Merhabalar.. Yukarıya bıraktığım ismini az sonra not da düşeceğim şarkının, hikayenin her anında size eşlik etmesine bence izin vermelisiniz. Dikkatli ve hazır olun, bölüm yürek çarpıntısı yapabilir.. Sizleri seviyorum❤️Pain İn Any Language ~ Apollo 440
İşaret parmağım elimdeki uzun bardakta ritim tutarken filmde gösterilen buğday tarlasında gezindi gözlerim.
Kadının rüzgarda uçuşan zayıf saçlarına adamın eli uzandığında bakışlarım yeniden onları buldu.
Kadının sert duruşu ince, seyrek, bal rengi saçlarında yumuşuyor, ona dinginlik katıyordu. Adam da bunun farkında olmalıydı ki karşısındaki kadının aklına ve kalbine bu dinginlikten sızmak niyetindeydi.Parmağı bir tutam saçta usulca yol çizdiğinde hayranlıkla gülümsedi. Bu hareketiyle tartışma ortamı dağıldı, gocunmadan teslim olmuştu, kadın da bu teslimiyeti yadırgamadı; dakikalardır bekliyordu. Aralarında birbirini tanıyıp anlayan iki insana özgü bir hoşgörü, birbirleri için attıkları adımlarda kolaylık vardı.
Şimdiki sahnede sözcükler aralarında geziniyorken kapı zili sesi beni onlardan uzaklaştırdı. Bir yudum su alıp ayaklandım, bardağı ileride duran masaya bıraktıktan sonra kapıya doğru adımladım. Önüne gelmişken uzanıp açmadan hemen önce saatime baktım, onu çeyrek geçiyordu. Gece yarısına yaklaşık iki saat vardı.
"Hoşgeldin." Dedim yorgun olduğunu tahmin ettiğim bedenini karşılarken. Ancak yüzüme bakmadan içeri girdiğinde, "Hoşbuldum." diyen mesafeli sesinden yorgunluktan ziyade gergin ya da öfkeli olduğunu anlamam uzun sürmedi.
"Neyin var?" Diye sorduğumda kapıyı kapatmaya uzandım, fakat aynı anda içeri giren beden bunu engelledi. Gördüğüm yüzle şaşırırken "Asıl senin neyin var Bahar?" diyen öfkeli sesle duraksadım."Fethi, gelmişsin." Dedim gülümsemeye çalışarak. Ancak bunun faydasız olduğunun farkındaydım, bu şekilde karşıma dikilmesi yapmam gereken uzun açıklamayı gözümde zorlaştırıyordu. Kelimeler bana yardımcı olmadığında tereddüt etmeden sarıldım bedenine, dostumu özlemiştim.
Beni engellemedi fakat sarılmama karşılık da vermedi. Kısa süre sonra benden ayrılıp burnundan soluyarak yüzüme baktı. Sözlerine başlayacaktı ki onu durdurdum: "İçeri geçip öyle konuşalım."Kızgın adımları salonun ortasına yönelirken kapıyı kapatıp peşinden gittim. Yavuz, oturduğu koltukta kafasını geriye atmış gözlerini kapatmıştı. Benden önce onlar bir tur atışmışlarsa Fethi Yavuz'u bezdirmiş gibiydi. Göz kapakları aralandığında bakışları hemen karşısında duran televizyonda dönen kısık sesli filme ilişti, dikkatini çekmiş miydi yoksa gözleri mi dalmıştı diye düşünürken ben, ortada dolanıp duran Fethi kendini sakinleştiremeyeceğini anlayıp bana döndü. Ben de mecburen ona.
"Seni artık hiç anlamıyorum." Dedi iki elinin parmakları hızla şakaklarına dokunup çekilirken. "Önceden biraz olsun anladığımı sanıyordum en azından, bugün artık hiç anlamadığımla yüz yüzeyim. Bende mi sorun Bahar?"
"Beni anlıyorsun." Dediğimde onun aksine sakindim ve bunun onu da sakinleştirmesini umuyordum. Ancak öyle olmadı, "Hayır!" diyerek karşı geldiğinde oldukça kararlıydı. "Hayır Bahar, seni anlamam mümkün değil. Evinden olmuşsun, evini dağıtmışlar, üzerinden günler geçmiş, bir başkasının evine taşınmışsın ve benim hiçbir şeyden haberim yok. Başına gelen hiçbir şeyden. Neden?!"
Ne zaman ayaklarıma indirdiğimi bilmediğim bakışlarımı kaldırıp "Görevdeydin..." dedim umutsuzca. "Tam olarak ne zaman döneceksin bilmiyordum ve bu seni sabırsızlandırıp epey huzursuz edecek bir hadiseydi."
"Yani?" Dedi gözlerini kısarak. "Ben senin buradaki tek yakınınım, sokakta üzerine çamur sıçramamış sen ciddi bir sekilde tehdit edilmişsin, bırak da huzursuz olayım! Nasıl bu kadar basit düşünebilirsin, sadece beni arayıp haberdar etmen bile seni güvende tutmamı sağlardı! Bunu oradan da yapardım Bahar, huzursuz olurdum ama seni korurdum da!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
FanficGelen sesleri duyuyorum.Boğuk boğuk, gidip geliyor.. Bir inilti çınlıyor kulaklarımda, birileri olabildiğince ıstırap çekiyor. Bir sahne bu, sahnede bir oyun.. Ne sahne benim ne oyun; sahne de onun, oyun da onun. Buradayım, sahnenin arkasında.Bir pe...