Kral Kim Taehyungun çocukluğu için çarpan kalbinden
Sertçe soluk bıraktım burnumdan, Gece artık gitmek istemezcesine toynaklarını toprağa sertçe bastırıyordu. Onu boynunda yakalayıp iterek inip yere düşmesini sağladım. Gece yere düşüp, acıyla inlemişti. Ama ona koşamadım, onu ayağa kaldıramadım ben. Gücüm çekilmiş gibiydi, benim hiç bir şeyim yokmuş gibiydi. Ben bir hiç gibiydim.
Gece olmuş, hava karalmıştı. Korkar, benim küçüğüm korkar ki karanlıktan. Gözlerimin dolmasına engel olamadığımı farkettim, fakat birinin yaklaştığını sezdiğim an gözlerim tekrar camlaştı.
"Yapma artık böyle, saraya dönmeliyiz. Tüm orduyu şehre dağıttın, sarayı koruyacak kimse yok. Kraliyyet savunmasız"
Adımlarımı toprak yola sertçe basıp, toz kalkmasını sağlayarak ona doğru yürüyüp yakasına sertçe tutundum.
"Benim tüm Kraliyetim o, geçmişim, bugünüm ve geleceğim. Ben ne isem saray odur. Sarayın tüm geçmişi, bugünü ve geleceği o. Anla bunu. Zira anlamazisen, tuttuğum yakayı azrailim vermekten çekinmem"
Yüzüne sertçe haykırdığımda, geri çekilmeye çalıştı, ama nafile. Sertçe bırakıp, gözlüğünün başka bir tarafa, kendinin başka bir tarafa düşüp toz kaldrışını izledim
Yerden bana doğru baktı, Eun. "Liz Krallığının adamları, buradaymış. Bu topraklarda. İtaatker habersiz neden gelsin, Taehyung?"
İfadem değişti, beynimden onca farklı düşünce arasında sıkışıp kaldım. Liz Krallığı. Onlar yapmıştı. Aydınlanma yaşar gibiydim. Sıradan bir yapamazdı, pusu kuracak olsalar haberim olmaz mıydı?
Olmamıştı, siktir, kafam o kadar karışmıştı ki, haberim olmamıştı bile. Liz Krallığının şubesine doğru gitmek için hızla bir atın üzerine attım kendimi. Geceyi az önce yere fırlatmıştım, beni yarı yolda bırakmaması gerekirdi.
-
Vardığım konakla birlikte, hızla attan yere atladım. Kilitli kapıya tekme savurup açtığımda, kırılan kapının üzerine basarak hızla içeri girdim. İçeride titreyen çocuklar gördüm, onları sarıp sarmalayan anneleri. Bağırmadım, küçüğüm olursa çocukların yanında bağırdığımı duyarsa çok kızardı bana, küserdi.
Çocukluğumun emaneti o bana. Onu kıramam, benden küsmemeli.
Küsmüş müdür? Onu halen bulamadığım için. Nolursun küsmemiş ol, güzelim.
Arka odalardan içeriye doluşan takım elbiseli sahte yüzlere bakıp, üzerlerini yürüdüm. Annesi çocukları içeriye götürdüğünden rahattım.
Önümde tam komut yere eğildiklerinde tekme attım en önümdekine. Yüzünü görmem lazımdı.
"Jeon Jeongguk nerede?"
"Kr-kral Kim. Bay Kim, majestleri, Jeon Jeongguk-o-o kim tanımıyorum"
Ayakkabımın tabanıyla yüzünü bastırdım öfkeyle. Titremeye başlayınca öttü. Bu kadar mıydı sadakati?
"Bilmiyorum gerçekten, sadece haber gönderildi bize, yer hazırlamamızı söylediler. Söylenileni yaptık"
Nerede olduklarına dair bir belge getirdi küçük bir çocuk içeriden. Çocuk korktuğunu belli olduğundan yumşakça bakmaya çalıştım ona, ancak yapamadığım belliydi.
"O çocuklara şimdilik dua et, onlar buradan uzaklaştırıldığı an parçalara ayrılıcaksın" Sıktığım dişlerinin ardından fısıltıyla konuştuğumda titremesi arttı. Böylelerinin elindeydi Jeon.
![](https://img.wattpad.com/cover/341875815-288-k209406.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kralın Küçüğü(DÜZENLENİYOR)
Hayran KurguJeon Jeongguk, gittiği sarayda Kral Kim Taehyungun değerlisine çevrileceğinden habersizdi.. Gerçekçi değildir! Geçmiş zamanlarda geçen bi hikaye olmasına rağmen, her şey o zamana ait değil! Bunu göz önünde bırakarak okuyun! Uygunsuzluklar bulunur!