22. turuncu, gri, kırmızı

821 101 109
                                    

Yalın - Her Şey Sensin

*

WARNING: Cinsellik içeriyor.
- bölümü erken attım lütfen biraz yorum ya emek veriyorum abla-

4 gün sonra; Cuma, 15.33

Hayatını bir şekilde düzene sokmak gibi bir niyeti hiç olmamıştı küçüğün. Dağınık yaşadığı hayatı ona her zaman dozunda geldiğindendi belki, şikâyetçi değildi. Hem kursa, hem salona, hem bara bir şekilde yetişirken yeterince enerjik ve hareketliydi.

Ömer'in radarına takılana kadar.

Esmer olan bu durumdan o kadar çok söylenmişti ki işte şimdi Dolunay'ın yürüme bandında ter içinde kalmasının tek sebebi buydu. Yediği yemeklere, içtiği su miktarına, hareketlerine karışacak kadar programlı bir despotluktu büyüğün yaptığı. Sabah erkenden kalkıp Ömer'in hazırladığı listeye göre kahvaltı yapıyordu. Henüz iki gün olmasına rağmen çok sıkılmıştı Dolunay. Oflayıp ensesindeki siyah havluyla saç diplerini sildirdi. Yirmi sekiz dakikadır altıya ayarlanmış bandın üzerinde hışırdıyordu. Üzerindeki incecik, kol altları beline kadar açık olan siyah atlet bile teninden yükselen yangına mani olamıyordu. Altındaki dizlerine gelen bol şort ise artık yapışacak hale geliyordu.

Biraz hızı düşürüp yanında getirdiği siyah mataradan yudumladı. Gözleri sürekli etrafta Ömer'i arıyordu. Bunu çaktırmadan yapmaya çalışıyordu kendince ancak esmer olan tabi ki farkındaydı. Zira mavileri, oldukça seksi bir hale gelmiş sevgilisinin üzerindeydi zaten. Neyle meşgul olursa olsun onu sürekli kontrol ediyordu. Diğer yanda onun üzerine yapışan gözlerin de farkındaydı pek tabii. Kıskançlığından çatlaklara sahip olmuştu artık. Bunu da bir tek kendisi fark etmişti, Dolunay'ın umursadığını zannetmiyordu.

"Yardımcı olabilir misiniz?"

Önüne dikilen kıza çevirdiğinde gözlerini, dudaklarına nazik bir gülümseme yerleşti. Her zaman olduğundan daha da kalabalıktı bugün salon. Cuma gününün boş geçtiğini hiç hatırlamıyordu Ömer. Dolunay'a yeniden dönemedi, onun kendisine bakıyor olduğunu da fark edemedi.

Genç kız uzandığı yerde hareketi yapmaya çalışırken, kasıtlı bir yanlış hareket söz konusuydu, Ömer kafası diğeriyle dolu bir şekilde ona yardımcı olmaya çalışıyordu. "Bu şekilde," diyerek elini kızın karnına bastırdı. Diğer eli ise kızın yarı çıplak sırtındaydı. "Karnını sıkıp sırtını dikleştirmezsen zorluk çekersin sonra. Burnundan nefes al."

"Çok zor."

Kızın cilveli gülüşüne gözlerini kısan Dolunay yanağının içini dişliyordu bandın üzerinde hızla yürürken. Yılanlar sanki bileklerini sıkıyor gibi bunaldığını hissediyordu ancak bu hissin tam olarak ne olduğunu tanımlayacak bilgiye ve tecrübeye sahip değildi. Kısılmış kehribarlar bir kızın yüzüne, bir de kızın üzerindeki ellere takılıp kalıyordu. Bunu istemiyordu. Bunu istemediğini kendisine itiraf edemese de Ömer'in bir başkasına dokunmasını istemiyordu. İçini karıncalandıran bu rahatsızlığı görmezden gelemiyor, bastıramıyor, yutup sindiremiyordu.

Yürüme bandının hızını biraz artırırken gözlerini kaçırmaya çalıştı ancak hayır olmuyordu. Bir şekilde gözleri yine oraya mıhlanıp kalıyordu çivi gibi. Kızın işveli gülüşü, Ömer'e olan beğeniyle dolu bakışları, ona dokunma çabası Dolunay'ı hiç bilmediği bir öfkeyle tanıştırıyordu şimdi. Temas olmak zorunda mıydı? İlla birilerine dokunmak zorunda mıydı? Kız neden bu kadar flörtöz davranıp esmeri durmadan elliyordu? Dolunay işaret parmağı yardımıyla alt dudağını ağzının içerisine ittirip kemirmeye başladı.

"Bu hareketi üç set tekrar edebilirsin bu şekilde."

"Sonra yeniden bana yardımcı olur musunuz?" Ömer tam gidecekken kızın ince, bakımlı parmakları çıplak koluna dolanıp durdurduğunda Dolunay sinirle güldü olduğu yerde hızla yürümeye devam ederken. Neydi kaburgalarına taş gibi çarpan bu his? Neden bu kadar huzursuz ediyordu? Neden esmerin etrafından yayılıyordu? Bilmiyordu.

Kanlı Ağıt & Zehirden Notalar [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin