İPTİLA - On İkinci Bölüm

1.7K 59 17
                                    

Çok geçmeden Mahinin de yanıma uzandığını yatağın çöküşünden anlamıştım sırtım ona dönüktü ve beklediğim hareketi yine yapmıştı.
Beni kendine çekti, kafasını boyun girintimdeydi. Derin bir nefes aldıktan sonra
"Yarın uyumamış olursam seni bırakacağım Dilan." dedi boğuk bir sesle beni kendine daha çok bastırarak.

Söylediğiyle birlikte kalbime umut dalgası yayılmalıydı yine tüm kalbimle uyumamasını dilemeliydim.
Ama hiçbir şey hissedemiyordum, hiç biri olmuyordu; bir şey dilemiyordum.

Sadece onun kollarında uyumak istiyordum şu an.
Geçici bir sığınma ihtiyacı olduğuna inanıyordum ondan nefret ettigime emindim.
Bugün ben annemi, onun şefkatini çok aramıştım ondan olmalıydı şuan birlikte uyumaya benim de ihtiyacım vardı.

~

Sabah uyandığımda Mahinin kolları bedenime sarılıydı hafifçe arkama doğru döndüğümde uyuduğunu gördüm.
Nasıl da masum görünüyordu yakışıklı yüzü karışmış saçlarıyla muhteşem bir uyum içindeydi keşke hep böyle masum olsaydı.

Ama o kötüydü bir şeyler hissedebildiğine dair tek bir duygu kırıntısı göremiyordum gözlerinde. Gördüğüm kısacık anlar hemen öfkeye karanlığa bırakıyordu yerini.
Yine aynı Mahi geliyordu günün sonunda.

Uyumuş olması beni üzmemişti ben dün bu kabustan ancak zorla kurtulabileceğimi anlamıştım
Akşam söylediği şeye umutlanmamıştım bile
İlk fırsatta bu cehennem evden kaçacaktım

Mahinin kollarını bedenimden çekmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
Ona doğru döndüğümde yatakta oturmuştu. Komidinin üzerindeki sigarasına uzandı ve yaktı.

Sigara kutusunu komidinin üzerine koyarken bana doğru döndü
Gözlerindeki bakış çok soğuktu yorgun gözleri iki gündür yerini sadece öfkeye ve karanlığa bırakmıştı

"Bu sabah da cehennemine uyandın." dedi soğuk ve net bir sesle bunu zaten biliyordum gözlerim dolmuştu ama aglamayacaktım.

"Ne oldu sana?" gerçekten ona ne olduğunu soruyordum. Onu bu kadar soğutan neydi herkesten? Bu hale getirecek ne olmuştu hayatında? Ne yaşamıştı?

"Gözlerin çok ağladı." dedi ses tonundaki soğukluktan hiç bir şey kaybetmeden söylemişti bunu.

"Ağlatan sensin ama.
Ben senin için buradayım, sana kıyamadım diye karşılığı bu mu?
Bunu bile bile burayı cennet olabilecekken cehenneme çeviren sensin.
Evet ben bugün yine cehenneme uyandım senin cehennemine.
Senden nefret ediyorum." dedim tüm gece koruduğum suskunluğumu bozmuştum her bir kelimeyi nefretle söylemiştim.

"Ya madem bu gözler çok ağladı nasıl yapabiliyorsun bana bunları?" Cevap vermeye niyetli olmadığını gördüğüm halde kalbinde ufacık da olsa merhamet kırıntısı varsa oraya dokunmak için sormuştum.
Nasıl bana cehennem yaşattığını bile bile bir de utanmadan bunu söyleyebiliyordu?

"Ağlatan ben değilim bu cehennem benim değil." dedi bu sefer sesi yumusamıştı. Sessizce acı çekerek söylemişti sanki.

...

Genç adamın kadına söyleyemediği çok şey vardı. Bu cehennem onun babasının cehennemiydi. O sadece bu cehennemin yeni bekçisiydi.
Genç adam büyüyüp annesini kurtaramadan annesi ölmüştü.
Annesini kurtaramayan genç adam hiç bir kadını cehenneminden kurtarmayacaktı.

...

"Şimdi kes sesini tek kelime daha etme" dedi yine gelmişti saniye bile sürmüyordu neredeyse.
Onu anlamama izin dahi vermiyordu nefret etsem de yardım edebilirdim ama tüm çabalarıma kapalıydı

Hiçbir şey demeden kalkıp banyoya geçtim.
Yüzüm akşama göre çok daha iyi görünüyordu ellerimi yüzümü yıkadım kurulamak için kağıt havluya uzanırken kapının açılma sesiyle korkuyla arkama döndüm.
Mahi kapıdaydı.

"Ne yapıyorsun sen?" dedim bedenime yayılan saf korku sesime de yansımıştı
"Korktun mu sevgilim?" dedi bu ses tonunu hiç begenmemiştim daha önce duymadığım bir tehlikedeydi.

"Çık dışarı hemen" dedim korkumu gizlemeye çalışarak
Söylediklerim bir karşılık bulmamıştı.
"Sana çık dışarı diyorum." dedim tekrar boş bir umutla ancak bana hiç aldırış etmeden yaklaşmaya başladı.

O yaklaştıkça ben geriye doğru atıyordum adımlarımı ve her zamanki gibi kaçınılmaz sona gelmiştim.
Sırtım duvarla buluştuğunda Mahi artık istediği yakınlıktaydı.

Sol eliyle belimi kavradı. Beni iliklerime kadar heyecanlandıran bu teması kasıklarımı kendime çekmeme sebep oldu.
Mahi daha önce olduğu gibi yine fark etmişti bu durumu.
Sağ elini kasığımın üzerine koydu ve bastırdı bunu yapmasından nefret ediyordum. İnleme isteğimi güçlükle bastırdım.

Ben kasılmış haldeyken elini sol bacağıma doğru kaydırdı.
Tişörtü yavaş yavaş yukarı kaldırırken kafasını boyun girintime yaklaştırdı.
Korkum zirveye ulaşmıştı artık.
Ben onu itmeye çalıştıkça bir eli belimi bir eli bacağımı daha çok sıkıyordu. Belli belirsiz tırnaklarını geçiriyordu tenime ve kendini bana mümkünmüş gibi daha fazla bastırıyordu.

"Ne yapıyorsun?" dedim sesimdeki korku aleniydi zaten gizlemeye de çalışmıyordum.
Soruma aldırış etmeden sol bacağımda tırnağıyla daireler çizerek yukarı çıkmaya başladı eli çıplak bedenimdeydi.

Yavaş yavaş ilerlediği eli iç çamaşırıma geldiğinde durdu.
Göğüs kafesim yerinden çıkacak gibiydi. Bir parmağını iç çamaşırıma geçirdi. Katlanılmaz bir heyecanla kaplanan bedenim ayakta durmakta zorlanıyordu, güçlükle duruyordum.

Tüm bedenimle onu itmeye çalışıyordum ancak kendini bana daha çok bastırmasına sebep olmaktan başka bir işe yaramıyordu yaptığım.
Az önce iç çamaşırıma geçirdiği parmağıyla bedenimden hafifçe yana doğru çekti iç çamaşırımı.

Aşağı indirmiyordu ancak bırakmıyordu da. Kafasını biraz kaldırdı ve kulağıma yaklaştı
"Korkma sevgilim sen isteyene kadar sana dokunmayacağım" dedi her zamankinden daha boğuk bir sesle yana çektiği iç çamaşırımı tenime sertçe değecek şekilde bıraktı ve benden uzaklaşıp duşa kabine girdi.

Beni bırakmış olmasına rağmen oradan ayrılamıyordum şoka girmiş gibiydim az sonra su sesi gelmeye başladığında gücümü toplayıp çıkmam gerektiğini biliyordum ve öyle de yaptım.

Bu odada daha fazla durmak istemiyordum ama Meryem teyze eğer evdeyse onun yüzünü de görmek istemiyordum ve ne yapacağımı bilemez halde pencereye doğru yürüdüm biraz burada vakit geçirecektim.

Hava bugün güneşliydi. Yaprakları dökülmüş ağaçlar beni andırıyordu sanki.
Ben de yitirmiştim tüm güzelliklerimi.
Umarım ben de bir ağaç gibi güzel bir bahara hazırlandığım için yitirmişimdir yapraklarımı.

Perdeyi tam geri kapatıyordum ki yolun başında yüksek hızla gelen Alinin arabasını görmüştüm.
Gözlerimi kısarak daha dikkatli baktım evet bu oydu hayal görmüyordum.
Ali benim için gelmişti evin önünde büyük bi manevrayla durdu.

Mahi duştan ne olduğu anlamaz bir şekilde öfkeli bir yüz ifadesiyle çıktı.
Mutluluk dolu gözlerimi ona çevirdim Birbirimize bakıyorduk şimdi.

"Dilaaan!" Alinin öfkeli sesi aramızdaki ve bu odadaki derin sessizliği büyük bir öfkeyle bozmuştu.


Beğendiyseniz beğenip yorum yapar mısınız lütfen?
Şimdiden çok teşekkür ederim.

İPTİLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin