Arabanın içinde dakikalarca ağladığımda telefon hala açık, annem beni duymaya devam ediyordu. Ben sakinleşene dek beni bekledi, hiçbir şey söylemedi. Neden ağladığımı bilmiyordum, teselli edilmek istiyordum ama bunun nedenini de bilmiyordum. Gözyaşlarımı elimin ters tarafıyla sildim.
" Anne, kapatıyorum şimdi eve döneceğim."
" Kızım, hafta sonu buraya gelin." durup telefona bakındım. Sanki annemin yüzünü görüp de ne düşündüğünü hayal edebilecek gibi inceliyordum telefonu.
" Baekhyun? Birlikte mi gelelim?"
" Evet. Bekliyoruz babanla, mutlaka gelin."
" Tamam anne.. Anne, teşekkür ederim." bana bir cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Bu kadarı bile benim için yeterliydi. Aylardan sonra ilk defa bize bir adım atmıştı. Belki de nedenini bilmeden bu kadar çok ağladığım için bana acımıştı. Her ne olursa olsun, annemle barışabilmek ve Baekhyun'u şimdiki halimizle kabul ettirebilmek için bir şansım varsa bunu sonuna kadar kullanmam gerekir.
Eve döndüğümde hiçbir şey yapmadan odaya girip yatağa uzandım. Baekhyun'a nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum aslında. Nasıl bir tepki vereceğini hayal ederken hep pozitif kalmaya çalışsam da belki erken olduğunu düşünecek diye ödüm kopuyordu. Aslında erken olduğunu düşünen bendim, ama bu düşüncenin onda olmasını istemiyordum.
Birlikte bir aile kurmaya karar vermiştik ama henüz hiçbir şey yapmış sayılmazdık. Evlenip evimizi tamamladığımızda bile çocuk sahibi olma fikri bizim için en azından birkaç yıl boyunca uzak bir fikir olacaktı. Bunun üzerine pek konuşmamıştık hiçbir zaman. Hazırlıksız yakalanmak beni şaşkınlığa sürüklemiş ve ağlamama sebep olmuştu sanırım.
" Taeyeon, uyan hayatım." gözlerimi açtığımda Baekhyun başımda oturmuş saçlarımı okşuyordu. Makyajımı silmeden uyuyakaldığım için ve sabahtan beri yalnızca portakal suyu içtiğim için muhtemelen hasta gibi solgun görünüyordum.
" Ne zaman geldin?"
" Az önce, nasılsın? Hasta mı hissediyorsun?" koluna tutunup doğruldum.
" Hayır canım uyuyakalmışım iş çok yoğundu yoruldum. Sen üzerini değiş yemek yiyelim." yanından kalkıp mutfağa gittim. Baekhyun üzerini değişip yanıma gelene kadar yemekleri ısıtmıştım. Yanağımı öpüp tabakları hazırlarken yardım etti.
" Annen aradı beni bugün, hafta sonu bizi eve çağırıyor." masaya tabağı bırakıp yüzüne baktım. İfadesinden anlamaya çalıştığım şey buna sevinip sevinmediği değil, annemin ağzından hamile olduğumu kaçırmış olabileceği ihtimalini düşünüyor ve korkuyordum. Baekhyun'a nasıl anlatayım hala karar verememişken başkasından duyması ihtimali tüylerimi ürpertiyordu. Bu tamamen bize özel bir durumdu ve ilk olarak benden duyması gerekirdi.
" Gidecek miyiz?" haberim yokmuş gibi davranıp önce onun fikrini soruyordum ki ne düşündüğünü söylesin. Düşünceli bir tavırla kafasını eğip nefes verdi ve ardından sandalyeye oturdu.
" Ben gitmekten yanayım, ya sen?" kafamı aşağı yukarı sallayıp onaylandıktan sonra ben de yanındaki sandalyeye oturdum. Midem çok iyi durumda değildi hala ama bişeyler yemezsem hasta olduğumu düşünüp doktora gitmekte ısrar edecekti. Bunu bildiğimden ufak lokmalar alarak yemeye başladım.
" Baekhyun, annemlerle konuştuktan sonra nikah tarihi alalım artık."
" Gerçekten mi?" sevinmiş gibi bir hali vardı. Bu kadar zamandır benden bir onay beklediğini biliyordum zaten. Beklememin sebebi aslında Baekhyun'un tekrar aileye kabul edilmesi için verdiğim çabayı boşa çıkarmamaktı. Hoş, ailem onay verse de vermese de evlenmekte kararlıydım. Sadece aileme de kabul ettirebilirsem ikimiz de daha rahat hissederek evlenirdik.
" Evet, evimiz de yapılmaya başlıyor zaten.. Baek kaç çocuk istiyorsun sen?" içtiği su bir saniyeliğine boğazında kaldı ve nihayet yutkunabildiğinde gülmeye başladı.
" Nereden çıktı şimdi bu soru?"
" Öylesine.. Cevap ver hadi." asıl soru kaç tane istediği değil, çocuk sahibi olmaya gönüllü olup olmadığı olsa da bunu sormaya cesaret edemedim.
" Hiç düşünmemiştim ama.. Hep bir kızım olsun isterdim. Cinsiyet ayrımı yaptığımdan değil sadece kız babası olmak nasıl bir his merak ediyorum." heyecanlı ve hevesli halini izlerken karnımdaki bebeğin hayallerinin bir parçası olacağı gerçeğini fark ettim bir anda. Endişe edecek hiçbir şey yoktu aslında. Baekhyun'un içindeki büyük sevgi sahibini bekliyordu zaten. Hiç var olmayan ailesini bekliyordu yıllardır.
" Ne zaman çocuğumuz olsun istiyorsun?" yanağımı elime yaslamış gülerek yüzünü izliyordum. Keyfim yerine gelmiş halde onun mutlu halini izlemek gün boyu yaşadığım tüm stresi alıp götürmüştü uzaklara.
" Yarın."
" Düzgün cevap ver."
" Ciddiyim ama, ne kadar çok aile babası olmak istediğimi bilemezsin." yemeğini bırakmış o da benim gibi keyifle beni izliyordu. Birbirimize salak gibi gülümseyip masanın üzerinde duran ellerimizi birleştirmiş konuşurken gözlerinin içi ışıldıyordu.
" Bütün o heyecanları yaşamak istiyorum noona. Hamile olduğunu görmek, bebeğimiz doğduğunda minik elini tutan ilk kişi olmak istiyorum. Düşünsene bir harika değil mi?" birden kendi kendine hayaller kurmuş ve o hayallerine gerçekmiş gibi heyecan duymaya başlamıştı. O kadar hevesli ve mutlu anlatıyordu ki gülerken yüzünde güller açıyordu.
" Harika." gülüp elimi bıraktı ve suyundan bir yudum aldı.
" Ben hamileyim Baekhyun."
Bölüm Sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Genç
RomanceMadem ki seni seviyorum, o halde canına okumam hak. Madem ki beni seviyorsun, kutsal kitaplardaki türlü belalar sana müstahak.