38.

23 4 6
                                    

Her şey düzgün gidiyormuş, hayatımızın en güzel günlerini yaşıyormuşuz gibi davranmaya geri dönmüştük. Ailemle olan durumlar haricinde her şeyin iyi gittiğini söylemek çok da yanlış olmazdı. Baekhyun güncel bir dizide yan rol olarak ilk işini almıştı ve çekimleri için sık sık şehir dışına gidiyordu. Söylediğine göre de iyi bir ödeme almıştı, çekimlerin sonunda da alacaktı ve ailemin yanındaki boş arsaya, kendi ailesiyle eski evlerinin olduğu yere evimizi yaptırmak için bir mimar ile görüşmek istiyordu. Üniversiteye giderken tanıştığı bir proje mimarıyla iletişime geçmişti. Bugün işten erken çıkmamın sebebi de mimar ile görüşüp ev planı hakkında konuşmaktı. 

" Sevgilim!" arkamdan seslendiğini duyunca durup gülümseyerek ona döndüm. Sözleştiğimiz metro istasyonunun önünde onu arıyorken beni önce o fark etmişti. Yanıma koşturup elimi tuttu.

" Çok bekledin mi?" koluna doğru yaslanıp başımı omzuna bıraktım. Hava çok sıcaktı, yaz mevsiminin sonlarında hep böyle bunaltıcı sıcakların olduğu günler olurdu. Saçlarının altındaki ıslak telleri görebiliyordum. 

" Hayır, gidelim mi? Bizi bekliyorlar. " 

" Gidelim, yoruldun mu bugün çekimde?"  el ele yürüdüğümüz anları seviyordum. Kısa bir yürüyüş olacak olsa da içimi enerji dolduruyordu.

" Hayır, evin içinde oturduğum bir sahneydi sakin geçti. Ya sen?" 

" Birazcık, erken çıkabilmek için işleri yetiştirmem gerekti." üzülmüş gibi yapan bir surat ifadesiyle elimi öptükten sonra güldü. Caddenin karşısında bulunan büyük bir plazaya girdik. İçerisi serindi ama daha da önemlisi inanılmaz derecede lüks görünmesiydi. Danışmadan yardım alarak üst katlara giden asansöre bindikten sonra yedinci katta indik. Sağ tarafta kalan ofisin kapısında sarı saçlı ve güzel görünümlü genç bir kadın bizi görür görmez gülümseyerek yanımıza doğru geldi.

" Hoşgeldin Baekhyun, seni bekliyordum ben de." anlayamadığım bir hızda Baekhyun'un elini elimden ayırmasına neden olan bir sarılma yaşandı. Kadının aşırı samimiyeti beni öyle şoka sokmuştu ki ne tepki vereceğimi bilemeden onlara bakıyordum.

" Kusura bakma geciktik biraz, tanıştırayım nişanlım Taeyeon." nihayet ayrıldıklarında kadın elini bana uzattı. Bu aşırı samimi tanışma şekli nereden geliyordu anlam veremiyordum.

" Memnun oldum Sieun ben. Ofisime geçelim buyurun." peşinden kadını takip ederek içeri girdik. Baekhyun benden uzaklaşamadan tişörtünün ucundan yakalayıp bana bakmasını sağladım. Elimi tutması için elimi inatla önüne uzattığımda gülerek elimi tekrar tuttu. 

" Önce oturup konuşalım bana hayalindeki evi anlat Baekhyun. Bu arada ne içersiniz?" Sieun kendi masasının ardındaki ofis koltuğuna oturduğunda masanın önünde bulunan iki ayrı sandalyeye oturmak için elini bırakmak zorunda kaldım.

" Taeyeon americano buzlu?"

" Olur canım." Sieun işareti almış gibi Baekhyun'la bir bakışma yaşadıktan sonra telefondan üç americano sipariş etti. 

" Ee, nasıl gidiyor Baekhyun? Oyunculuk yapıyorsun değil mi geçen hafta seni bir reklamda görmüştüm." 

" Evet, şu an çok yoğun değil aslında ama birkaç iş var."

" Ama evi yaptırmak istediğin yer buraya uzak değil mi? Nasıl olacak? İyi düşündün mü?" ben orada yokmuşum gibi davranıyordu sanki. Gözlerini hiç Baekhyun'un üzerinden almıyordu.

" Orası bizim için çok özel Sieun. Mutlaka ilk evimiz orası olmalı." kahveleri getiren kadına teşekkür edip içmeye başladım. Nasılsa bana bir şey sorduğu yoktu.

" Peki, nasıl bir ev hayal ediyorsun anlat bakalım. Arazi şartlarına göre neler yapılır neler yapılmaz düşünelim. Hatta istersen bir çizmeyi dene, önceden güzel resim yapardın." masasındaki çekmeceden büyük bir eskiz defteri çıkarıp kalemle birlikte önüne bıraktı. İkisinin geçmişte nerede ve nasıl tanıştığını merak etmeye başladım. Sieun her zaman böyle içten ve güler yüzlü biri miydi yoksa Baekhyun'a özel bir tavır mıydı mesela.. Ne kadar yakınlardı ki önceden? 

" Aslında çok büyük olmasına gerek yok. Bilirsin klasik bir ev; yatak odası, çocuk odası, çalışma odası.. Mutfağı mutlaka büyük olsun ama Taeyeon küçük mutfaklarda çabuk sinirleniyor. Bodrum da olmalı, iki çocuk odası olsun bence değil mi sevgilim?" Baekhyun kağıda iki katlı bir ev karalıyordu. Sorduğu soruya sadece gülümsedim çünkü asıl dikkatimi çeken Sieun'un çizime bakmak için yaklaşıyormuş gibi yapıp Baekhyun'un eline dokunmasıydı. Bu normal bir temas değildi. 

" Basit bir şeyler istiyorsun aslında."

" Evet, bizim için önemli olan bize ait olması." 

" Anladım, o zaman haftaya bir kez daha buluşalım ben de bir taslak hazırlayayım. Eğer söylemek istediğin bir şey olursa istediğin zaman beni arayabilirsin. Normalde mesai dışında cevaplamam ama sen istisnasın." 

" Çok naziksin, teşekkürler." çıkarken de birbirlerine sarılmalarını izledim. Asansörden inip danışmaya kartları geri teslim ettik ve dışarı çıktık. Aralarındaki kimya hoşuma gitmemişti. 

" Baekhyun, istemiyorum bu kadını."

" Ne?"

" Evimizi onun planlamasını istemiyorum. Ya bir başkasını buluruz ya da ev yaptırmayız." söylediklerime anlam veremiyordu, şaşkındı. Bir anlığına benim huysuzluğumun kıskançlıktan olduğunu fark edememiş olacak ki kaşlarını çattı. O ev benim için de çok önemliydi ve böyle birine yuvamı kuracağım evi emanet etmek istemiyordum.

" Nedenini söyleyebilir misin?"

" Sana bakışından hoşlanmadım." az önce çattığı kaşları gevşedi ve ardından derin bir nefes verip güldü. Rahatlamış halde elimi tutup yanağımı öptü.

" Ah noona, aklımı aldın."


Bölüm Sonu.



Küçük GençHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin