Jeon Jeongguk, gittiği sarayda Kral Kim Taehyungun değerlisine çevrileceğinden habersizdi..
Gerçekçi değildir! Geçmiş zamanlarda geçen bi hikaye olmasına rağmen, her şey o zamana ait değil! Bunu göz önünde bırakarak okuyun! Uygunsuzluklar bulunur!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm 25: Bebek Kral ve İtiraflar III
Hava daha tam aydınlamamışken, güneşin hafif ışıkları hissedilmiyorken. Kral kipriklerini kırpıştırarak açmıştı gözlerini. İlk saniyeler nerede olduğunu anımsamağa çalışmış, ardından derince bir nefes çekmişti ciğerlerine. Minik bebeği kucağındaydı, ve kokusunu ciğerlerine çekmemek haksızlık, şükürsüzlük olurdu. Küçüğünün elleri omuzlarındaydı, parmakları saçlarına dolanmıştı, hafifçe çekiştiriliyordu tutamları, lakin bu sızı bile tatlı geliyordu Kralına, zerre yakmıyordu canını. Küçüğünün belini kavrayan ellerini iyice sıklaştırdığında, düşmeğe çalışan ince örtü kollarının haraketi üzerine kendini salarak yere bırakmıştı. Kral küçüğünün başının aşağı eğilerek koltuğun başına düştüğü gördüğünden dolayı, ağrımasın diye sessiz, usul haraketlerle küçüğünün kendi göğsüne yaslamış, yerden aldığı pikeyi tekrar küçüğünün sırtına örtmüştü. Küçüğünü giydiği beyaz kumaş yukarıya doğru sıyrıldığından, ilk olarak onu düzeltmiş, belini örtmüş ardından pikeye sarmıştı bebeğini, üşümemesi için. Havanın iyice esmesini ardından, küçüğünün kolları arasına almış, koltuğa bırakmış, içeriye geçip daha kalın bir pike alarak balkona tekrar çıkmıştı, küçüğünü yatağa bırakırsa, kısa sürede uyanacağına emindi, bu yüzden içeriye götürmek istemedi, aldığı yorganla iyice sardı küçüğünü minicik bedenin ardından onu yan bir şekilde kucağına alarak, göğsüne yasladı, ayakları koltuğun dışına doğru sarkıyordu. Uykusundan dolayı kızaran yanakları ve burnu, aralık şirin dudaklarıyla çok sevimliydi. Küçüğü kucağındayken, bakışlarını ondan çekmiş dışarıya çevirmişti. Saray arasının sonunda yerleşiyordu bu kısım. Tüm her şey görünüyordu burada, saray ülkenin yukarısında dikildiğinden dolayı, tüm ahali ayaklar altındaydı. Derince iç çekti Kral, burada çok oturmuştu, çok izlemişti. Derince iç çekmişti, burda defalarca, eskiden çektiği nefesler genzini yakarken, şimdiki nefesleri farklıydı, rahatça alıyordu nefeslerini. Küçüğü onun nefesiydi, o varken içi huzur doluydu. Bu gün işşeri fazlaydı, erken kalkması işine gelirdi, daha erken başlaya bilir ve kolaylıkla bitire bilirdi. Lakin küçüğünün bırakıp nasıl gide bilirdi ki? Küçüğü hafif kıpırdaşmalarıyla gözünü açtığında, Kralın bakışları aniden ona döndü.
"Daha erken, bebeğim, uyumaya devam et hadi"
"Kralııım"
Bebek gibi mızmızlanmış, olduğu yere iyice sokulmuştu.
"..Neden uyanıksınız?"
"Uykum yok, güzelim. Ama hadi sen uyu. Ben de Kraliyyet evraklarına göz atmalıyım"
Küçüğü esen esintinin saçlarını kıpırdatmasına izin vererek Kralının kucağında kalkarak düz bir şekilde oturmuş ve gözlerine bakmıştı.
"Ah, doğru. Çok işiniz var değil mi?"
"Hmhm, Sen de Jiminlerin yanına git, MinJaeyle filanoynar kafanı dağıtırsın, hem de sıkılmazsın, olur mu?"