Son günlerde yüzümün gittikçe solduğunu söylüyorlar. Hep yorgun görünmemin sebebinin hayallerimde sıkışıp kalmam olduğunu bilmiyorlar. Sana özgürce seni sevdiğimi söylediğimi hayal ediyorum. Rahatça elini tuttuğumu; gözlerine çekinmeden, korkmadan baktığımı. Mesela o gece sana uykum var diyerek kaçınmak yerine sana istediğin cevabı verdiğimi hayal ediyorum. Böylece sen de sabah olmadan evden ayrılmazdın. Annem eve geri dönmeden önce son kez akşam yemeğinde beraber olalım diye seni çağırdığında suratın asık halde oturmazdın.
" Oğlum bu sefer de Taeyeon sana emanet. Sık sık gelip kontrol et."
" Tamam." bana bakmamakta özel bir çaba harcıyor gibiydin. Benden nefret ediyor olamazdın değil mi? Lütfen.
" Size bir şey söylemek istiyorum. Bir tiyatro okuluna kabul edildim. Yurt dışında." içtiğim suyu boğazımdan geçirirken taş yutuyormuş gibi hissettim. Şimdiye kadar hep rüyalarımda seviyordum, fotoğraflarına bakıyordum. Ama bunların yanında az da olsa seni görebildiğime mutluydum. Ya bundan sonra ne olacak?
" Gidecek misin?" annem de bu fikirden memnun değildi. Ama Baekhyun başını salladığında ne annem ne babam ne de ben tek kelime edemedik.
" Bir hafta sonra gideceğim."
" Bu kadar çabuk mu?" kendimi tutamadan sitem etmiştim. Gözler benim üzerimde olsa bile aldırış etmeden isyan eden bakışlarımı sürdürdüm.
" İyi bir fırsat. Kaçırmak istemiyorum. Hem kalmak için bir sebep yok gitmem daha iyi olacak." kaçıyordun. Besbelli kaçıyordun benden. Benim sevgimden , beni görmekten benim sesimi duymaktan benimle aynı havayı solumaktan her şeyden! Tanıdık geliyor olsa da şimdi arkada bırakılan taraf olmanın zorluğuyla baş edemiyordum.
" Ne zaman geri döneceksin?" babam da rahatsızdı şimdi. Ben ise gözyaşlarımı tutmanın derdindeydim.
" Henüz bilmiyorum, dönmeyebilirim. Ama sık sık ziyaretinize gelirim."
" YALANCI!" içimdeki bomba bu defa öfke kusuyordu dışarı. Masadan ani bir öfke parıltısıyla fırlayıp devirdiğim sandalyeye aldırmadan odama koşturdum. Ağlamak için yalnız kalabileceğim bir yer arıyordum. Ben sana aşıktım ve buna inanmayan tek kişi de yine bendim.
" Taeyeon ne oluyor aa.." annem hayıflanarak peşimden gelmek için masadan kalktı. Odanın kapısını sertçe çarptığımda bile sakinliğini koruyarak içeri girdi. Neden böyle davrandığıma anlam veremiyordu. Ben de veremiyordum ya o ayrı mesele.
" Kızım ne yapıyorsun öyle? Çocuk kararını vermiş biz ne yapabiliriz."
" Anne çık lütfen. " ben onu kovmak için kapıyı açmıştım ki sen kapının diğer tarafında içeri girmek için hazır bekliyordun. Baekhyun böyle zamanlarda seni boğmak, yer yüzünden silmek istiyorum. Beni mahvettikten sonra o yüzündeki gülümsemeyi nasıl gösterirsin bana?
" Gelebilir miyim noona? Konuşalım." hevesli görünüyordun. Yaptıklarımla sana aşık olduğumu haykırdığımı anlamıştın. Zafer senindi.
" Konuşun siz kavga etmeyin bak." annem odadan çıkıp kapıyı da çektiğinde tekrar gülümseyip bir çırpıda kollarını bana sardın sıkıca. Mutluluğun dalga dalga benim vücuduma yayıldı sanki. Gözyaşlarımı tutmakta hala çok başarılıydım oysa.
" Bana bu kadar kızdıktan sonra gitme demesen de seni seviyorum demesen de olur." bu sözcükleri nasıl bu kadar rahat söylüyordu? Bazen insanların ne diyeceğini umursamamayı ben de çok isterdim. İçinde bir yerde senin de bunun için endişelendiğini biliyordum. Tam da bu nedenden dolayı saklanıyordum.
" Baekhyun.." birbirimizi yıllardır tanıyor olmamıza rağmen tam o anda tamamen yabancı hissediyordum. Nasıl davranacağımı bilemiyor, ne söyleyeceğimi şaşırıyordum.
" Ben artık geri çekilmeyeceğim. Sen kendini hazırlayana kadar burada seni bekleyeceğim noona." kollarının arasında ruhumu teslim edecekmiş gibi kendimi bırakıverdim. O an bizi görürler diye endişe duymaktansa Baekhyun gider ve ben bir daha ona sarılamam diye endişe duyuyordum. Sadece onun kollarında olmanın huzurunu hissetmek istiyordum.
" Ben gitmeyeceğim ama artık sen de benden kaçmayacaksın. Bu konuda anlaştık sayıyorum." nefesimi tutup cevap vermektense beline sarıldım. Bunun daha iyi bir cevap olacağını umarak yaptığım bu harekete gülmesi beni de güldürmüştü. Ne kadar bir çocuk gibi davrandığım için utanıyor olsam da yaptıklarımın açtığı sonuçtan memnundum.
" Şimdi içeri gidip söyleyelim." Baekhyun benden ayrılıp kapıya dönünce büyük bir panikle durdurdum.
" Ne? Olmaz, söyleyemeyiz bir şey."
" Kalacağımı duyarlarsa sevinirler diye düşünmüştüm." deli gibi çırpınan kalbim bir iki saniye içinde duruldu. Bahsettiği şeyin aramızdaki ilişkiyi açıklamak olduğunu sandığım için aptal olan bendim. Henüz biz bile bir isim koymamışken açıklamasından korkmak? Neden hep bu kadar aptalım..
" Ah, o mu? Sonra vazgeçtim dersin."
" Tamam, öyle yaparım o zaman." saçlarımı okşayıp alnımdan öptükten sonra odada beni tek bırakıp annemle babamın yanına geri döndü. Bir adım arkamda kalan yatağa oturup bir süre bakındım. Etrafımdaki her şey aynı kalıyor gibi görünse de bir anda her şey değişmiş gibiydi. Duvardaki küçük tablo bile değişik bakıyordu bana.
Yani artık özgür müyüm ki ben? Artık içimde saklamak zorunda değil miyim sevdamı? Nasıl alışacaktım ki şimdi ben buna? Yıllardır içimde sakladığım her şeyi bir anda nasıl dışarı bırakayım.. Uçmayı bilmez ki onlar, hiç yuvadan ayrılmadılar. Kanatları bile yoktur belki de.
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Genç
Roman d'amourMadem ki seni seviyorum, o halde canına okumam hak. Madem ki beni seviyorsun, kutsal kitaplardaki türlü belalar sana müstahak.