5

2.6K 137 4
                                    

Bölüm Beş (5):

Güzel mahallemin, güzel insanları
-Abim ve diğer 8 kişi-

Siz: Merhaba, güzel mahallemin, güzel insanları.

Fırat abi: Ne istiyorsun Alkım?

Siz: Ayıp oluyor Fırat abi, ben hep bir şey istediğimde mi yazıyorum yani?

Fırat abi: Evet.

Ayça: Haklı.

Siz: Sen de mi Ayça? Ayıp, bu mahalle beni hak etmiyor.
Siz: Neyse, parka gelin de çiğdem kola yapalım.

Aslan Abi: Tamam.

Rümeysa: Arda'yla geliyorum ben de.

Siz: Fiko, sen de gelirken bakkala uğra oğlum. Bak ablaların, abilerin toplanıyor. Ismarlarsın artık.

Fiko: Abla geçen de ben almıştım ama.

S

iz: Fikocum, Pınar’la konuştum geçen.

Fiko: Marketten istediğiniz başka bir şey var mı?
...

"Heh, aferin aslanım." Fiko elindeki poşetleri bana doğru uzatınca gülümsedim.

"Alkım abla bir şey soracağım."

"Sor."

"Sen nasıl asker oldun gözünü seveyim?"

"Hayır kardeşim anlamıyorum, niye herkes bunu soruyor bana?" lafımı bitirmeden kahkaha krizine giren Aslan, Bora ve Kartal abim üçlüsüse baktım.

"Komik mi?"

"Evet." Aslan abimin kahkahalarının arasında söylediği şeye göz devirdim.

"Neyse onu bunu bırakında, ben evleniyorum." tüm ses kesildi bir anda. "Ney?" ilk konuşan Rümeysa'ydı.

"He, evleniom. Zaten evliyim ama neyse."

"Kimle, ne zaman, nerede, nasıl, neden?"

"Bizim karargahta bir lavukla ya!" diye atladı abim hemen. "Abi öyle demesene çocuğa, gayet iyi çocuk."

"Ya bu sürekli gazinoya girdiğinde bağırarak selam veriyor. Geçen çocuk cevap verdi diye aşık olmuş. Bilse böyle olacağını nefesini tutardı herhalde."

"Aşk olsun abi ya." telefonumun çalmasıyla bakışlarımı ekrana çevirdim.

"Deniz komutanım arıyor abi." Abim hemen ayaklandı. "Açsana kızım, ne bekliyorsun?!" hızla açtım telefonu.

"Kıdemli Üsteğmen Karasu, emredin komutanım."

"Alkım, müsait misin?"

"Müsaitim komutanım."

"Nerdesin?"

"Evdeyim komutanım."

"Ya bende imzalaman gereken birkaç belge var. Acil imzalaman lazım ama. Onları getireyim de imzala olur mu?"

"Olur komutanım. Siz zahmet etmeseydiniz, ben gelirdim karargaha."

"Yok kızım, operasyondan geldiniz zaten, yorgunsun. At bana konumu, geliyorum."

"Tamamdır komutanım." telefonu kapatıp, Deniz komutanıma konumu attım. "Ne oldu?"

"Acil imzalamam gereken belgeler varmış, onları getirecek."

"Kızım sen gitseydin ya, koskoca kadını ayağına mı getireceksin?"

"Kendisi dedi abi." omuz silkti. "Komutanın o, neyse." kaldırım kenarına yeni model Range Rover yanaşınca, sohbet ister istemez bölünmüştü. "Off arabaya bak be!"

"Deniz komutanım geldi." ayağa kalktım. "Komutanının arabası mı bu?" Arda'nın gözleri büyümüştü.

"Evet." Aslan, Bora ve Kartal abim de ayağa kalkmıştı benimle beraber. Ee sonuçta onların da komutanıydı. Aslında Aslan abim başka karargahtaydı ama Deniz ablayla tanışmışlıkları vardı.

Deniz komutanım arabadan inip yanımıza geldi. Elinde de bir dosya vardı. "Merhaba!" sesi çok canlı çıkmıştı. Hepimiz esas duruşa geçtik.

"Rahat çocuklar, sivildeyiz selam vermeye gerek yok. Rahatsız ettim sizi de kusura bakmayın.”

“Estağfurullah komutanım, olur mu öyle şey? Ne rahatsızlığı?” O geçip oturmadan biz de oturmadık. Sonunda hepimiz oturduğumuzda elindeki belgeleri bana doğru uzattı.

"Okuyabilirsin, zamanım bol." gülümsedim ve kafamı salladım.

Ben belgeleri okurken onlar sohbet etmeye başladı. "Sizin arabanız mı bu?" Arda'nın sorduğu soruya göz devirdim. Mahcubiyetle yanıtladı komutanım.

"Evet, benim arabam."

"Yeni modeli mi?"

"Evet." bu Arda'yı niye çağırmıştık ki? Neyse. Kafamı kaldırıp ortama baktığımda Deniz ile Aslan abimin bakıştığını gördüm. Buruk bir tebessüm vardı yüzlerinde. "Sen nasılsın Aslan?" sessizliği bozan Deniz komutanım olmuştu.

"İyiyim Deniz, sen?"

"İyi ben de."

"Siz nereden tanışıyorsunuz?" tam doğru soruyu sormuştu Ayça. Bize de tam anlatmamışlardı.
"Önceki görevlerden." aynı anda verdikleri cevaba kendileri de şaşırmıştı.

"Birlikte bir göreve çıkmıştık önceden, oradan."

"Aynen ondan." dedi Aslan abim. Biz de üstelemedik. Hem ben Aslan abiyi denk düşürüp sorardım.

Dikkatimi toplayıp hızlıca kağıtları okudum. Hepsine imza attıktan sonra Deniz komutanıma uzattım. O da kağıtları alıp ayaklandı.

"Otursaydınız komutanım, hem ne güzel sohbet ediyorduk."

"Gideyim ya, siz de keyfinize bakın." tam çardakta çıkıyordu ki Aslan abim konuştu. "Otursaydın güzel olurdu." Deniz komutanım döndü ve uzun bir süre bakıştılar.

"Emre ile dışarıya çıkacağız." o an Aslan abimin yüzünden birçok ifade geçmişti ama en çok acıydı sanırım. “Selam söyle.”

“Başüstüne.” dedi Deniz komutanım sakince. Yanımızdan ayrıldığında ortamdaki havayı dağıtmak için konuştum.

"Anam mesaj atmış, Funda teyze gitmiş, gelebilirsiniz diyor." abim ayağa kalktı hemen.

"Ee gidelim madem."

"Ne oldu abi, hayırdır cepheye mermi mi yetiştiriyorsun?"

"Of Alkım, susta yürü. Önemli bir işimiz var Bora'yla." omuz silkip ayağa kalktım. Ben, abim ve Bora abi birlikte bize geçtik. Onlar abimin odasına geçince ben de kendi odama geçtim.

...

Bölüm sonu.

Düşüncelerinizi bekliyorum.
Sağlıkla kalın.

Kızıl SavaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin