⠀⠀ ⠀ོ ⠀
PVRIS - Eyelids⋰
NATYA
İnsanlar hata yapardı, insanlar yalan söylerdi, insanlar acı çekerdi, paramparça olurdu, ölürdü. Bedenleri toprağın altına girdikleri andan itibaren hayatları son bulurdu. Hayır. İnsanlar yaşarken de öldürülürdü. Olay sadece nefesinin kesilmesi değildi. Bir lafa bakardı insanın beyninden vurulmuşa dönmesi, ayaktayken bile ölü gibi görünmesi. Sadece bir lafa bakardı.
Yağmur yağıyordu, bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu ve oturduğum arabanın camından hafif hafif karın da çiselemeye başladığını görebiliyordum. Derin bir nefes aldım buna ihtiyacım varmış gibi ama sanki boğuluyor gibiydim. Hemen ensemde bir nefes vardı ve o nefes boğazıma dolanmış gibiydi, hareket edemiyordum.
Arabanın camına vuran yağmur damlalarına rağmen hemen karşımdaki binanın önündeki tabelayı okudum.
ANKARA CEZA İNFAZ KURUMU.
Ürperdim. Üzerime geçirdiğim kalın kabanıma rağmen ürperdim çünkü annem içerideydi. Benim en değerlim, en kıymetlim içerideydi. Onu bu duruma getiren her şeyden bihaberdim çünkü o tıpkı kilitli bir kapı gibiydi. Ben ne kadar o kapıyı açmaya çalışsam da kendisini göstermez, varlığını bile hissettirmezdi. O kapının ardında bir dünya vardı belki de ama ben hiçbirini bilmiyordum. Bunca zaman bilmek de istememiştim ama artık işler değişmişti. Hiçbir şey bilmemek ölüm gibiydi.
Gizli gizli yaptığı işler vardı, farkındaydım ama bunları bana yansıtmamak için o kadar çabalardı ki, sırf çabası boşa çıkmasın diye bile aptala oynayan bir kızdım ben. Sırf annemin uğraştığı şey boşa gitmesin diye dünyayı bile yakardım. Onun için her şeyi yapardım.
Çünkü bu kokuşmuş dünyada çiçek kokan gülümsemesiyle bile beni alıp çıkarırdı düştüğüm o bataklıktan. Sımsıkı sarsa bedenimi yine beş yaşındaki küçük kıza dönüşürdüm onun sıcaklığıyla.
"İçeri gir," diye mırıldandım kendi kendime. "İçeri gir ve anneni gör." Bu cümleyi kendi kendime tekrarladığım bilmem kaçıncı seferdi ama yapamıyordum işte. Onun o yorgun bedenini görmek mi korkutuyordu beni, yoksa gizlediği onca şeyin farkında olmama rağmen aptala yatmak mı? İstemiyordum artık. Gerçekleri istiyordum.
Arabadan indiğim gibi sert bir rüzgar karşılamıştı beni. Yağmur yüzünden hemen ıslanmaya başlamıştım ama bunu aldırmadan ağır adımlarla güvenliklerin bulunduğu demir kapıya doğru ilerledim.
Güvenlik işlemleri biraz uzun sürsede sonunda cezaevinin karanlık koridordunda önümdeki güvenlik görevlisini takip ediyordum. Bu saatte ziyaretçi kabul edildiğini sanmıyordum ama annemin avukatı Koray Aydın bir şekilde halletmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NATYA
Aksiyon❝Önüm dumanlarla kaplı, arkam kor ateş. Söylesene, Hades? Kör kaldığım bu dünyada, hangimiz gerçek kim söyleyecek? Ya da dur... Ölümün imzalı kaderi ensemizdeyken, Hangimiz söyleyebilecek cesareti gösterebilecek? ❞ ⠀