İPTİLA - Onuncu Bölüm

1.9K 72 21
                                    

Mahinin uyuyup uyuyamadığını bekleyecek gücü kendimde bulamıyordum.
Ne bir şey hissetmeye ne tepki vermeye gücüm kalmıştı.
Derin bir uykuya ihtiyacım vardı.
Hiç uyanmamayı, Mahinin de hiç uyumamasını diledim...

Sabah gözlerimi açtığım gibi soluma baktım, Mahi yoktu. Eğer uyumuş olsaydı şimdi yanımda olurdu diye umut ederek doğrulup ayaklarımı yataktan sarkıttım.
Düne göre daha iyi hissediyordum.
Bana söylediği gibi aklımdan geçenler olmamıştı.

Eğer uyuyamazsa beni bırakacağını söylemişti. Bu sözlerine inanıyordum çünkü bana davranışı uyumak istemek dışında hiç iyi değildi. Benimle olmak istediğine dair tek bir duygu kırıntısı görmüyordum gözlerinde.

Dünden sonra beni kurtaran bu adama karşı olan duygular bendeki yerini de kaybetmişti.
Ben de artık onun gibi duygu kırıntısı beslemiyordum içimde.
Onda hiç olmayan duygular artık bende de yoktu.

Ali'ye ettiğim haksızlığı bir kez daha fark ettim. Bundan sonra onunla mutlu bir birliktelik için elimden geleni yapacağıma dair kendime söz verdim.

Yataktan kalkıp odadaki banyoya doğru yürüdüm. Aynanın karşısındaki yüz beklediğimin aksine iyiydi. Gece zor olsa da kesintisiz uyumuştum. Gözlerim dinlenmiş yüzüm topluydu. Ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra kağıt havluyla kuruladım.

Mahi hala yoktu umarım kapıyı açık bırakıp gitmiştir diye boş bir umut içindeydim.

Bir zamanlar üzerimdeki etkisine anlam veremediğim. Bana bakan yorgun kömür karası gözlerine kıyamadığım adamın dün geceden sonra yüzünü bile görmek istemiyordum. Ama kapıyı öylece bırakıp gitmeyeceğini de biliyordum.

Banyodan çıkmadan önce üzerime baktım ve yüzüm kadar iyi olmayan bir manzarayla karşılaştım. Çorabım yırtık elbisem kırışmış haldeydi.
Elimle birkaç düzeltme yaptıktan sonra saçlarımı da düzelttim ve banyodan çıktım.

Odaya tekrar girdiğimde saati hiç bilmediğimi fark ettim.
Ne telefonum vardı ne de herhangi bir saat. Yere kadar uzanan siyah perdelere doğru yürüyüp kenara çektim. Saat hakkında bir fikir edinirdim belki.

Pencereden görünen manzara beni büyülemişti. Mavi ve beyaz muhteşem bir uyum içerisindeydi. Ağaçların yaprakları olsaydı çok daha güzel olacağına emin olduğum manzarayı bırakıp kendisine cok zıt olan kasvetli odaya döndüm ve kapıya doğru yürüdüm

Mahiyi görmeliydim, uyumadığını öğrenip bu kabustan kurtulmalıydım.
Biraz da su içmeye ihtiyacım vardı kapıyı açtığımda merdivenlerden çok güzel poğaça kokusu geliyordu.

Kokuyu aldıktan sonra ne kadar acıkmış olduğumu fark ettim.
Mahi almış olmalıydı ve ben yemeyecektim, bu kabustan kurtulduktan sonra yemeyi kafama koydum çünkü canım çok istemişti.

Merdivenleri inerken salona göz gezdirdim ancak Mahiyi göremiyordum
Mutfakta olduğunu tahmin ederek oraya doğru yöneldim
Değilse de su içerdim.

Mutfağa girdiğimde görmeyi hiç beklemediğim bir manzarayla karşı karşıyaydım. Bir teyze fırından yeni çıkardığı poğaçaları servis tabağına alıyordu.

Kafasını kaldırıp beni gördüğünde sımsıcak gülümsedi.
Ne zamandır görmediğim bir sıcaklık vardı gözlerinde, bana annemi hatırlattı.
Ben hala ona şokla bakarken o beni gördüğüne hiç şaşırmış gibi değildi.

"Günaydın kızım." dedi bana aynı gülümsemeyle. Bana kızım demesi annemi hatırlatmıştı bunu istemiyordum.
"Lütfen bana kızım demeyin olur mu? Ben annemi yeni.."
"Tabii ki ben çok özür dilerim Dilan." dedi kırmamaya çalışarak yumuşak bir sesle söylediğim sözlerimi bile bitiremeden beni anlamıştı.

İPTİLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin