Bölüm 30: Şımarık Jeon ve Kralı
Saatin öğlene geldiği saatlerde, güneşin yakıcı ışınlarıyla Kral huysuzca uyanmıştı uykusundan. Başında feci bir ağrı vardı ve sinirle bağırarak gardiyanları çağırmış, perdelerini kapattırmıştı. Havanın sıcaklığından dolayı oldukça terliydi, Küçüğü yüksek sesle gözlerini açmıştı. Karnı üzerinde yatan Kralın kolları üzerinde doğrulduğunu görünce hemen dikleşti.
"Kralım, noluyor?"
Uykulu sesiyle, endişeyle sorduğu soruyla Kralın bakışları gözlerini bulmuş ardından gözlerini kapatmıştı, başı Küçüğünün omzuna düşmüştü. Elleri sırtı ve belinde gelişi-güzel duruyordu.
"Başım, neden bu kadar çok ağrıyor?"
Normalde de fazla içen, tütünü çokça tüketen biriydi, lakin küçüğü geldiğinden beri bağımlı olduğu şeyler değişmişti. Tütün kokusuna maruz kalmak yerine Küçüğünün kokusunun mübtelasına dönüşmüştü, mesela. Uzun süredir içmediğinden olsa gerek başı ağrıyordu. Küçük beden hemen ellerini Kralının kafasına sarmış, kendi yatağa yatarken, başının yastığa denk gelmesini ve dik bir pozisyonda olmasını sağlarken, Kralının başını göğsüne yatırmıştı. Kral yorgunca Küçüğünün köprücük kemiğine vurmuştu sertçe başını, acısını geçirmeye çalışıyordu kendince. Ardından yorgunca öylece alnını yaslamışken buldu kendini. Küçüğünün elleri, saçlarını bulmuş saç diplerinden kafa derisini okşuyor, ardından parmak uçları alnının iki yanına - şakaklarına masaj yapmaya başlamıştı.
"Ben size demiştim ama başınız ağrıyacak diye, şimdi siz burada uyuyun, ben size kahve getireyim"
"Hayır" Mızmızlanırcasına "Gitme, gardiyanlar getirir"
"Ama ben size farklı bir şey yapıcam, hadi kalkın"
Kralın, şakaklarına tutunarak kaldırmıştı. Ancak Kralın dudakları büzülmüştü hemen. Kral kendini biraz öne doğru iterek küçüğünün dudaklarına ulaşmağa çalışmıştı. Dudaklarını güçsüzce dolgun dudaklara bastırmıştı. Minik eller ise yanaklarına inmiş, kafasını kaldırarak dudaklarını dürüstçe öpmüştü. Hızlanan kalbine inat öpmüştü onu.
"Hadi, Kralım, kalkmayın hiç yana kayın ben kalkayım"
Sonunda Kral küçüğünün üstünden kalkıp gersin geriye yastığa yatmıştı. Küçük beden kalkıp Kralına doğru eğilmiş, alnındaki saçları geriye itip alnına küçük bir öpücük kondurup odadan çıkmıştı. Geride de yüzündeki sırıtışa engel olamayan bir Kral bırakmıştı.
Hızlıca odadan çıkıp, adımlarını mutfağa yöneltti Jeongguk. Kralının baş ağrısını nerdeyse hissedebilmişti, bu yüzdn hızlıca geçmesini istiyordu. Mutfağa vardığında önünde eğilenlere karşın oda eğilmiş, saygıyla slamladıktan sonra bitki karışımlarının bulunduğu bölüme geçti. Duvarlarda bulunan raflarda onlarca çeşit bitki kavanozları bulunuyordu ve bu bir büyücünün odasına benziyordu. Ancak Jeongguk dahz fazla oyalanmadan, eline aldığı bir kaç kavanozu masaya bıraktı. Bir çok farklı ot baş ağrısına iyi gelirdi. Ve Jeon'un aklında hepsini karıştırmak vardı. Oradaki ahjummalara bunların bi yan etkisi olub-olmadığını sorduğunda olmadığını söylemişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kralın Küçüğü(DÜZENLENİYOR)
FanficJeon Jeongguk, gittiği sarayda Kral Kim Taehyungun değerlisine çevrileceğinden habersizdi.. Gerçekçi değildir! Geçmiş zamanlarda geçen bi hikaye olmasına rağmen, her şey o zamana ait değil! Bunu göz önünde bırakarak okuyun! Uygunsuzluklar bulunur!