SELAMLAR CANLAR!
yeni bölüm gelmesi için herhangi bir oy ya da yorum şartım yok ancak beni bir araba gibi düşünün. yorum ve oyları da mazot ya da benzin. ikisi olmadan bir aracı hareket ettirmek mümkün mü?
Dolayısıyla elinizden geleni ardınıza koymayın...
Selametle...
***
7 Kasım 2008
"Canım Ablam,
Gidişinden bu yana iki gözüm iki çeşme inanır mısın? Kalbimde yokluğunun ağırlığı... Gittin gideli ev ne kadar keyifsiz tahmin edersin. Kahvelerin yanındaki lokumların bile tadı yok. İnsan kendi kendine de fal bakamıyor biliyorsun. Bakıyorum ama bir şey gördüğüm yok. Annem görecek diye de aklım çıkıyor. Seninleyken görünce bu Habibe ablanın fincanı diyorduk sana sayıyordu her lafı. Senin dokunulmazlığının gölgesinde mis gibi yaşayıp gidiyormuşum meğer. Kolaymış hayatım tüm zorluklarına rağmen senin yanında.
Mektubunu postacının elinden alınca sevinçten çıldıracaktım. Çığlık atmışım kapının öte yanında. Annemden azarı yedim ama elin adamın önünde aşırılık yaptım diye kızdı tabii bana. Ancak mektup gönderdiğini görmek hiç gitmemişsin gibi sevindirdi beni. Gidişine üzülmeme takılma. Ben gidişine kendi hayatını kuruşun sebebiyle sevindim. Fakat yalnızlık, alışkanlık, bağlılık... Seni ne kadar çok severim bilirsin. Seni bu hayatta annem babamdan bile çok sevdiğimi. Anne babadan çok kimse sevmez derler ama bazen böyle hissediyorum. Her zaman değil.
Mektubunu okudum. İyiyim demişsin ama pek de detay vermemişsin. Bana bu kadar yakında yaşamana rağmen gelip seni göremiyor olmam çok üzücü. Keşke annem rıza gösterse de onunla gelebilsek ziyaretine, boynuna sarılsam, sımsıkı. Özledim seni canım ablam.
Babam üniversiteyi açıktan okumam konusunda ısrarcı. İmam hatipten çıkıp götü açıkların arasına katmam seni diyor da başka bir şey söylemiyor. O böyle söyleyince derdin ya götümü açıp gezesim geliyor diye. Aklıma geliyor da gülmek tutuyor beni. İlahiyatın açığı verimsizmiş babacım dedim, ilmi yetersizmiş. Yetermiş bana. Çekirdekten yetişmişim. İmanımın gücü yetermiş.
Babam işte ne desem aksine de ikna edemiyorum ki. Senin adını anmak yasak. Annem de özlüyor seni biliyorum ama yine de babamın gazabından korktuğundan aman kızım baban duymasın görmesin diyerek müsaade etti mektup yazmama. Müsaade etti etmesine de senin göndereceğin mektuplar babamın evde olduğu bir vakte denk gelmez inşallah. Posta memurları mesai saati dışında mektup getirecek değil ya. Babam da dükkânı kapatıp gelene dek akşam ezanı okunuyor. Böylece dedim anneme, korkma dedim. Mektuptan kime ne zarar gelecek hem. Bir arkadaşım mı var başka? Ayağı kırık dedi annem sana sonra da oturdu ağladı. Kocaya kaçmanı kabullenmedi kabullenemiyor. Ben onu kocama rağmen aldım evime, bastım bağrıma o bana ihanet etti diyor. Anneme defalarca bunun sana ihanet etmek ile alakası yok, Zübeyde ablam aşık oldu diyorum ya bizim evde aşkın aslı rabbe olandır denip bu konuda bahis açtırılmıyor. Elbette aşkın aslı rabbe olandır ancak Allah da kalplerimize birini sevme imtiyazını verdiğine göre...
Merak ediyorum ablacığım seni. Evlilik nasıl gidiyor? Kocan nasıl biri? Sana nasıl davranıyor? Kısa sürede aldığın bu karar seni memnun etti mi? Pişman mısın yoksa mutlu mu? Ben mutlu olduğuna inanmak istiyorum. Senin için de en iyisini diliyorum. Şayet bir gün ben de evlenirsem ve kocam babam gibi biri olmazsa seninle rahat rahat görüşebileceğim günlerin gelmesini hayal ediyorum. Evlerimize misafirliğe gider gelir, kahveler içer, fallar bakarız. Sen bu defa gizli saklı sigara içmeyeceğinden açık açık balkona çıkar içersin ben de sigara dumanından boğulup öksürmem böylece. Çocuklarımız kuzen olur. Kocalarımız da dost. Yazları pikniğe gideriz. Patlıcan salatası yaparken patlıcanın köklerini ben yerim sen de yediğim şeyin anlamsızlığına şaşırmayı sürdürürsün. Hiç değişmeden, azalmadan, alışmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Kendimi Anlatsam
General FictionSana Kendimi Anlatsam sen de dinlesen... Hep bir anlaşılma isteği ile yaşadığımız zaman diliminin içinde herkesin de anlatma isteği bu kadar çokken kim kimi dinleyecek şaşırıp kalırız. Fakat buldu isek dinlenildiğimiz yeri değer makamımız orası olur...