6

2.4K 136 6
                                    

Bölüm Altı (6):

"Efendim komutanım."

"Alkım, yeni gelenler dışarıda. Onlara bir içtima yaptırsana." hızlıca yerimden kalktım.

"Emredersiniz komutanım.” Odadan çıkıp, beraber yeni gelen uzman çavuşların olduğu alana geçtik.

Deniz komutanımı görünce hepsi selam verdi. Komutanımın derin bir of çektiğini gördüm.
"Sola dön!" hepsi sola döndü.

"Karargah etrafında on tur koşu, marş!" onlar koşmaya başlayınca bana döndü. "Bundan sonrası sende Alkım, istersen onlarla koş, istersen otur bekle. Yanlış bir şey yapmasınlar da gerisi mühim değil."

"Tamamdır komutanım, sonrası bende." o yanımdan gidince askerlere yetişip önlerinden koşmaya başladım. Biraz tempoyu düşürdüklerinde onlara doğru dönüp bağırdım.

"Hızlı arkadaşlar, hızlı!" böyle giderse yarın bitiririz koşuyu artık. Arkamı geri döndüğümde karşımda Umut'u görmeyi beklemiyordum. Yanıma gelip benimle koşmaya başladı.

"Günaydın komutanım."

"Günaydın."

"Komutanım, dün size saygısızlık yaptıysam özür dilerim.”

"Ya komutanım deme iki saniye.”

"Tamam Alkım ya."

"Heh hele şükür."

“Bir; hayır rahatsızlık vermedin. Yanlış bir şey de yapmadın. İki; sana yazan bendim. Çünkü geçen günkü hareketin gerçekte bende iz bıraktı. Hem teşekkür etmek, hem de sohbet etmek istemiştim ama mümkün olmadı. Haklısın da biri de bana öyle yazsa senin kadar nazik olmazdım. Her neyse artık”

Bu diyalogtan sonra hiç konuşma olmadı. Tabii ben yeni gelen uzmanlara kıyak yapıp on turu, yirmi yaptım. Dua etsinler koşmak için günümde değilim.

Turlar bitince hepsi kendini yere attı. Göğüs kafesleri hızlıca inip kalkıyordu. Hayret, iyi koştular yine.

"Kalk ayağa asker. Şınav pozisyonu al!"

"Komu-" nefeslerinin arasında zorla söylemek istedikleri şeyi anlamıştım, ama salağa yatacaktım.

"Söyle asker." öksürüklerinin arasında konuştu birisi. "Komutanım, biraz dinlenemez miyiz? Daha yeni geldiğimiz için bu tempoya ayak uyduramıyoruz."

"Kalk ayağa!' hızlıca ayağa kalktı. "Oku bakayım şu binanın girişindeki tabelayı. Ne yazıyor?"

"Özel Kuvvetler Komutanlığı."

"Heh, Acemi Birliği falan yazmıyor değil mi aslanım?"

"Evet komutanım."

"Heh, aferin. O zaman ne yapacakmışız? Komutanının işine karışmayacakmışız."

"Emredersiniz komutanım."

"Ayrıca evet, biraz haklısın yüklendim size ama dön bak tim arkadaşlarına. Hepiniz pırıl pırıl gençlersiniz. Az koşmakla ölmezsiniz. Hem bu karargaha adım atmayı göze aldıysanız, gördüklerinizden sonra bu koşuyu nimet sayacaksınız. Neyse, kalkın hepiniz. Gidin duş alın. Öğle yemeğinden sonra görüşeceğiz."

"Emredersiniz komutanım!" aslında bu kadar tepki vermeyecektim ama koşarken kadın askerler hakkında hiç hoş olmayan şeyler konuştuklarını duydum. Ee hak ettiler, yine insaflı tarafıma geldiler.

Onlar hızlıca dağılırken ben Umut'a döndüm. "Gazinoya gidelim mi?" başıyla onayladı. Koşunun verdiği etkiyle yavaş yavaş yürüdük.

Gazinoya girdiğimizde alt rütbelerim selam verdi. Hepsini hafif bir baş hareketiyle karşıladım. "Komutanım siz oturun istersiniz, ben çay alıp geliyorum." kafamı sallayıp bahçe kısmındaki boş çardaklardan birine oturdum. Birkaç dakika sonra da elinde çaylarla Umut geldi.

Kızıl SavaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin