Heyyo, ben geldim!🤗 "Sen de kimsin?" dediğinizi duyar gibiyim🙈 Ancak arkadaşlar on bin kelimeyle geldim. İtiraf ediyorum ki şu ana kadar yazmaktan en zorlandığım bölüm oldu.Cidden günlerdir yazıyorum.. Umarım zorlandığımı bölümde hissettirmemişimdir. Onun dışında aksiyonlu, diyalog ağırlıklı ve çook uzun bir bölüm oldu. Sıkılmamak adına bölebilirsiniz.Hadi bakalım..
(Not:Şarkıyı ben demeden açmanızı pek tavsiye etmem😊)Keyifli okumalar sayın okur🙏💕
"Başıma geleni ruhum
duymasın.." (Ömer Hayyam)Genç kadın usulca araladı göz kapaklarını.Odanın kapalı olan penceresinden bir sekilde içeri süzülen kalın ve gürültülü erkek sesleriyle siyah postalların inip kalkışı sırasında oluşan rap rap sesleri Bahar'ı uyanmaya mecbur bırakmıştı çünkü. Kısa bir süre etrafı algılayamayıp afalladı.Başını yumuşak yastıktan ayırıp yavaşça doğruldu.Dün gece olanlar birer birer zihninde canlandığında kolunun dışını anlına koyup, oflayarak kendini tekrar yumuşak yastığın ve çok ta yumuşak olmayan yatağın üzerine bıraktı.Gözleri anında tekrar kapanırken dışarıdaki sesler daha da arttı. Şimdi de birileri bir marş tutturmuştu. Hatta bir grup dillerinde o marşla tam da şu an penceresinin önünden geçiyor olmalıydı.Öyle ya, karargahtaydı.Yatakta ikinci kez, bu defa yavaşça doğruldu.Bir an gözleri inatla telefonunu aradı.Yastığın altına baktı, komidinin üstüne baktı, yatağın içine baktı; telefonunun çantasıyla birlikte hâlâ Fethi'lerle olduğu aklına geldiğindeyse gözlerini kapatıp sinirle derin bir nefes aldı.Botlarını giyip yataktan çıktı.Üzerine baktı. Dünden kalmaydı.Üstüne başına çeki düzen verdi.Boyfriend'nin yarısı katlı yarısı açılmış paçalarını düzeltti.Hafif yukarı sıyrılmış kendisine bol sweat'ini aşağı çekti.Gömleğinin yakalarını çekiştirdi ve saçlarını da eliyle düzellttikten sonra odadan çıktı.Kapıyı yavaşça kapatıp önüne döndüğünde koridorda pek kimsenin olmayışına sevindi.Pek tabi sabah sabah bir askerin odasından çıkıyor oluşu pek hoş karşılanmayabilirdi.Ürkek adımlarla koridorda ilerlemeye başladı. Yavuz, Fethi veya tim.. Tanıdık birilerini görme umuduyla gözleri etrafta geziniyordu bu sırada.Aradığı hiç kimseyi bulamayınca yanından geçen bir er'i durdu ve:
"Pardon? Yavuz'u veya Fethi'yi gördünüz mü acaba?" diye sordu.Asker bir kaç saniye kadını süzdü.Bahar'ın daha önce de karargahta bir kaç kez beyaz önlüğüyle gördüğü gönüllü gelen doktor olduğuna emin olduğunda gülümseyip sevecenlikle lafa girdi.
"Gördüm doktor hanım görmez miyim?Dışarıda, Yavuz komutanım ter döktürüyor Fethi komutanlarıma.İsterseniz sizi götürebilirim."
Bahar gülümsedi daha asker sözünü bitirmemişken.Buranın bir doktoru olarak tanınmaya başlanması onu ilk defa tamamiyle buraya ait hissettirmişti.
"Yo hayır, çok teşekkür ederim.Sanırım kendim bulabilirim." Dedi er'e kararsızlıkla gülümserken.
"Peki doktor hanım siz bilirsiniz."
Askere tekrar samimiyetle gülümsedikten sonra koridorun sonuna doğru ilerlemeye devam etti. Az sonra dışarıdaydı. Gözleri bir süre yine tanıdık birileri bulmanın umuduyla etrafı taradı.Karargah binasının merdivenlerinden iniyordu ki kulaklarının dolduran sesle irkilerek geriye döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
Fiksi PenggemarGelen sesleri duyuyorum.Boğuk boğuk, gidip geliyor.. Bir inilti çınlıyor kulaklarımda, birileri olabildiğince ıstırap çekiyor. Bir sahne bu, sahnede bir oyun.. Ne sahne benim ne oyun; sahne de onun, oyun da onun. Buradayım, sahnenin arkasında.Bir pe...