Elindeki tekerlekli bavul ile uçağın yolcu çıkışından çıkmış ve daha önce resmini gördüğü şoförü olan adamı aramaya başlamıştı . Kalabalık insanlar arasından geçmiş ve çıkış kapılarından çıktıktan sonra gördüğü siyah arabanın önünde durmuştu . İçeriden orta yaşlarda bir adam çıkmış ve onu selamlayarak bavulunu almıştı . Siyah saçlı genç olduğu yerde sakince beklerken , orta yaşlı adam ona kapısını açtığında durup kaldığını fark etmişti .
-" Buyurun Bay Hwang ." Dediğinde hafifçe gülümsemiş ve arabaya binmişti
Şoför de arabaya binmiş ve havaalanından çıkarak yola koyulmuşlardı . Genç adam kafasını camdan dışarı çevirmiş ve ilk defa geldiği bir ülke olan Kore'ye gizliden bir merakla bakmaya başlamıştı . Hala bu işi kabul ederek iyi mi yaptı yoksa kötü mü yaptı bilemiyordu .
-" Şirkete mi gitmek istersiniz yoksa direk eve mi Bay Hwang ?" Dedi şoför
-" Ah biraz yorgunum , direk eve geçelim Matthew ." Dedi kibarca , Matthew onu onaylamıştı kafasını sallayarak
Beyninde dönen milyonlarca düşünceden sonra arabanın durması ile kendi gelmişti genç adam . Önünde durdukları villaya bakmış ve derin bir nefes alarak arabanın kapısını açmıştı .
Matthew arabayı garaja park etmek için uzaklaşırken siyah saçlı genç elindeki Evrak çantası ile sakin adımlar atmış ve evin kapısına ulaşmıştı . Hayatında hiç bir şeyi umursamayan biri olmasına rağmen şu anda gergindi . Neden bilmiyordu . Hyunjun bu kadar sorun etmemişken Neden o bu kadar sorun ediyordu bu durumu anlamamıştı .
Kapının ziline basmış ve bir kaç saniyelik bir bekleme sonrası kapıda duyduğu sesler ile derin bir nefes almıştı.
-" Hayır Soonie , dışarı kaçacaksan açmıyorum kapıyı ."
-" Kızım ben seni zorla mı tutuyorum burada , tırmalama kapıyı ."
-" Miyavlama bana oradan Dori , gel kardeşini kapıdan çekmeme yardım et ."
-" İyi Soonie açmıyorum kapıyı ." Uzaklaşan ayak sesleri ile ne olduğunu anlayamadı genç adam , duyduğu konuşmalar yüzünde farkında olmadan bir gülümseme oluşturmuştu
-" Hyun ." Duyduğu ses ile arkasına döndüğünde üstündeki bol tişörtü ve ev terlikleri ile ona el sallayan mavi saçlı çok güzel birini görmüştü
Fotoğraflarda gördüğünden daha güzel , çok daha tatlı gelmişti gözüne . Yüzündeki gülümseme daha da büyüdüğünde , Minho kapıda duran eşine doğru geldi . Niye orada duruyordu .
-" Soonie'yi kapıdan çekemedim . Veranda dan çıktım o yüzden ." Dedi gülerek , eşine doğru gelmişti
-"Sorun değil ." Dediğinde Minho eşine sarılmıştı , Hyunjin bu hareket ile gerilmişti havada kalan ellerini hemen Minho'nun ince beline yerleştirmişti
Minho dan aldığı tatlı koku ile geri çekilmişti . İçinden hissettiği garip vicdan azabını boşvermişti . Vicdan azabı çekmesi gereken Hyunjun du o değil . Minho'nun güzel gülümsemesi ile her şeyi unutmuş gibiydi ya zaten .
-" Ben de tam kurabiye yapıyordu- Aa FIRIN !" Koşarak evin arkasında kaybolmuş , Hyunjin de gülerek onu takip etmişti
Villanın arkasına geçmiş ve güzel çiçeklerle bezeli bahçeyi ve Verandayı görmüştü . Verandanın merdivenlerini çıkmış ve açık kapıdan içeri girmişti . Burnuna gelen tatlı koku ile gülümsemişti . Burası oldukça huzurlu bir yer gibi gelmişti ona göre . Çete binasına girdiğinde aldığı alkol ve ot kokusu ile kıyaslandığında .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Highway to hell
FanfictionMonoton olarak adlandırdığı hayatında bir değişiklik isteyen Hyunjun , iş anlaşması için gittiği İsviçre de ki o barda hayatının kökünden değişeceğinden habersizdir . [ Hyunho ]