Yine bir sürü bir sürü yazdım arkadaşlar. Yazmaya başlayınca asla tutamıyorum kendimi. Bir bakıyorum beş bin kelime olmuş. Iyice içime sisin diye orayı da düzelteyim şurayı da düzelteyim derken uzun uzadıya bir bölüm çıkıyor ortaya. Bir önceki bölümün az kişi tarafından görülmesinden mi bilmiyorum ama hem beğeni hem yorumlar normale göre düşüktü. Uzun yazmam sizi sıkıyor mu? Kitabın gidişatına dair yorumlarınızı merak ediyorum. Bu benim için önemli. Yorumlarda belirtirseniz sevinirim. Başka yazarlar gibi heyecanlı olmayan her bölüm bir olay olmayan kısacası size göre sıkıcı bölümler yazıyor olabileceğimin farkındayım. Ama benim tarzım da bu. Özellikle bu YavBah hikayesinde Yavuz ve Bahar'ın aşkının aslında nasıl zor bir o kadar da güçlü olduğunu göstermek ilk hedefim. O yüzden kitabı yazarken diyalogtan çok karakterlerin duygu ve düşüncelerini kendi fikirlerimle birleştirip yansıtmayı tercih ediyorum. Bu kitabı bu şekilde bilinçli olarak hatta keyifle yazdığımi bilmenizi isterim. Yazarken laf ebeligi kelime oyunları yapmayı severim. Bazen "la ne diyor bu?" ya da "amma uzattın ha" dediğiniz yerler olabilir. Ama diyorum ya eğer aşk hikayesi okuyacaksam veya yazacaksam bu türü tercih ediyorum.Her neyse yorumlarınızı ben stilimi çok fazla değiştirmeyecek olsam da yine de gidişat hakkında fikirlerinizi merak ediyorum. Belirtin lütfen. Bir de şu beğeni butonuna basarsanız beni mutlu ederseniz kuzularım.
Bölümde dostluktan dost olmaktan da değindim o yüzden bölüm ithafımı hatrı sayılır yıldır dostum olan EBRUB12345 kara kızıma ithaf ediyorum.Sizleri seviyorum💕
Sağlıcakla kalın..Bahar biten mesaisiyle hastanenin acil kapısından çıkıp geride bıraktığı yorucu günün etkilerinden , gözlerini kapatıp , gecenin dinginliğinde tazelenmiş havayı ciğerlerine soluyarak , tebessümüyle kurtuldu.
Huzurla dinlendirdiği gözlerini örten göz kapakları , elinde tuttuğu siyah deri ceketinin aniden elinden kurtarılıp omzuna atılmasıyla irkilerek kocaman açıldı.
"Ceket elde tutulmak için değil , giymek içindir japon."
Fethi, Bahar'a göz kırparak hafifçe gülümserken , Bahar kısa süren şaşkınlığı üzerinden atıp adamın gülmesiyle , küçüklüğünden beri kendisinin zaafı olan gamzelerinin ortaya çıkmasına dayanamayıp , Fethi'nin yanaklarını parmaklarıyla sıktığında , adamın öfkeyle kendini kurtarmasına fırsat vermeden ; iyice açılan kahveleri , onlara ayak uyduran kalın kaşları ve tebessümünden yukarı kıvrılan dudaklarıyla hızla konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
FanfictionGelen sesleri duyuyorum.Boğuk boğuk, gidip geliyor.. Bir inilti çınlıyor kulaklarımda, birileri olabildiğince ıstırap çekiyor. Bir sahne bu, sahnede bir oyun.. Ne sahne benim ne oyun; sahne de onun, oyun da onun. Buradayım, sahnenin arkasında.Bir pe...