Futbol /texting

41

Gözlerim yavaşça açılırken burnuma dolan koku ile gülümsemiştim. Kollarını belime sımsıkı sarmış kişiye yani bu güzel kokunun sahibine baktım. Bir insan ancak bu kadar güzel kokabilirdi. İlk defa bu kadar huzurlu uyanmıştım. Çok mutluydum.
Kollarından kurtulmaya çalışsam da daha da sıkı sarmıştı. Manyaktı bu çocuk. Kahvaltı hazırlamak istiyordum. Yeniden kollarından kurtulmaya çalışmıştım ama sadece çalışmıştım.

"Rahat dur yavrum"

Tamamen Bulut'a dönmüştüm. Kaşlarım çatılmıştı. Uyanıktı madem neden beni bu kadar uğraştırıyordu.

"Ya bırakta kalkıyım."

Cıklamıştı.

"No. Not now."

Ağzının içinde konuştuğu için hiçbir şey anlamamıştım ama galiba İngilizce konuşmuştu.

"Ne diyorsun aşkım."

Bir iki dakika durmuş dediği şeyi düşünmüş ve anlamıştım. Şimdi değil diyordu.

"Bulut aşkım bırakta kahvaltı hazırlıyım bize derse geç kalacağız"

"Siktir et dersi. Let's stay like this." (Böyle kalalım)

Mırıldanıyordu. Ve İngilizce konuşuyordu. Uykusu olduğu belliydi. Muazzam yüzünü izledim bir kaç dakika. Gerçekten kusursuzdu yüzü. Ellerimi saçına uzattım. Yumuşacaktı saçları. Kim bilir yumuşak olsun diye ne bakımlar yapıyordu şerefsiz. Saçıyla oynarken belimdeki elleri daha da sıkılaşmış ve uykuya dalmıştı. Bebek gibiydi. Koca bir bebek.

Kaç saat geçmişti bilmiyordum. Telefonuma bile uzanamıyordum çünkü bu kocaman eller beni asla bırakmıyordu. Halimden memnun değilim desem yalan olurdu. Ayrıca bu çocuk çok erken uyanırdı ve hep ben geç uyanırdım. Şimdi ne değişmişti ki.
Kesinlikle uyanınca soracaktım.

Artık uyanmalıydı çünkü gerçekten geç kalacaktık. Yüzümü yüzüne yaklaştırıp yanağına öpücük kondurdum ama hiç etki etmemişti. O zaman daha fazla öpücük. Yanağına art arda bir sürü öpücük kondurmuştum. Buluta baktığımda gözleri kapalı gülümsüyordu.

"Heeey uyan artık ya."

"Böyle öpeceksen uyanmıyorum"

"Öpmüyorum"

"İyi uykular o zaman bana"

İsyan ederekten koluna vurmuştum. Sıfır etki.

"Ya Bulut kalk hadi"

"Öpmezsen kalkmam"

"Öptüm ya bir sürü"

"Olsun. Biraz daha öp. Sevgiline bunu çok mu görüyorsun"

Sabırla iç çekmiştim. Kıyamıyordum salak şeye.
Dudaklarım yeniden yanağına bir kaç tane öpücük bırakmıştı.

"Yeter mi?"

Sonunda gözleri açılmıştı. Ama yüzü asıktı.

"Yeter."

"Yüzün neden asık o zaman"

Kollarını belimden çekmiş serbest bırakmıştı. Ben de doğrulmuş dirseğimin üzerinde yüzüne eğilmiştim.

"Kendimi zorla öptürüyorum ya şaka gibi"

Al işte. Yanlış anlamış üzülmüştü. Gerçekten fazla kırılgandı. Elini tutmuştum.