Ağrıyan başım ile oflayarak kafamı önümdeki masaya koydum . Son zamanlarda o kadar çok düşünüyordum ki bir şeylerin sıkıntısı artık başıma vurmaya başlamıştı . Ben kafamı oturduğumuz kafede ki masaya koyduğumda , eş zamanlı olarak elinde aldığı kahvelerimiz ile kuzenim de yanıma gelmişti .
İçinde olduğum durumu biliyor bu sebeple ruh halime saygı duyuyor , anlayış gösteriyordu . Fakat artık patlamak üzere olan beynim için bu pek de bir şey ifade etmiyordu .
-" Hey , Min . Kaldır kafanı hadi . Sana en sevdiğin kahveden aldım ." Dedi
Maya'nın yavru kedi olarak adlandırdığı ama benim somurtma eylemini belirtmek için yaptığım ifade vardı yüzümde , kafamı kaldırdığımda. Maya yine bu yüz ifadesini tatlı bulduğunu belirtmek için gülmüş ve beni daha da çok kaşlarımı çatmaya itmişti .
-" Hey ! Ne gülüyorsun ." Dedim masadaki kahveyi agresifçe kaparken ,
-" Sadece , yüz ifaden aynı kedi gibi ." Dedi genç kız kahvesini içerken
-" Ah May , benimle uğraşmaktan hiç bıkmıyorsun cidden ." Dedim gözlerimi devirerek
Genç kız gülerek omuzlarını silkmişti . Bende arkama yaslanmış ve oturduğumuz kafenin göl manzarasını izlemeye başlamıştım . Bir yandan içtiğim kahvenin tadı çok hoşuma gitmiş , bir yandan da göl manzarası aklımı dağıtmayı başarmıştı .
-" Ne düşünüyorsun ?" Diye sordu May
-" hm ?" Dedim daldığımı fark ederek , önüme dönüp gözlerimi kırpıştırmıştım
-" Daldın gittin , ne düşünüyorsun diyorum ?"
-" Bende bilmiyorum artık , kafam allak bullak ." Dedim nefesimi sıkıntıyla vererek
-" Çok fazla düşünüyorsun Min . Bu iyi değil . Bir şeylerden kaçıp içine atman uzun vadede sana zarar veriyor ."
-" Ne yapabilirim ki ? Başka ne yapabilirim bilmiyorum Maya . Ona aşığım ama onu affedebilir miyim bilmiyorum ." Dedi genç olan üzüntü ile , Maya kuzeninin sesindeki üzüntü tınısını hissediyordu
-" Biliyorum Canım . Yaşadığın durum filmlerden kaçmış gibi tuhaftı . Ama şu noktadan da bakmak lazım . Hyunjunla olan evliliğinde Sam ile olduğun kadar mutlu değildin . Üstelik Hyunjun da sana bu kadar aşık değildi . Onun seni aldattığını öğrendiğini söylemiştin hatta bana ." Dedi masanın üzerinden kuzeninin elini tutarak -" Demek istediğim onu hemen affetmen ya da kollarına atlaman değil elbette . Demek istediğim , burada ondan kaçarak bir şeylere çözüm bulamaz , aşkına ket vuramazsın . Eğer ona gerçekten aşıksan onun seni iyileştirmesine izin verebilirsin . Zamanla kırık kalbini onarabilir ." Minho beyninin içindeki melek ve şeytanın esiri olarak bu konuşmayı kendiyle çok yapmıştı , melek her zaman Hyunjin'i affetmesini söylemişti ona , en azından şans vermesini
Ama şeytan tam tersini istiyor . Hyunjin'in onu kullanıp onunla oynayacağını söylüyordu . Minho buna inanmıyordu kalben , Hyunjin'in ona değer verdiğini hissetmişti . Biliyordu . Fakat Kırılan güveni sebebiyle çekiniyordu .
-" Sence zaman bir şeylere çözüm olur mu ? Gerçekten kırdığı kalbimi onarabilir mi ?" Dedi dolu gözleri ile
-" Hyunjun'un kırdığı kalbinin parçalarını toparlayıp yerine yapıştıranın o olduğunu söylemiştin bana . Kendi kırmadığı bir şeyi tamir ettiğini ..."
-" Son altı aydır tek duyduğum Sam Sam Sam . Onu senin anlattığın kadarı ile bildiğim için böyle olumlu konuşuyorum . Minho farkında değil misin , kalbini ne kadar kırmış da olsa bana onunla ilgili kötü hiç bir şeyden bahsetmedin ." Dedi hafif bir tebessümle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Highway to hell
FanfictionMonoton olarak adlandırdığı hayatında bir değişiklik isteyen Hyunjun , iş anlaşması için gittiği İsviçre de ki o barda hayatının kökünden değişeceğinden habersizdir . [ Hyunho ]