" Nesin?" bardağı düşürecek gibi olunca hızlıca uzanıp elinden aldım ve masaya geri bıraktım. Dudakları aralık kalmıştı ve sanki nefes almayı da unutuyordu. Ona doğru dönüp yanaklarını avuçlarım arasına aldım.
" Baba olacaksın sevgilim." hislerimi nasıl açıklarım, hangi kelimeler yeter ifade etmeye bilmiyordum. Baekhyun'un saniye saniye yaşla dolan gözleri ve yüzündeki o saf mutluluğun gülümsemesi inanılmaz bir görseldi. Tam o anda gözlerine bakarken bir kez daha söyledim kendi kendime. Hayatımda senden daha doğru biri olamazdı benim için Baekhyun. Sen mutlaka beni sevmeliydin, bense mutlaka senin olmalıydım.
" Bir şey söylemeyecek misin?"
" Konuşamıyorum, inanılmaz-tuhaf hayır yani ben çok harika bu.. Çok mutlu hissediyorum." eli kendi ağzını kapatıp şaşkınlıkla güldü ve hemen ardından dolu dolu olan gözlerini saklamak için bana sıkıca sarıldı.
" Daha mutlu olamam noona." saçlarımı okşarken ben ondan da önce sulu gözlerimin çeşmesini açmıştım aslında. Gözyaşlarımı tutamıyordum haberi aldığımdan beri. Hormonların bu kadar erken etki etmesi gibi bir şey olabileceğini de sanmıyorum aslında. Sanırım her şeyi abartmak benim bir huyum.
" Ne zaman öğrendin?" benden ayrılıp ellerimi tuttu.
" Bu sabah, yarın kadın doğum doktoruna gideceğim." doktor yalnızca kan testlerimden gördüğü kadarıyla söylemişti gebeliği. Kaç haftalık olduğunu bile henüz bilmiyordum. Üstelik ultrason görüntüsü alabilmek için da can atıyordum. Belki biraz sinsi ve planlı ama ultrason görüntüsünü anneme gösterirsem bizi daha çabuk affedeceğini düşünüyorum.
" Ben de geliyorum tabii ki.. Kaçta gidiyoruz? "
" Sabah ilk randevu benim ama senin işin yok mu?" kafasının içinde düşünmek için bir dakikalığına durup boşluğa baktı.
" Haber verir doktordan sonra giderim. Ben de bebeğimizin ilk randevusunu görmek istiyorum." kafa sallayıp gülümsedim. Elbette benimle birlikte gelmesini ben de çok istiyordum ama ne kadar meşgul olduğunu bildiğimden bunu sormak istememiştim.
Uyandıktan sonra kahvaltı etmeden, bir bardak su dahi içmeden ki ben her sabah uyanır uyanmaz önce su içerdim, direkt doktora gittik. Baekhyun yayınlanan dizi sayesinde bir süredir insanlar tarafından tanınır olmuştu bu yüzden kendini gizleyebilmek için maske ve şapka kullanıyordu. Kliniğe gitmeden önce de telefonla arayıp kendini tanıttı ve arka kapıdan girmek istediğini haber verdi. Bütün bunlar beni rahatsız etmiyordu aslında çünkü Baekhyun zaten hakkında yayınlanan bilgilerde henüz evlenmediğimiz halde evli olduğunu duyurtmuştu. Ona hayranlık duyan ve destekleyen herkes çoktan bu gerçeği biliyordu.
Kliniğe girip doktorla görüştükten sonra hem test yapıldı hem de ultrasonla bebeğimi görebildim. Açıkçası hiçbir şey belli değildi ve orada bir bebek olduğu anlaşılmıyordu. Yine de o karaltının benim bebeğim olduğunu bilmek bile tuhaf ve güzeldi. Zırıl zırıl gözleriyle Baekhyun arabayı beni işe bırakmak için sürerken hem kahvaltı için bir tost yiyor hem de gülüyordum.
" Baekhyun gözlerin şişecek yeter."
" Ama mutluluktan geliyor ben yapmıyorum ki.. Gülme." elinin tersiyle akmaya devam eden gözünü bir daha inatla sildi. Asla büyümüyor gibi geliyordu bana. Hep o çocuksu hali üzerindeydi, peşimde koşturan küçük sevimli veletti hala.
" Tamam bebeğim gülmüyorum."
" Görüntüyü bana da atsana telefondan arkadaşlarıma göstereceğim."
" Şimdiden mi? Hayır Baekhyun söyleme kimseye." hevesini kırmak istemiyordum ama henüz insanlara duyurmak için erkendi. Yalnızca üç haftalıktı ve ben güzel haberlerin paylaşıldıkça bozulduğuna inanan tiplerdendim.
" Neden?" hakkımızda kötü şeyler söylenmesini de istemiyordum tabii. Baekhyun'un imajı için de ayrı bir endişem vardı. Hem ailemle herkesten önce paylaşmam gerekirdi. Yapılacak çok şey vardı ama biz biraz yavaş kalıyorduk.
" Biraz büyüsün, nikah tarihimizi alalım hem. İnsanlar konuşmayı çok seviyor biliyorsun." kafasını sallayarak beni anladığını göstermek istedi. İçinde birazcık hevesi kırılmış olsa da beni üzmemek için ısrar etmiyordu besbelli. Anlayışlıydı, ilgiliydi ve takındığı her tavırla baba olması için doğru kişiyi seçtiğimi bana bir kez daha kanıtlıyordu. İçimde endişeye veya korkuya dair bir kırıntı dahi yoktu.
Bölüm Sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Genç
Roman d'amourMadem ki seni seviyorum, o halde canına okumam hak. Madem ki beni seviyorsun, kutsal kitaplardaki türlü belalar sana müstahak.