Yüzümde hissettiğim ıslaklık ile uyku sersemi bir şekilde gözlerimi açtım . Yattığım yer olan yatağın sol tarafından ziyade Hyunjin'in göğsüne kadar kaymıştı kafam . Fakat hala netleşmeyen görüşüm sebebiyle ne olduğunu anlayamıyordum . İşaret parmağımla gözlerimi biraz ovuşturdum ve yüzümün önünde siyah beyaz küçük bir köpeğin suratını gördüm .
Bu Hyunjin'in köpeği Kkami'ydi . Nasıl olduysa yatağa çıkmış , üstümüzde sanki babasının yeri misali geziniyordu . Anlaşılan az önce de suratımı yalamıştı . Elimi yanağıma attım ve parmağıma gelen hafif bir ıslaklık ile yüzümü buruşturarak köpeğe baktım . Küçük köpeğin yüzünde beni yargılayan bir bakış olduğuna yemin bile edebilirdim o an .
Fakat boş verdim ve üstümdeki hırkanın koluyla yanağımı silerek yattığım yerde doğruldum . Birbirine giren saçlarımı düzeltirken odaya şöyle bir bakmıştım . Oldukça sade ve ferah renklerle dekor edilmişti . Camdan baktığınızda gördüğünüz deniz manzarası da ayrı bir artıydı bu duruma .
-" Günaydın ." Duyduğum boğuk ses ile kafamı soluma çevirdim , Hyunjin'i boyun girintisine girmiş yatan Kkami'yi severken gördüm
Gözüme çok tatlı gelen bu görüntü ile hafifçe gülümsemiştim . Hyunjin Kkami'yi sevdikten sonra bana dönmüş ve gülümseyen yüzüme bakmıştı . Bir an dalıp gider gibi olduğunu fark ettim bana bakarken .
-" Sana da günaydın ." Dedim , ardından ekledim -" Saat kaç , çok mu uyumuşuz ?"
-" Bilmiyorum , telefonum nerede hiç bir fikrim yok açıkçası . En son bir hafta önce gördüm sanırım ." Dedi düşünür gibi bir ifadeyle
-" benimki senin komodininde galiba , bak bakalım kaçmış saat ?"
Hyunjin uzun kolu sayesinde kafasını çevirmiş ve gördüğü telefonu uzanma gereği bile duymadan almıştı . Ekran tuşuna basmış ve aydınlanan parlak ekranla gözlerini dramatik bir şekilde kısmıştı . Bu yüz ifadesini görünce gülmemi tutamamış , hafifçe kıkırdamıştım .
-" Dokuz buçuk saat ." Dedi gülen ifadem ile tebessüm ederek
Onu onayladım . Ve aramızda garip bir sessizlik oldu . Bugün Hyunjin'le yüzleşmeye geldiğim günün sabahıydı . Dün akşam çok ağlamış , bir çok pişmanlığımız dan bahsetmiştik . Ardından bazı sözler verilmiş ve anlaşmaya varılmıştı . O kadar tuhaftı ki mantıken bakarsanız . Sanki iş anlaşması yapmış gibi el sıkışacaktık utanmasak . Fakat sonuca bakılırsa bir orta yolu bulmuştuk .
-" Aç mısın , kahvaltı edelim mi ?" Dedi yattığı yerden doğrulurken , karışan saçlarını düzelteyim derken daha da bozmuştu
-" Canım bir şey istemiyor sabahları ." Dedim ve ekledim -" Ama sen açsan sana eşlik ederim ." Dedim , ve hafifçe uzanıp karıştırdığı saçlarını parmaklarım ile nazikçe tarayarak düzelttim
Bu hareketimle ikimiz de tebessüm etmiştik .
-" Yok . Aç değilim." Dedi ardından
-" O zaman sahile gidip biraz yürüyüş yapalım mı ?" Dedim hevesle , deniz çok güzel görünüyordu korkmasam yüzmek bile isterdim
-" Yüzmek ister misin ?" Dedi aklımı okumuş gibi
-" Yüzme bilmiyorum ." Dedim somurtarak , Hyunjin bana inanamaz bir bakış attıktan sonra gülmüştü
-" Öğretmemi ister misin ?" Dedi gülerek , dalga geçer ses tonu ile somurtup kollarımı bağlamıştım , küçük bir çocuk edasıyla
-" Dalga geçmiyorum ki . Özür dilerim tamam ." Dedi panik olarak , buna içimden gülmek istemiştim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Highway to hell
FanficMonoton olarak adlandırdığı hayatında bir değişiklik isteyen Hyunjun , iş anlaşması için gittiği İsviçre de ki o barda hayatının kökünden değişeceğinden habersizdir . [ Hyunho ]