İPTİLA - Dokuzuncu Bölüm

1.8K 68 8
                                    

Hırkayı giydim.
Çantamı aldım ve ona döndüm.
"Tamam. Hadi gidelim, aç kapıyı" dedim Mahiye bakarak. O da bana bakıyordu.
"Bu tarafa." diyerek eliyle merdivenleri gösterdi.

Bütün umudum yerle bir olmuştu kalbimi hiç terk etmeyen korku tekrar kendini hissettirmeye başlamıştı.
Elleriyle gösterdiği yere baktıktan sonra gözlerimi sinirle ona çevirdim.

"Seninle hiçbir yere gelmiyorum" dedim ve telefonumu çıkardım hızla çantadan.
Elimden telefonu benden daha büyük bir hızla çekip aldı ve duvara fırlattı. Daha sonra aynı hızla kolumu kavrayıp hafifçe dönderdi.
Canım yanmıyordu ama yaptığı hareketle şoka girmiştim korkuyla ona baktım.

"Bir daha sakın benden kaçmaya çalışmayacaksın Dilan ve bana bir daha böyle bakmayacaksın." dedi.

...

Genç adam genç kadının kendisine korku dolu bakmasından nefret etmişti.
En başından bu yana biliyordu ki sevemeyecekti zarar verecekti.
Ama günlerce denemişti uyumayı, denediği her gün genç kadının güzel yeşil gözleri çıkmamıştı aklından, kokusu silinmemişti hafızasından.
Bu gece tekrar deneyeceklerdi eğer uyuyamazsa onu bırakacaktı.

...

"Eğer uyuyamazsan..." dedim uyuyamazsa beni bırakacak mıydı? Yoksa o hikaye yalan mıydı?
Mahi düşünceli gözlerle bana baktı kolumu hala bırakmamıştı güçlü tutmadığından çektim kolumu ve göğsüne vurup kendimden uzaklaştırdım

"Yalan mıydı ha!" dedim sertçe göğsüne vurduktan sonra.
"Söylesene yalan mıydı? Beni kaçırdın mı sen?" sözlerimle beraber sinirle gözlerime baktı, yaptığım harekete de şaşırmıştı bunu bakışlarından anlayabiliyordum.

Tekrar bana yaklaştı ama bu sefer kolumu tutmadı siniri kömür karası gözlerinden ruhuma işliyordu sanki yüzünü yüzüme eğdi.
"Seni istesem ilk gün hiç bırakmazdım. Ben seni istesem kaza geçirdiğin ilk gün aklından geçenleri yapar, bırakmazdım anladın mı beni?" dedi ses tonundaki kararlılık ve sinir yüzüme tokat gibi vurmuştu.

Haklıydı o istese o gün bana istediğini yapardı evimi biliyordu istese şimdiye kadar çoktan alırdı beni.
"O zaman ne bu? Söyle." dedim karşı gelen bir tavırla. Diklenmiştim karşısında.
"Söyledim ya Allahın belası uyumayı deneyeceğiz." dedi aynı kararlılıkla.

"Uyuyamazsan eğer.." dedim tekrar sormuştum daha öncekine cevap vermeye tenezzül etmemişti çünkü.

"Seni bırakacağım" dedi söylediğiyle henüz olup olmayacağını bilmedigim bir ihtimalin huzuru kaplamıştı içimi.

Bu geceden sonra evimi değiştirmeyi kafama koydum.
Uyuması ihtimalinde beni bırakmayacak olmasını duymayı bırak düşünmek dahi istemediğim için o konuda bir şey sormak istemiyordum

Tüm olacakları sabah öğrenecektim ve eğer düşünmek istemediğim ihtimal gerçekleşirse kaçmak için elimden geleni yapacaktım.

"Şimdi yürü " Mahinin sesiyle düşüncelerimi bir kenara bırakıp uyuyamamasını dileyerek merdivenlere doğru yürüdüm o da hemen arkamdan geliyordu.

Yukarıda dört oda vardı. Merdivenin sonunda Mahinin gelmesini bekledim.
Ya kurtuluşum ya da esaretim olacak kapıyı açmasını bekliyordum şimdi.

Soldaki siyah çelik kapıya yönelip açtı.
Benim girmemi bekliyordu.
Ayaklarım geri geri gitse de hiçbir şey demeden odanın içine doğru yürüdüm

Oda simsiyahti yatak örtüleri, yatak başlığı, televizyon, komidinler, perdeler siyah olmayan tek şey duvarlardı.

Mahiye döndüm hemen arkamdaydı
"Odan karakterini mi temsil ediyor" dedim. Hangi cesaretle sinirlenmesini göze alıp bunu söyledim bilmiyordum ama söylemiştim.

Bana yaklaştı bir adımda hemen karşımdaydı.
Koca elleri ile belimi kavradı ve beni kendine yapıştırdı bulunduğum durumdan rahatsız olmuş şekilde ellerimi göğsüne koyup ittim onu.
İtmeye çalıştıkça daha çok çekti beni kendine.

Yüzünü yüzüme yaklaştırıyordu.
O usul usul bana yaklaştıkça ben tüm gücümle kaçmaya çalışıyordum.
Kafamı yana çevirdim yüzünü yaklaştırmaya devam edip kulağımın hemen yanına indiğinde nefes alıp verdi.

"Hissediyor musun?" diye sordu sesi boğuk çıkmıştı. Kollarında kasılmıştım.
"Hissediyorsun" dedi aynı boğuk sesle.
"Hissettiğin nefesimi, canımı, kanımı, ruhumu temsil ediyor." dedi.

Bulunduğumuz durumun ve söylediklerinin şokuyla öyle kalmıştım.
Belimi hiç nazik olmayan bir hareketle bıraktı ve yatağa doğru yürüdü yatacağı tarafa geçip bana bakarak gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.

Hala şoktaydım ama bu adam beni duygudan duyguya geçirmeyi bir şekilde her seferinde başarıyordu.

"Ne yapıyorsun sen?" dedim sinirle.
Böyle mi uyuyacaktı yanımda.
"Kes sesini Dilan." dedi gömleğini omuzlarından çıkarırken yatağa uzanıp bir elini başının altına koyup bir elini de benim yatacağım yere hafifçe vurdu.
Gidip uyumamı istiyordu bu sekilde onunla.

Delirmenin eşiğindeydim nasıl da değişmişti ben bile isteye cehennemime gelmiştim daha fazla belki de kurtuluşum olacak ihtimali yapmaya bile katlanamayacaktım.

"Seninle sen bu şekildeyken asla, bak asla uyumam Mahi." dedim net bir sesle.

Hiçbir şey demeden bıkkın bir yüz ifadesiyle ayağa kalktı uzun bacaklarıyla birkaç adımda yanıma gelip beni kucakladı.
Engel olmak için çırpındım ama çabalarım boşaydı, kollarındaydım.

Kucağına alırken çorabımın yırtılma sesi geldi bacaklarıma baktığımda sağ bacağımın arka kısmı boydan boya yırtılmıştı.

O bu duruma hiç aldırmadan beni az önce eliyle gösterdiği yere uzattı.
Kollarını üzerimden çekmeden tüm bedenini bedenimin üzerinden geçirerek soluma attı kendini.

Şimdi onun yatağında kolları arasındaydım.
Kollarıyla beni kendine çekti
Esaretim mi yoksa kurtuluşum mu olduğunu bilmediğim gecenin ilk dakikalarındaydık.
Korkuyordum.
Onunla uyuduğum ilk gündeki güven yoktu şimdi içimde.
İlk gün ona 'umarım uyuyabilirsin' diyen ben şimdi uyumamasını diliyordum.

"Umarım uyuyamazsın." dedim sesimdeki saf nefretle.
Söylediklerimden sonra beni daha çok çekti kendine ama mümkün değildi.
Kafasını boynuma yaklaştırdı.
Heyecanlanmıştım.
Kasıklarımı istemsizce kendime çektim.
Fark etmemesini diliyordum.
Ama o fark ettiğini koca elini kasığıma bastıratak belli etti.

Hiçbir şey söylemiyordu. Ben de susuyordum. Utanmıştım.

...

Genç adam günlerdir hayalini kurduğu kadınla aynı yataktaydı şimdi. Güzel kokusuna güzel saçlarına o kadar aşinaydı ki uyuyamasa bile bu huzur çok güzeldi.

Bugün onu çok yormuştu farkındaydı ama içinde yıllardır biriken öfke duvarlarını yıkması neredeyse mümkün değildi.
Mümkün olsa bile yıkmak gelmiyordu içinden. Annesi sevilmediyse hak etmiyorlardı sevgiyi.
Sadece Dilan değil hiçbir kadın hak etmiyordu.

Genç adam bunları düşünürken genç kadın kollarının altında kasılmıştı. Utandığı vücudunun ısısından bile belli oluyordu.
Genç adamın hoşuna gitmişti bu durum kadının kasığına bastırdı koca elini. Genç kadın daha çok utanmıştı.

...

Mahi tekrar elini bastırmadı bana.
Bu utancımı hafifletmişti biraz da olsa.
Hala beni etkileyebilmesinden nefret ediyordum ama bulunduğumuz duruma alışmıştım.
Uzanınca bugün ne kadar yorulduğunu hissettirdi bedenim bana.

Mahinin uyuyup uyuyamadığını bekleyecek gücü kendimde bulamıyordum.
Ne bir şey hissetmeye ne tepki vermeye gücüm kalmıştı.
Derin bir uykuya ihtiyacım vardı.
Hiç uyanmamayı, Mahinin de hiç uyumamasını diledim.


Beğendiyseniz beğenip yorum yapar mısınız?
Şimdiden çok teşekkür ederim.

İPTİLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin