Kapıyı açamazdım. Alya eşyasını unuttuğunu farkedip dönmüş de olabilir, ona bu durumu açıklayamam. Gözlerimi tekrar kapattım. O güne yoğunlaştım ve kendimi ışık hızından hızlı olarak hayal ettim. 3'den geriye saydım. Gözlerimi açtım. Hastanedeydim.
"23 sene önceye göre pek de eski gözükmüyor. Yeni doğan bebeklerin hangi katta olduğunu bulmak için ilk önce asansörü bulmam gerekiyor" Genelde asansörlerin tuş kısımlarının üstünde hangi katta ne olduğu belirtilir.3. kat - Yenidoğan bebekler
3. kata çıktım. Bebeklerin bulunduğu odayı camdan izlemeğe başladım.
Bileğimde adım yazıyordu.. Açelya Dinçer
İçeri girdim, küvezin içini havayla doldurduğu sistemin fişini çektim. Bebek ağlamaya başladı. Bense gözlerimi kapattım ve ölümümü bekledim.
Gözlerimi açtım. Tavanda olan ışıklar gözlerime yansımıştı. Ben başka odaya mı ışınlaşmıştım? Yatakta uzandığımı farkettim, sağ tarafımdaysa gözyaşlarına hakim olamayan Alya vardı. Neden ölmemiştim ve neden şuan hastanedeydim. "Alya bana ne oldu?" "Bana bunu nasıl yapabildin. Canına mı kıymaya çalışıyordun?" "Sen asıl eve nasıl girdin?" "Anahtarı vermeyi unutmuştum bende geri döndüm. Önce kapıyı çaldım tabii ki. Senden ses gelmeyince birşey olduğunu düşündüm ve kapıyı açtım. Yatakta hareketsiz duruyordun, bayıldığını sandım ve seni uyandırmaya çalıştım ama başaramadım. Hastaneyi aradım ve şuan buradayız."Geçmişte biri ben gittikten sonra bebeğe müdahale etmiş olmuş olmalı. O zaman tekrar geçmişe gitmem gerekiyor neyin ölümüme engel olduğunu kendi gözlerimle görmeliyim. Gözlerimi kapattım, açtığımda gelmiştim. Ben gittikten sonra, odanın bildirim sistemi ötmeye başlamış, hemşireler geldiği gibi fişi yerine takıp, bebeğin yüzüne nefes alma maskesini yerleştirmişlerdi. Ben engel olmaya çalışsam da kader değişmiyor bir türlü. Geçmişle oynadığım için o an ölümden kurtulmuşum gibi hatırlanıyordur şuan. Ben kendimi her gün öldürmeğe de çalışsam, ben gittikten sonra kader yine beni yaşatmaya devam ediyor.
Hastaneden taburcu oldum ve eve geri döndüm. Alya da beni yalnız bırakmayacağını evden zorla da olsa izin aldığını söyledi. O geceyi bizde kaldığı için mutluydum ama mutluluğum Özgür'ün olmaması ile kaybolup gidiyordu. Sevdiğim insanın bir daha yanımda olmayacağını bilmek canımı yakıyordu. Sabah olmuştu. Gözlerimi açtığımda Alyayı gördüm. Öyle güzel uyuyordu ki, ona baktığım zaman Özgürü hatırlamıştım. Gözlerim dolmuştu. Yatağımdan kalkıp banyoya gittim aynaya baktığımda gözlerime inanamadım hala rüyada mıydım?Beni kurtarmaya çalıştığını biliyorum. Yapma. Sadece 1 hafta bekle.
Bu ne demekti Alya benimle dalga geçmek için mi yazmıştı bunu. Yoksa ben Özgürü görmediğim için bana notunu böyle mi iletmişti, benim geçmişe gittiğimde yaptığım gibi. "Alya uyan, sabah sabah şaka yapmak için bunu yazmış olduğuna inanamıyorum. Şakası bile kötü." Açelya daha kuşlar kahvaltısını etmedi ne şakası Allah aşkına" "Banyoya gel ve aynayı oku" "Aynayı oku mu?" Alya yazıyı okurken yüz hatlarını inceliyordum vereceği tepkiden anlaşılır diye düşündüm. Ama yüzündeki şaşkınlık gayet açıktı. "Ben böyle birşey yazmadım, yazmam da Açelya." "O zaman bu yazı da neyin nesi. Özgür de mi geçmişi değiştirmeye çalışıyordu." Anlamamıştım. "1 Hafta beklemekten başka çarem yok gibi gözüküyor.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanda Yolculuk
General FictionKendinizi sevmediğiniz, hatta nefret ettiğiniz, aynalara küstüğünüz zamanlar vardır. Herkes kaderinde bazı şeyleri değiştirmek ister, ama Açelya kendi kaderini yaratmak istedi. Bu hikâyeyi okurken onun bu serüvenine eşlik edeceğiniz bir hayat anlatt...