusun. İki tim yeterli. Diğerlerinden de sadece Ayaz Timi yeterli olacaktır. Sadece birlik komutanına haber verin."
"Emredersiniz komutanım." general ayağa kalkınca herkes ayağa kalkıp selam durdu.
"Ankara ile konuşup Yüzbaşına dönüş yapacağım. O zamana kadar karargâhtan ayrılmayın." hep bir ağızdan 'emredersiniz komutanım' dedik. General harekât merkezinden ayrılınca Emre Yüzbaşıya döndük.
"Berelilerden Gökbörü ve Kılıç, SAT'tan Ayaz timi gelecek. Alkım sen gidip kendi timini çağır, Yavuz sen de gidip Kılıç ve Gökbörü timini çağır. On beş dakikaya gazinoda olun."
"Emredersiniz komutanım." dedik ve dağıldık.
Hızlı adımlarla karargâhın SAT Komutanlığı için ayrılan kısmına gittim. Kapıdaki askerler beni görünce büyük demir kapıyı açtılar. Onlara hafif bir baş selamı verip içeriye girdim.
Oturma salonuna geldiğimde timimi gördüm.
"Merhabaaaaaa!""Ne bağırıyorsun be kızım? Kulağım sağır oldu." Hakan abinin uykulu sesini duyunca, yüzümü buruşturdum.
"Abi bir seslenmeyle sağır oluyorsan-"
"Tamam Alkım, tamam. Ne diye geldin sen?"
"Selam vermiştim abi sadece. Neyse, Emre Yüzbaşı çağırıyor. Operasyon var. 'On beş dakikaya gazinoda olun.' dedi."
"Niye baştan söylemiyorsun operasyon olduğunu? Anca laga luga yap" söylediğine göz devirdim ve sessiz kalmayı seçtim.
Aradan geçen beş dakikanın ardından hepsi hazırlanıp kapıya yöneldiler. "İyi siz gelirsiniz. Ben gidiyorum." onları beklemeden koşa koşa gazinoya geldim.
İnsanlara selam verince bana garip garip baktılar. Hayır yaranamıyoruz babasını satayım! İnsan çıkıp der 'aleykümsel-'
"Aleykümselam."
"Ne oldu az önce, başka bir şey istesem olacakmış. Of, keşke uçma yeteneği dileseydim." cevap veren adama döndüm.
"Tanışıyor muyuz? İsminiz ne? İnanır mısın bilmem ama ilk defa birisi bana cevap veriyor da."
"Toprak Umut ben, hangisiyle hitap etmek istersen."
"Sen hangisinin kullanılmasını istersin?" güldü. Tabii anlam veremedim.
"İnanır mısın bilemem ama bunu da ilk defa bana sen sordun." gülümsedim. "Umut'u severim. Umut de." Dedi tebessüm eşliğinde. "Tamamdır, o iş bende." içeriye Emre Yüzbaşı ve timlerin girmesiyle sohbetimiz kesildi.
"Arkadaşlar, Ankara'dan beklediğimiz izin geldi. Herkes hızlıca hazırlansın. On dakikaya çıkıyoruz. Gerekli bilgileri yolda vereceğim." etrafa bakındı, birini arıyordu belli ki.
"Yarbay Deniz nerede?"
"Deniz komutanım, operasyonda komutanım." başını salladı. "Tamam Serdar, sağ ol." ardından bize döndü.
"Yürüyün, marş marş!"
...
Bölüm sonu.Düşüncelerinizi bekliyorum.
Sağlıkla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Savaş
ChickLitTürkiye'nin ilk kadın SAT komandosu; Kıdemli Üsteğmen Karasu. Derler ya askerler sert olur diye, bir de SAT komandosuysa? Adımlarıyla yeri, göğü inletmeli değil mi? Herkes Karasu'dan sert olmasını beklerken, her kelimeyi şakaya vurabilme yeteneğine...