Günler geçtikçe her şey daha da zorlaşıyordu. Halbuki ben artık bazı şeylerin kolaylaşacağını hayal ediyordum. Biraz yorgunluk biraz da hayal kırıklığı eşliğinde hızlı geçen zamana yetişmek için koşturuyordum sürekli. Annem ve babam gelip de nikaha kadar bende kalmaya karar verdiklerinde küçük evime nasıl sığdığımızı anlatmak için kelime bulmak epey zordu. Ancak, yine de bir şekilde bir şeyleri hallediyorduk.
Ben annemle gelinliği almaya gittiğim gün babam da Baekhyun ve onun menajeriyle birlikte damatlık almak için çıkmıştı. Akşama kadar Baekhyun sürekli bana mesaj yazıp kendi işini hallettiği için acele etmemi söylemekle geçirdi.
" Anne, bunu beğendim ben." denediğim dördüncü gelinlikti ve ben sıkıntıdan, havasızlıktan kriz geçirmek üzere gibi hissediyordum.
" Göbeğin belli oluyor." hamileliğin ikinci ayını neredeyse bitiriyordum. Mide bulantılarım azaldıkça iştahım artmıştı, sürekli bir şeyler yiyordum. Annemin abarttığı kadar bir göbeğim yoktu aslında. Yalnızca hayatım boyunca hep zayıf olduğum için şimdi aldığım kilo onun gözüne batıyordu.
" E var ki belli oluyor ne yapalım anne bu olsun işte."
" İlk giydiğin daha güzeldi." annemle gelinlik üzerine daha fazla tartışmak istemediğim için kafamı sallayıp kabul ettim. Denediğim her gelinliği beğenmiştim zaten. Bir an önce eve gidip uzanmak ve mümkünse dört peynirli bir pizza yemek istiyordum. Saatlerdir aklımda dönen yemeklerden biri de buydu.
Eve dönerken Baekhyun'a pizza istediğimi söylemiştim. Kapıyı çalıp da içeri girdiğimizde kapının sesini duydu ve koşturarak yanımıza geldi. Elimizdeki paketleri alırken ben ceketimi çıkardım. Babam da mutfaktan kafasını uzatıp bize bakıyordu. Sanırım gerginlik seviyemizi anlamaya çalışıyordu.
" Nasıl geçti? Beğendiniz mi?"
" Evet. Çekil şuradan Baekhyun çok açım." önümde durup soru sorarken onu elimin tersiyle kenara iteledim ve Baekhyun buna karşılık yalnızca güldü. Bu huysuz ve aksi halimi bile nasıl sevimli buluyor anlamıyordum.
" Otur kızım sıcak ye hemen." babam kutu pizzayı açarken hiç beklemeden masaya oturup bir dilimi aldım. Annem paketleri odaya taşırken Baekhyun ona yardım ediyordu. Babam bana meyve suyu verip önüme yiyebileceğimi düşündüğü başka şeyleri koymakla meşguldü.
" Yoruldun mu?" Baekhyun mutfağa girip buzdolabına yaslandı. Babam anneme kahve yapıyorken annem de gelip karşımdaki sandalyeye oturdu.
" Evet, çok. Şunu yiyeyim de yatacağım biraz."
" Olmaz. Yemek yedikten sonra uyursan kilo alırsın." pizza elimde, ağzıma soktuğum lokmayı çiğnemeyi bırakıp anneme baktım. Tüm gün kilolarıma takmıştı.
" Canım niye öyle diyorsun kıza.. Hamile bırak yesin uyusun karışma."
" Baksana şimdiden ne kadar şişmiş, onun için söylüyorum ben." ağzımda kalan pizzayı zorlukla yuttum. Kafamda kaynayan bir kazan su vardı sanki, buharları kulaklarımdan çıkıyordu. Ağlamak üzere olduğumu gizlemek için elimdeki pizzayı bırakıp meyve suyundan içtim.
" Bakma sen ona kızım ye istediğin kadar." babama gülümsedim.
" Doydum zaten babacım.. Ben odamdayım." oturduğum yerden kalkıp odama giderken arkamdan babamın anneme sessizce kızdığını duyabiliyordum. Odaya girip kapıyı kapadım ve yatağa uzandım. Kızgındım, kırılmıştım ve anneme gıcık oluyordum. Birkaç dakika geçmeden de Baekhyun peşimden odaya girip yatağın ucuna, tam arkama oturup elini omzuma koydu.
" Bak ne getirdim noona."
" Ne getirdin?"
" Dondurma hem de çilekli." bir an sevinecek gibi oldum ama annemin kilo aldın sözleri aklımın her köşesini işgal edip hevesimi içimde koca bir balonu patlatır gibi söndürdü.
" İstemiyorum."
" Erir ama, yazık."
" Yazık.. E ver o zaman." doğrulup elinden dondurmayı aldım. Küçücük dondurma kutusunun kapağını açtığımda elindeki kaşığı da uzattı.
" Ben çok mu kilo aldım Baekhyun?" gözlerim dolu dolu dondurmayı kaşıklayıp kaşıklayıp ağzıma götürürken bana gülüp saçlarımı okşuyordu.
" Hayır sevgilim hiç de almadın çok güzelsin."
" Kilo alınca çirkin olacağım yani." kutuyu da kaşığı da yere fırlatıp arkamı döndüm, uzanmak için aşağı kaydım ve battaniyeyi kafamın üzerine kadar çektim. Baekhyun şoku atlatıp dondurmayı yerden alana kadar ben sulu gözlerimin çeşmesini açmıştım bile.
" Aşkım öyle bir şey söylemedim ki ben.. Niye atıyorsun dondurmayı hem bitirsene ne güzel yiyordun."
" Uyuyacağım git istemiyorum."
" Uykun mu geldi?"
" Evet, git." iç çektiğini duydum. Ardından açıkta kaldığı kadarıyla saçlarımı öpüp yataktan kalktı ve sessizce odadan çıktı. O çıkınca nefes alabilmek için battaniyeyi yüzümden indirdim. Neden bu kadar huysuzdum bilmiyordum. Kızmam gereken, böyle davranmam gereken kişi asla Baekhyun değildi. Günlerdir hatta belki de haftalardır her sinirli her sıkılmış olduğum anımda onu çileden çıkartacak kadar huysuzlaşıyordum ama bir kez dahi bir tepki vermemişti. Bu kadar sabırlı olduğunu daha önce hiç fark etmemiştim. Oysa çocukken dünyadaki en sabırsız insan olacağının sinyallerini verirdi. Ya da ben öyle sanırdım. Ne çok şeyi yanlış görmüş ve anlamışım oysa.. Dünyadaki en güzel insan olduğunu bildiğim halde bilmiyormuş gibi davranmışım. Benim şu zavallı aklım yine geç fark ediyor her bir şeyi..
Bölüm Sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Genç
RomanceMadem ki seni seviyorum, o halde canına okumam hak. Madem ki beni seviyorsun, kutsal kitaplardaki türlü belalar sana müstahak.