027

72 12 17
                                    

Gördüğü kabus sebebi ile korku ile uyanmış ve inip kalkan göğsü eşliğinde karanlık odaya bakmaya başlamıştı . Baş ucundaki saate baktığında henüz üç saattir uyuyor olduğunu ve daha sabah olmadığını fark etmişti . Rüya gibi başlayan kabusunda ne gördüğünü şu an hatırlamıyor olsa da , oldukça korktuğunu hala iliklerine kadar hissediyordu .

Gözleri odanın karanlığına alışınca yavaşça üstündeki battaniyeyi kaldırmış ve yatağından çıkmıştı . Sanırım bir bardak su içmesi gerekiyordu . Sessiz adımlarla merdivenlerden inmiş ve mutfağa girmişti . Masanın üzerindeki sürahi den bir bardak suyunu doldurmuş ve mutfak tezgahına sırtını yaslarken sessizce suyunu içmişti .

Bardağını tezgahın üzerine bıraktıktan sonra da aynı sessizlikte üst kata çıkmış ve yatak odasına gelmişti . Sakince yatağın içine girmiş ve sevgilisinin sıcak bedeninin ona dönerek onu sıkıca sarmalaması eşliğinde gülümseyerek gözlerini kapatmıştı .

---

Bu sefer gözlerini gözüne giren güneş ışığı sebebi ile açmıştı genç adam . Normalde cam tarafında yatmasa bile muhtemelen kafasını cam tarafına çevirip uyuyakalmış olmasından kaynaklı güneş şu anda onu kör etmeye çalışıyorcasına parlak ışınlarını gözüne sokuyordu .

Gözlerini kapatsa da rahatsız eden ışık sebebiyle mızırdanmış ve Hyunjin'in tutuşun dan kurtulup arkasına dönmeyi denemişti . Fakat her hafta spor salonunu ziyaret etmesinden kaynaklı iyice güçlenen sevgilisinin tutuşundan bir türlü kurtulamayınca pes etmişti .

Uykusunun bölünmesinden nefret ediyordu ve bu bugün yaşanan ikinci hadiseydi . Minho uykusunu alamamıştı ve uykusuzluk asla dayanamadığı bir şeydi . En son çare olarak Hyunjin'in eliyle gözlerini kapatmış ve artık gözüne girmeyen güneş sebebiyle kaldığı yerden uykusuna dönmeyi denemişti . Yaklaşık bir on dakika başarılı da olmuştu .

Fakat alacaklı gibi çalınan dış kapının sesi ile Minho sinirle oflamış ve yalandan ağlar gibi sesler çıkarmıştı . Hyunjin gözlerini açıp Minho'nun mızırdandığını görünce ne olduğunu anlamamış , fakat biraz kendine gelince kapının çaldığını duymuştu .

Yavaşça sevgilisine sardığı kollarını çözmüş ve yattığı yerde dikelmişti . Minho Hyunjin'in sıcak kolları arasından çıkınca bir anda üşür gibi olmuş ve sıcaklığını özlemişti .

İkisi de yatağın içinden çıkmış ve hızlı adımlarla kapıya bakmaya inmişti . Bu kadar inatla çalındığına göre önemli bir şey olmuş olmalıydı .  Gelenler yan komşularıydı . Üstlerinde hastane kıyafetleri olan çift hızlıca bir şeyler söyledikten sonra bir yaşındaki oğullarını çifte teslim ederek hızlıca uzaklaşmıştı . Minho da Hyunjin de daha uyanamamış ve ayılamamış olmanın verdiği boşlukla ne olduğunu anlayamamıştı .

Minho'nun kucağında bebek , Hyunjin'in elinde ise bir bebek çantası vardı .

-" Çocuklarını bize verip terk mi ettiler az önce ? O kapıya bırakıp kaçarak olmuyor muydu ?" Dedi Minho kendi kendine

-" Balım , senin beynin açılmamış daha hadi gel yüzümüzü yıkayalım ." Hyunjin çantayı kenara bırakıp sevgilisini belinden hafifçe yönlendirerek üst kata çıkarmıştı

Sırayla yüzlerini yıkamış ve kendilerine gelmişlerdi . Fakat hala kucaklarında bulunan tatlı bebek Rowon ile ne yapacaklarını bilmiyorlardı .

-" Rowon katı mamaya geçmişti bildiğim kadarıyla ama ne yiyebilir bilmiyorum ?" Dedi Minho kendi kendine

-" Çantasında vardır belki ." Dedi Hyunjin

Highway to hellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin