Sabahın şerri gecenin hayrından iyidir derlerdi ya hani Afşar için gece nasıl da iyi geçmişti sabah katrana bulanmıştı. Oysa Ada yatağında mutlu uyanmıştı. Çünkü babası gece onunla uyumuştu. Neden? Kızını özlediğini söylemişti adam. Şimdi annesine koşup gidip babam salonda yatıyor desin istemiyordu. Umut vardı onunla Habibe'den kısa süre içinde bir şeyler olacaktı. Sabrın sonu selamet sözüne inanışı, gelenekselleşmiş tarafı olduğundan değildi. Habibe doğrudan geleneksel bir insan olduğundandı. Kahvaltı masasında kuş sütü eksikti. Ada, deniz kenarında kahvaltı etmek istemişti ama Habibe'nin simsiyah örtülerle sokağa onlarla çıkma ihtimali yüzünden evde açık pencere önünde bir kahvaltı masası hazırlandı. Uzaktan bakıldığında gayet aile gibilerdi ve Afşar bu görüntüden mustarip olabileceğini düşünen bir adamdı. Aile olmak zaruri ilişkiler, dayatılan davranış kalıpları getiriyordu ve bu ona çok uzaktı.
Evliliğin evcilik oyununun başrolü olduğu saatlerde telefonu çaldı. Ada, abartılı şımarıklıklar yapıyor Habibe tuhaf mesafesi ama bir yandan da kabul edilebilir dozajda kızıyla ilgileniyordu.
"Samet," diyerek kalktı sofradan Afşar. Çünkü Samet, hiç sebepsiz aramazdı kesin işle ilgili bir mesele vardı. Yatak odasına girdi, telefonu açtı. Oda nasıl da Habibe kokuyordu. Hem de açık pencereden içeri şehir havası girmesine rağmen. Kadının bizzat kokusu parfümden daha tesirliydi. Afşar, ilk kez bu kadar net kadını arzuladığını hissetti. Yatağa oturdu, yastığı aldı burnuna götürürken: "Evet Samet," dedi.
"Abi, sana söylemem gereken çok önemli bir şey var." Samet sustu. Afşar sustu. Çünkü kokuya hapsolmuştu.
"Söylesene ulan!" diye bağırdı birkaç saniye sonra.
"Yengenin annesi... Cinayetten bir gün önce yenge bir eczaneden çıkarken kamera kayıtları var. Annesi de yanında. Ellerinde de ilaç poşeti var."
"Ee?"
"Eczacı ile görüşmeye gittim abi ben şimdi. Bana o anne kıza plegisol sattığını söyledi."
"Yani?"
"Çözelti şeklinde satın almışlar. Ne için istediklerini sormuş eczacı, bir operasyon için doktorun temin etmelerini istediğini, hastane ortamında kullanılacağı bilgisini alınca satışı yapmış. Zaten reçetesiz alınabilen bir ilaçmış. Ameliyatlarda kalbi durdurmak için kullanılırmış abi."
"Eczanenin kamerası var mı?"
"Var abi, görüntüleri teslim aldım. Savcıdan da karar isteyeceğim. Gözaltı gerekiyor."
"Kapat Samet."
Afşar, kucağına bastığı yastığı daha sıkı tutuyordu. Oturduğu yerde kalmış bir sonraki adımının ne olacağına karar veremeyecek kadar aklı durmuştu. Güven konusunda hiç aceleci olmazdı aslında o. Temkinli ve mesafeli biri olarak bilinirdi. Kendisini de öyle tanımlardı. Neyine kanmıştı ki? Mavi gözlerine mi? Hayır. Yirmi sekiz tane mektuba. Böyle işin diyerek sözünü içinde tuttu. Yastığı bıraktı. Bir katille kızı içerideydi. Habibe annesini neden öldürmek istemiş olabilirdi ki. Ulan Deniz, diye düşündü haklı çıktın sersem karı!
Odadan çıktı. Kahvaltı masasına sessizce oturdu. Habibe, ufak bir parça ekmeğe kaymak üzerine de bal sürüyordu. "Gerçekten böyle çok lezzetli olur," diyordu. Ada, biraz ısınmıştı sanki Habibe'ye. Tam olarak ısınmak da değildi de teslim olmuştu bir nevi. Gardını indirmiş zarar gelmeyeceğine ikna olmuştu. Salak çocuk diye düşündü Afşar, çeke çeke babana mı çektin?
![](https://img.wattpad.com/cover/340273126-288-k315225.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Kendimi Anlatsam
Ficção GeralSana Kendimi Anlatsam sen de dinlesen... Hep bir anlaşılma isteği ile yaşadığımız zaman diliminin içinde herkesin de anlatma isteği bu kadar çokken kim kimi dinleyecek şaşırıp kalırız. Fakat buldu isek dinlenildiğimiz yeri değer makamımız orası olur...