16

1.2K 329 71
                                        


Tembelliği severdi Afşar. Uzun uzun ve amaçsız yatak keyfi yapmayı, sorumluluklarının olmadığı bir hayatta özgürce başıboş yaşamayı. Şimdi hayatının kıymetini bilmeli öğlene kadar yatakta kalmalıydı. Karısı nasılsa yatağına kahvaltı getirirdi. Onun hayat görüşünde erkeğine hizmet etmek olağandı. Kadın olmanın gereğiydi. Öyle görmez, kadın ve erkek olmayı geleneksel bakışla değerlendirmezdi ama belki de değerlendirmeliydi. Diğer türlüsünden yüzünün güldüğü söylenemezdi. Kadınlarla da başarabilenlerle aynı tarafta değildi. Başarmak için ekstra çabası da yoktu hani nicedir. Kızının annesi ile evlenmek için gösterdiği tek çaba onu hamile bırakmak olmuştu. Habibe farklıydı canım şimdi... Ta en baştan ekstra bir çabayla onun için... Ne yapmıştı sahi? Mektup yazmıştı. Hiç Afşar'lık iş miydi? Sırt üstü döndü yatakta. Uzun süredir ilk kez yatağında uyuyordu. Habibe tarafından kovulmamıştı. Kız da yanına uzanmıştı ama aralarına görünmez de bir çit çekmişti. Afşar; sabırsız, karşısındaki kadının duygularını hiçe sayan biri değildi. Adamına göre öyle olduğu yok değildi ama geçmişi kapatmıştı nasılsa yeni bir Afşar'a evet demişti. Farkında olmadan, Habibe ile oturduğu masada nikah memurunun sorusuna verdiği tek 'evet' ile kabule çıkmıştı işte.

Sabah ezanına kalkışını duymuştu kadının. Evin içinde dolaşmasını. Eve gelir gelmez duşa girip çıktığında giydiği eteğin uçlarının savruluşunu izleyen Afşar, o saatlerde de karısının eteğinin savrulduğunu hayal etti. Savrulan eteklere yükseliyordu hormonları. Ne günlere kalmıştı koca adam. Uzun süre yatağa gelmeyince kadın, bekle bekle nereye kadar, uykuya yenik düşmüştü. Acaba, takriben ne zaman sevişiriz diye düşündü Afşar? Birkaç güne belki bir saate. Biran önce olsa da şu içimdeki ateş, alev bir sönse... Ya temelli tutuşursa diye düşündü adam. Nefret ediyordu düşünmekten. Dur durak bilmeyen düşünceler zinciri, birbirinin arkasına ekleniyor ve ona hayatı dar ediyordu. O düşününce değişmiyordu yaşanılanlar ya da yaşanılacaklar. Su akıyor yolunu buluyordu ama olur mu efendim Afşar herkesten önce bir düşünsün, taşınsın, koca koca planlar devirsin kaldırsın. Sonra su nasılsa akar onun planlarından başka yere devrilirdi. O alternatifi de bizahmet düşünürdü Afşar. İşinin adı neydi? Acaba, sabah ezanından sonra karım yatağa gelmedi mi?

Senin gibi kocanın ben! Yanını döndü, kadın oradaydı. İki eli yüzünün altında huzurla uyuyordu. Yatağa örtü ile girmedi ise bu sıcakta üzeri fazla giyinikti. Afşar üstsüz yatmak isteyince o haliyle yanında yatamayacağını söyleyip Afşar'ı da giyindirmişti. Bu eve bir klima şarttı. Bu giyinikliğe meraklı kadın insanı hoşaf ederdi yoksa. Yine de çıkardığı zorluklar, başına sardığı belalar ve tavizsiz kuralları ile seviyordu Habibe'yi. Seviyor muydu? Ne garip sevdiğine emin oluvermişti bir anda.

Sabah ezanına uyanan kadının döndüğü yer yeniden yatağı olmuştu. Yatağı Afşar'ın hemen yanı... Güzel olmuştu böyle. Birileriyle uyumayı sevmeyen dağınık adam Afşar, yanında yatan kadının yanında yatmasına alışmaya hazırdı. Nevresimlerin kokusunu, evinin düzenini değiştiren kadındı en nihayetinde. Her yer sabun kokuyordu ulan. Afşar, sabun kokusunu banyodan banyoya alan adamdı. Yumuşatıcıyı iki kapak dökerdi makineye yine de kokusu yayılmazdı evine. Neyi farklı yapıyordu acaba bu kadın? Kadın olmanın gerekliliği değildi ki çamaşır yıkamak, ev toparlamak bilmem ne? Doğaları müsait dese hayatına giren hiçbir kadın nevresimlerini sabun kokutmamıştı. Başka bir şey biliyordu işte. Annesinden mi öğrenmişti, ruhu mu sabun kokuluydu bu kadının acaba? Düşünceleri arasında dolaşırken, genelde kaybolurdu, henüz kaybolmamışken Habibe uyandı. Mavi gözleri sabaha, gün ışığına ve adama açıldı. Yüzünde hemen bir gülümseme... Önceki gün nezarethanede geçmiş, uykusuzluk ikisinin de sırtına binmişti. Şimdi birlikte uyudukları yatakta birlikte dinlenmişlerdi.

Sana Kendimi AnlatsamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin