《¹³》

1.2K 127 74
                                    


iyi okumalar..

Jay dikkatli bir şekilde gözlerime bakarken sanki ruhumu okuyormuş gibi hissetmiştim. Gözlerimi kaçırdım ve Jay de elime bakmaya döndü. Parmaklarının ucuyla hafif kanamış olan tırnak izlerine dokundu. İrkildim.

"Neden kendine bunu yapıyorsun? Her ne sorunun varsa birileriyle paylaşabilirsin. Kendine çok fazla yükleniyorsun." Gözlerinden birer endişe parıltısı geçti. Bu sefer alayla gülen bendim.

"İnan ki dertlerimi anlatmaya kalksam belki de günlerce buradan kalkamayız. Ben bu hâle bir günde gelmedim Jay." İsmini söylerken dudaklarım titremişti. "Benimle ilgileniyorsun, herkesin aksine. Bu bile sana hayatım boyunca minnettar kalmama sebep olur. Teşekkür ederim." Gülümsemeye çalıştım. Jay bir şey dememişti. Sadece gözlerimin içine bakıyordu. Hafifçe bana eğildi ve elini nazikçe yanağıma yerleştirip baş parmağını elmacık kemiğimde gezdirdi. Dokunuşu varla yok arasındaydı ancak tüylerimi diken diken etmişti. Canımı acıtmamak için hafifçe okşuyordu. Gözlerimi kaçıramıyordum, kilitlenmiş gibiydim. Gözleri birer derin çukur gibilerdi.

"Sadece seni çok fazla önemseyen insanların olduğunu da unutma." Neredeyse fısıltı şeklinde dudaklarından çıkan sözcüklerden sonra elimi bıraktı ve geriye çekilerek sırasına yürüdü. Kendinden geçmiş bir şekilde atan kalbimi duymamasının imkânı yoktu. Çarpık bir gülüşle bana göz kırptı ve çantasından bir kitap çıkarıp okumaya başladı. Gözlerimi kırpıştırarak ona bakmaya devam ettim. Bu çocuk benim kalbimin durmasını mı istiyordu?

"Jungwon!" Yanıma koşar adımlarla gelen Niki düşüncelerimi dağıtmıştı ve gözlerimi Jay'den çekebilmiştim. Bir kaç saniye bana ve Jay'e baktı ve bir şey demeden yüzümü inceledi.

"O orospu çocuğunu gerçekten geberteceğim. Seninle ne alıp veremediği var anlamıyorum." Hee hyung eliyle hafifçe yanağıma dokundu.

"İçip içip sinirini Jungwon'dan çıkarıyor işte piç." Sunghoon hyung burnundan soluyordu. Benim için endişelenmeleri güzel olsa da buna değmezdim. Yine de yüzümde küçük bir gülümseme oluştu.

"Ben iyiyim çocuklar." Bana attıkları bakışlar sonucu dudaklarımı birbirine bastırdım. "Yani buna alışkınım en azından. Bu konuyu kapatalım tamam mı? Ve bir daha da asla o şekilde eve gelmeyin. Ne olursa olsun." Niki sinirle iç çekti.

"Ne saçmalıyorsun Jungwon? Buna daha ne kadar izin vereceksin? Sen aramalarımıza cevap vermediğinde ne kadar endişelendiğimizi biliyor musun? Son çare evine gelmek zorunda kaldık." Niki sesini yükselttiğinde ona uyarı dolu bakışlarla baktım.

"Niki. Bana söz ver. Hepiniz verin. Ne olursa olsun gelmeyeceksiniz." Beklentiyle onlara baktım. Çaresizce birbirlerine baktılar ve başlarını salladılar. Artık biraz rahatlamış sayılırdım. Ortamda derin bir sessizlik oluşmuştu bir kaç dakika. Jay'in de orada olduğunu fark ettikten sonra üstelemekten vazgeçmişlerdi anlaşılan. O sırada Jake ve Sunoo görüş açımıza girdiler.

"Bak sana demiştim hyung. Onu okulda bulacağımızı biliyordum. A, günaydın Niki ve diğer arkadaşlarım." Sunoo konuşmasının arasından Niki'ye bakıp gülümsedi. Niki de ona gülümsemişti. Sanırım araları iyiydi.

"Haklıydın Sunoo. Jay burada ne arıyorsun sen bu saatte salak mısın? Senin yüzünden erkenden buraya geldim." Jake kısaca bize baş selamı verip yerine geçti. Ortam sessiz olduğu için net bir şekilde duyuyorduk her konuşmayı. Bu sırada yavaş yavaş öğrenciler de gelmeye başlamıştı.

"Sizi ilgilendirmez. Canım istedi geldim." İstemsizce gözlerim ona kaydı. Elindeki kalemi kıracak derecede sert tutuyordu ve bir bacağını titretiyordu. Onu bu kadar geren şeyin ne olduğunu merak ettim. Benimle ilgisi olabilir miydi?

ɪ ᴡɪsʜ ʏᴏᴜ ʟᴏᴠᴇ | ᴊᴀʏᴡᴏɴ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin