Bölüm 5: 'Sen her kes değilsin, bunu unutma'

721 35 32
                                    


Bölüm 5: Sen her kes değilsin, bunu unutma

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 5: Sen her kes değilsin, bunu unutma

Sabah Kralı müthiş bir korkuyla uyandı. Küçüğü yanında yoktu. Nereye gitmişti ki? Onu bırakmaması için Tanrıya yalvardı. Ama bırakmazdı dimi? Söz vermişti. Küçüğü sözlerini tutardı. O verdiği sözleri tutardı, Kralını asla bırakmayacaktı ki. Peki nerdeydi? Korkuyodu Kralı hemde hiç korkmadığı gibi. Engel olmamıştı siyahlıklarındaki incilere. Gözlerinin dolmasına izin vermişti. Hızla yataktan çıkarak etraf bakarken kapı açılmış ve Küçüğü korkak adımlarla içeriye doğru adımlamıştı. Daha ne olduğunu anlamadan kendini güvenli kollar tarafından sıkıca sarılırken bulmuştu. Kabustan uyanan bir çocuğun annesine sarılması gibi sarılmıştı. Ancak Kralı annesine değil ailesine sarılmıştı. Öylesine sıkı sarıldı ki, bir daha bırakmayacak gibi. Küçüğü omzunda hissettiği ıslaklıkla anlamıştı, yıldızlarına kıymamamasını söyleyen Kralı kendi incilerini kıyıyordu.

"Kralım, iyimisiniz?"

"Çok korktum, küçüğüm beni bırakıp gittin diye çok korktum"

Kralını kendinden ayırarak göz-göze gelmelerini sağlamış ardından onu yatağa götürmüştü, yüzünü avuçları arasına almıştı. Baktı Kralının kusursuz gözlerine. Gözyaşları birer hançer olup saplandı yüreğine. Güvenilir sesiyle konuşmuştu. Böyle güven verdikten sonra gidemezdi ki zaten.

"Burdayım, Kralım. Sizi asla bırakmayacağım. Söz vermiştim."

"Bidaha sakın gitme, küçük, neredeydin?"

"H-hiç, öylesine dolaşıyordum"

Kralı galiba birazcık kırılmıştı, incinmişti. Çünkü o, uyanınca gözleri hızla küçüğünü arayıp dakikalarca onu izlerken, o gitmiş miydi? Kralının gözlerinden anlamıştı bir şeylerin ters gittiğini küçüğü, hemen gözyaşlarını silmiş, ne olduğunu anlamağa çalışıyordu.

"Noldu, Kralım?"

"Hiç bir şey"

"Bi daha gitmeyeceğim, söz. Lütfen küsmeyin bana, Kralım"

Küçüğünün kelimeleri, sesinin tınısı kırgınlığını alıp götürmüştü hemen. Ancak şuan çocuk gibiydi. Küçüğünün yanında çoçuklaşıyordu, sadece küçüğünün yanında. Yüzünü astığında küçüğünün dudaklarından ufak bir kıkırtı dökülmüş ama hemen kendini toparlamıştı.

"Aa, nasıl gönlünü alabilirim acaba Kralımın?"

"Kralının gönlünü çabuk alsan iyi olucak yoksa Kralın gidecek"

"Hayır, Kralım. Lütfen gitmeyin. Affedin beni."

İkiside yalandan böyle konuşsada Kralının yüzü hala asıktı, taa ki, küçüğünün yapacağı harakete kadar. Yaklaşıp Kralının -küstüğü için şişirdiği- yanağına kısa bir öpücük bıraktı. Geri çekilmesiyle anında döndü Kralı küçüğüne. Küçüğü artık kalbini hissettimiyordu ancak kalbine nazaran sakin bir tonda konuşmağı başarmıştı.

Kralın Küçüğü(DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin