Bölüm On Bir (11):
“Sevgilin var mı?” Gülümsedi.
“Aslında bunu merak etmen hoşuma gitti ne yalan söyleyeyim. Cevabıysa hayır yok. Sadece kız kardeşim ile konuşuyordum merak etme. Hem bir sevgilim olsa seninle böyle konuşmazdım.” Gülerek tek kaşımı havaya kaldırdım.
“Nasıl konuşmazdın?” Utandığını fark ettim.
“Böyle işte, samimi.”
“Samimi miyiz biz şimdi? Sen daha hiçbir şey görmemişsin.” O bakışlarını kaçırınca kahkaha attım.
“Şaka yapıyorum. Hem bir şey söyleyeceğim, biliyor musun senden hoşlandım.”
“Ne?” Kafamı salladım.
“Evet, biliyorum biraz ani oldu. Daha tanışalı ne kadar oldu ama öyle işte. Söyledim gitti. Benim kararlılık şaka mıdır?” Tebessüm etti.
“Pekala, evet ani oldu ama ben de hoşlandım senden. Tencere yuvarlandı kapağını buldu desene.” Birlikte güldük bu sefer.
“Bir de annen seni evlendirmek için ant diçmiş gibi. Ben bile rahatsız oldum bugün, seni düşünemiyorum. Sahiden nasıl dayanıyorsun?”
“Bilmiyorum, bir şekilde hep kaçıyorum ama günün sonunda birimizin kalbi kırılacak diye korkuyorum. Çünkü sinirlendiğimde biraz fevri davranırım ve annemin de yangına körükle gitme gibi bir huyu vardır, hiç altta kalmaz yani. Abim ve babam ise aradaki sakinleştirici olur genelde. Böyle yaşayıp gidiyoruz ama bir gün birbirimize geri alınamaz şeyler söyleyeceğimizden korkuyorum. Ay her neyse, kafanı şişirdim senin de.”
“Hayır, olur mu öyle? Ben seni dinlemekten mutluluk duyuyorum. Hem fena mı oldu, konuşabileceğimiz konu oluyor.” Gülümseyerek başımı salladım.
“Evet, sen de bahsetsene biraz kendinden.” Kafasını salladı. “Benim annem de evlilik konusunda çok farklı değil ama bir şekilde anlaşıyoruz. Kız kardeşim var bir de. O üniversiteyi bitirince hemen evlendi. Annem düğün hevesini biraz onda aldı ama bana sürekli kardeşimi örnek gösterip evliliğe teşvik etmeyi düşünüyor.”
‘Anladım’ dercesine başımı salladım.
“Senin işin de zormuş. Etrafta örnek birileri olunca daha zor oluyor.” Kafasını salladı.
“Teşekkür ederim beni dinlediğin için.”
“Ben teşekkür ederim.” Göz kırptı. Ben de gülümsedim. Biraz üşümeye başlayınca içeriye girmek için ayağa kalktım.
“Ben gideyim artık.”
“Tamamdır. Yarın görüşürüz, dikkat et kendine.” Başımı salladım. “Sen de.”
İçeriye girdiğimde abimler bıraktığım yerde oturuyorlardı. Yanlarına gittim.
“Umut gitti. Ben de odama geçiyorum.”
“Tamam güzelim, biz buralardayız. Dikkat et, bir şey olursa ararsın.” Öpücük attım abime.
“İyi geceler.” Dedim Bora abime de.
“İyi geceler abim.”
Ağır adımlarla odama geçtim. Kapıyı arkadan kilitledikten sonra direkt yatağa attım kendimi. Telefonla oyalanma fikri cazip gelince telefonumu aldım elime. Annemden yaklaşık on cevapsız arama vardı. Es geçtim çünkü rutindi bu bizim için.
Gelen mesajlara bakarken arada bir isim ilişti gözüme: Toprak Umut Demir. Gülümseyerek açtım mesajı.“Bugün çok keyifli vakit geçirdim seninle birlikte. Ayrıca yine canını sıkan bir şey olursa benimle konuşmaktan çekinme, iyi bir dinleyiciyimdir:))” Tebessüm ettim mesajına.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Savaş
ChickLitTürkiye'nin ilk kadın SAT komandosu; Kıdemli Üsteğmen Karasu. Derler ya askerler sert olur diye, bir de SAT komandosuysa? Adımlarıyla yeri, göğü inletmeli değil mi? Herkes Karasu'dan sert olmasını beklerken, her kelimeyi şakaya vurabilme yeteneğine...