İPTİLA - On Dördüncü Bölüm

2K 81 32
                                    

"Anne" Mahinin kısık bir sesle belli belirsiz söylediği sözle ona döndüm.
Çok kısık da olsa ne dediğini anlamıştım konuşabildigine şükrediyordum.

Aliye çevirdim tekrar gözlerimi, kitlenmiş şekilde Mahiye bakıyordu.
"Bunu neden yaptın?
Ya kısacık konuşmadın bile Ali sen.
Belki bırakacaktı beni." dedim konuşurken dikkatini çekmek için ona doğru birkaç adım atmıştım ancak kafasını kaldırıp bana bakmıyordu.

"Belki seviyorum ben onu." Konuşmanın başından bu yana Mahiden gözlerini ayırıp bana bir an bile bakmayan Ali son sözlerimle birlikte bana baktı.

"Sen bana bunu nasıl söyleyebildin?
Lan ben senin için delirdim delirdim. Öldüm her gün.
Kaybolduğun güne kadar her Allahın günü yanındaydım ben senin.
Bu şerefsize bunu ben değil sana olan aşkım yaptı ama görmüyorsun Dilan." dedi bir insanın sesi ne kadar kırılmış çıkabilirse o kadar kırılmış çıkıyordu.

Gözlerimi ondan çektim diyecek bir şeyim yoktu.
Haklıydı, bunu benim icin yapmıştı.
O Mahi gibi tehlikeli bir adam değildi.
Bu zamana kadar tek bir yanlışını görmemiştim.

Hiçbir şey demeden Aliden bir iki adım uzaklaşıp üst kattaki banyoya hızlı adımlarla ilerledim. Ambulans gelmeden önce ne yapacağımı bilmeden sadece bir şeyler yapmak istiyordum. Burada böyle çaresizce beklemek gücüme gidiyordu.

Merdivenleri hızlı hızlı çıktığımda az önce kabusum olan odada bana bu kabusu yaşatan adamdan kurtulmak için dua ederken şimdi o adama iyi gelmek için koşturuyordum.

Banyoda bir kova bulup içine su doldurdum. Elime ilk geçen bezi alıp içine attım. Suyu dökmemeye dikkat ediyordum ama titreyen ellerim bunu yapmama yardım etmiyordu.
Geçtiğim her yere dökmüştüm, aldırış etmeden aşağı indim.

Merdivenlerden Aliye bakarken görmekten nefret ettiğim manzara tam karşımdaydı. Mahiyi vuran adam Aliden para alıyordu. Adam bana baktı ona tiksinerek baktıktan sonra Ali de adamın baktığı yöne döndü.
Gözlerimiz kesiştiğinde ona sinirle baktım.
Kalan birkaç basamağı da hızla indikten sonra elimdeki kovayı bir kenara bırakıp onlara doğru sinirle yürüdüm.

"Nereye gidiyor bu adam Ali?
Vurdu adamı, verdin parasını ve gidiyor mu şimdi?" dedim Ali yüzüme dahi bakmıyordu
"Abi ben gideyim." nefret ettiğim adamın tiksindirici sesi geldiğinde sinirle ona döndüm.

"Sen hiçbir yere gitmiyorsun duydun mu beni?
Gittiğin ve hatta gidebileceğin tek yer nezaret olacak iyice anladın mı?" dedim
Mahi dahil hiçbir insana bu kadar nefretle konuşmamıştım ben.

"Dilan o gidecek ve sen sakin olacaksın." Alinin soğuk sesiyle ona döndüm.
"O gidecek öyle mi?" diye sordum gerçekten soruyordum söylediklerine inanamıyordum çünkü.

"Sen çık " dedi adama.
Ben tam kolundan tutup onu durduracakken Ali beni tuttu ve adamın gitmesine izin verdi.
Gözlerimin önünde bunu yapan beni bu yaşananlara şahit eden adam şimdi gözlerimin içine baka baka gidiyordu ve ben bunu izliyordum

Adam arabasına binip uzaklaştığında Ali de beni bıraktı.
Bıraktığı gibi sol yanağına o adama olan saf nefretim ve sinirimin etkisiyle istemsizce tokat atmıştım. Kendime şaşırmış olsam da attığım tokattan pişman değildim.

Nasıl beni tutardı tamam o da yanacaktı ama ben bunu bile bile o adamı bırakmak istemiyordum.
Gerekirse ben yaptırdım der suçu üstlenirdim ama o adamın elini kolunu sallaya sallaya gezmesine izin vermezdim.

Ali hiçbir şey demeden bana baktı bir iki adım geri gidip arkasını döndüğünde bırakıp gideceğini düşünmüştüm ama o az önce bıraktığım bir kova suyu alıp tekrar yanıma geldi.

"Ne yapacağını biliyor musun?" diye sordu. Bana bakmıyordu, sesi hicbir his barındırmıyordu.
Bu yaptığı kalbimi parçalara ayırıyordu sanki. Daha kaç parçaya ayrılabilirdi bilmiyordum ama bir şekilde oluyordu.
Ben yine Aliye haksızlık ediyordum.

Soruyu sorarken Mahinin yanına diz çökmüştü bana bakmadan.
Ben de karşısına geçip diz çöktüm.
Aramızda Mahinin hareketsiz yatan bedeni vardı.
Ev şehir dışında olduğundan ambulans hala gelmemişti.

Ali önce kova içindeki bezi iyice sıkıp Mahinin omuz çevresindeki kanları temizlemeye başladı.
Asla hareket ettirmemeye dikkat ediyordu.

"Dilan yeni bir bezi nemlendirip sarabileceğimiz bir şeyle getir." dedi yüzüme hiç bakmadan söylemişti.
Onu çok kırmıştım.

Söylediklerini yapmak üzere hemen hareketlendim ve üst kata çıktım hızlı adımlarla banyoya koşup bir bez aldım ve lavaboda hafifçe ıslattım.
Bezi alıp banyodan çıktıktan sonra Mahinin dolabına doğru hızla yürüdüm. Ali yarayı sarabilecegimiz bir şeyler istemişti.

Dolabı açmamla beraber gözüme sargı bezi ilişti. Mahi gibi bir adamın dolabında sargı bezinin olabileceği benim aklıma nasıl gelmemişti.
Kim bilir vücudunda kaç yara izi vardı.

Sargı bezini de alıp koşar adımlarla aşağı indim. Ali Mahinin yarasına az önce yarayı temizlediği bezle sıkıca bastırıyordu.

"Sargı bezi vardı dolabında." deyip ellerimdekileri uzattım. Yine bakmamıştı  asla bakmıyordu yüzüme.

"Şaşırmadım." deyip ellerimdekileri aldı.Nemlendirdiğim bezi yaraya sıkıca bastırdı.
"Bunu hareket ettirmeden böyle tutabilir misin?" söylediğini hiç sorgulamadan dediği şekilde tuttum. Ali sargı beziyle Mahiyi fazla hareket ettirmemeye dikkat ederek yarayı sıkıca sarıyordu.

Sarması henüz bitmemişti ki evin önüne gelen ambulansın sesi duyuldu.
"Dilan hareket ettirme." ambulansa bakarken dağılan dikkatimi Alinin söylediğiyle tekrar topladım.

Ambulans gelip kapıda durduktan sonra çalışanlar hemen indi ve bizi gördükleri gibi ambulansın kapısını açtılar.
Sedyeyi de getirdikten sonra hareket ettirmeden Mahiyi ambulansa aldılar.

"Yakını gelecek mi?" ambulans çalışanının sorusuyla Ali uzun zaman sonra ilk kez yüzüme baktı.
"Hanımefendi geliyor." sesindeki kırgınlık ve soğukluk kalbimi parçalıyordu.
Sadece onu söyleyip bana uzun zaman sonra ilk kez ve belki de son kez bakıp gitmişti...



Beğendiyseniz beğenip yorum yapar mısınız?
Şimdiden çok teşekkür ederim...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 07, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İPTİLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin