《ᶠⁱⁿᵃˡ》

770 82 76
                                    

"Ya, Jungwon! Kıpırdama bir."

"Napayım Sunoo, çok heyecanlıyım." Sunoo'nun göz devirme şekline güldüm. Oturduğum sandalyede kıpırdadım rahatsızca. O kadar heyecanlıydım ki içimde tutamıyordum. Aynadan Sunoo'nun alev saçan bakışlarıyla denk geldiğimde dudaklarımı birbirine bastırarak kıpırdamamaya çalıştım. Sunoo büyük bir özenle saçlarımla uğraşıyordu.

Bakışlarımı kucağımdaki ellerime çevirdim. Jay'in görünüşüme vereceği tepkiyi düşünüyordum. Hoşuna gideceğini tahmin ediyordum. Ben bile ilk kez görünüşümde bir şeyi sevmiştim. Jay bana öğrettiği bir çok şeyin yanında kendimi sevmeyi de öğretmişti.

"Bitmedi mi daha, geç kalıyoruz." Kapının dışından gelen Jay'in sesiyle heyecanla oraya döndüm.

"Jungwon bir tane çarpacağım şimdi göreceksin. Düzgün dur da bitsin." Nefesimi vererek tekrar önüme döndüm ve salladığım bacaklarım dışında hareket etmemeye çalıştım. Ne tepki vereceği hakkında biraz fazla heyecanlıydım sanırım.

"Jungwon, Sunoo."

"Bir sus sende hyung ya, iki sevgili bıktırdınız beni." Sunoo'nun söylenişine karşılık gülmekten kendimi alamadım. En sonunda saçlarımı bırakıp arkamdan yanıma doğru yürümüştü.

"Bitti." Aynadan yansıyan görüntüme baktım. Kırmızı saçlarım güneş ışığının da etkisiyle parlıyordu. Sunoo güzel bir iş çıkararak hafif dalgalı bir görüntü vermişti saçlarıma. Kocaman gülümsedim.

"Teşekkürler Sunoo, güzel oldu değil mi?" Heyecanla ayağa kalkarken Sunoo da gülümsedi.

"Güzel oldu gerçekten. Jay hyung gözlerini senden alamayacak kesin." Dediği şey hoşuma gittiği için kıkırdadım. Kapının tıklanmasıyla sandalyeye astığım ceketimi alıp giydim. Son kez aynada kendime bakmak için durdum. Siyah ceketimin içine giydiğim beyaz gömleğim, siyah kravatım ve siyah pantolonumla hiç olmadığım kadar ciddi bir görüntü oluşturmuştum.

"Hyung ne malsın amına koyayım beş bin kere şu kapıyı çalmasan olmuyor sanki." Sunoo sinirle kapıya ilerleyip bir hışımla açmıştı.

"Geç kalacağız salak, ayrıca benimle düzgün konuş-" Jay'in sözleri beni bulduğunda konuşmayı kesmişti. Gözleri baştan aşağı beni incelerken yutkundu. Ona sevimli bir şekilde gülümseyerek kendimi gösterdim.

"Nasıl olmuşum?" Bir kaç saniye daha konuşmadan incelemeye devam etmişti. Bu haline gülmemeye çalışsam da bu imkansızdı.

"Ananı sikeyim- yani şey mükemmel olmuşsun güzelim."

"Iy benim gitme vaktim gelmiş." Diyerek odadan çıkan Sunoo'ya ikimiz de bakmamıştık bile. Kapının kapanmasıyla birlikte Jay bana yürüyerek eliyle belimi sardı. Yavaş bir şekilde yüzüme yaklaşırken gülüşüm çoktan kaybolmuş, nefesimi tutuyordum. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı.

"Çok baştan çıkarıcı olmuşsun." Boynuma değen nefesi titrememe sebep olmuştu. Bu sefer yutkunma sırası bendeydi. Ellerimi omuzlarına koyarak nefes almaya çalıştım. Her nefes alışımda burnuma dolan erkeksi kokusu da işleri hiç kolaylaştırmıyordu. Dudaklarının boynuma değdiğini hissettiğimde bedenimden bir titreme geçmişti. Ellerim omuzlarını daha çok sıktı, böyle giderse biz bu odadan çıkamayacaktık.

"Jay."

"Hm?" Zorlukla adını fısıldamama karşılık derin bir sesle mırıldanışı beni daha çok yükseltmişti. Gözlerimi kapatarak yutkundum.

"G-geç kalacağız." Aynı yavaşlıkla kendini geri çekti ve gözlerime bakarak sırıttı.

"Kalalım." Bu teklifi bana çok cazip gelse de dudağımı ısırdım ve başımı iki yana salladım.

ɪ ᴡɪsʜ ʏᴏᴜ ʟᴏᴠᴇ | ᴊᴀʏᴡᴏɴ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin