《³⁴》

842 95 60
                                    


Sonunda okula geldiğimizde gerilmiştim bile. Onu görecek olmanın heyecanı vardı üstümde. Bir yandan da olmadığım bir haftalık süreçten sonra okula gelmek benim için gericiydi. Herkesin bakışlarını üstümde hissetmek hoşuma gitmeyen şeylerdendi. Bir de Huening Kai vardı tabii. Gelemediğim süre boyunca bana sürekli yazmıştı. Ona yaptığım şeyi söylemek istememiştim. Pes edecek kadar güçsüz biri olarak görmesini istememiştim.

"Jungwon size emanet ona göre. Hadi öğle arasında görüşürüz veletler." Heeseung hyung bize öpücük atarak kendi katına çıkmak için merdivenlere yönelirken Niki iğrendiğini belli eden bir ses çıkarmıştı.

"Sadece bizden bir yaş büyük olduğunu biri ona anlatsın." Sunghoon hyung onu kolundan tutarak sınıfa doğru ilerletmeye başladı.

"Yaşlanıyor diye böyle, kendi hâline bırak. Ben şuan sevgilimi görmek istiyorum." Gözlerimizi aynı anda devirmiştik Niki ile.

"Hyung sanki her gün görüşmüyorsunuz." Dediğim şeyle birlikte gözlerini kısarak bana baktı.

"Olabilir ama özledim, size ne yani?" Gülümemeye çalışarak dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Aklıma şey geldi de, onların geldiği ilk zamanlar böyle birine kim bakar hiç yakışıklı bile değil falan demiştin. Sana büyük konuşma demiştim hyung, bak işte nereden nereye geldin." Niki gülmeye başladığında Sunghoon hyung ona öldürücü bakışlarını yöneltmişti.

"Doğru ama iyiki de büyük konuşmuşum da başıma gelmiş Jake. Canım sevgilim ya."

"Anladık çok seviyorsun tamam en çok sensin." Niki söylediklerinden sonra koşar adımlarla kapıyı açıp içeri girmişti Sunghoon hyungtan kaçmak için. Sunghoon hyung sabır çekerek söylendiğinde kendimi tutamadan gülmüştüm. Bunun sonucunda Sunghoon hyungun delici bakışlarıyla karşılaşmıştım. Bu sırada sınıfa girmiştik ve girmemizle birlikte tüm gözler bize dönmüştü. Sunghoon hyung destek olmak amaçlı ellerini koluma yerleştirerek beni arka sıraya yönlendirirken tüm gözler arasından onunkileri görmüştüm. Bedenimden bir titreme geçerken sertçe yutkundum ve gözlerimi kaçırdım. O tarafa bakmamaya çalışarak sıraya yerleşirken önümde oturan sunki ikilisi bana dönmüşlerdi.

"Jungwon, nasılsın? Daha iyisin değil mi?" Sunoo'nun bana uzattığı çikolatayı aldım gülümseyerek. Paketini açarken dudaklarımı araladım.

"İyiyim teşekkürler Sunoo. Sanırım artık o dönemi atlattım, daha iyiyim şuan." Başını sallayarak beni onaylarken çikolatadan bir ısırık aldım.

"Seninle Jay hyung hakkında konuşmak istiyorum." Bir anda duraksayarak ona dönsen de daha sonra çikolatayı yemeye devam ederek başımı salladım.
"Ona karşı güveninin yıkılmış olduğunu anlıyorum. Seni bırakma sebebini de önemsiz bulabilirsin ama amcamı tanıyorum. Bu konuda ona çok fazla baskı yaptı. Ama seni onu karşısına alacak kadar çok seviyor emin ol." Derin bir nefes alarak gülümsemeye çalıştım.

"Biliyorum, bende hala onu seviyorum. Ama bazı şeyler hemen affedilmiyor işte." Sunoo dudaklarını birbirine bastırarak beni onayladı sadece. Gergin bir şekilde gülümsedim. Bu sırada gözlerim de onun olduğu yere kaymıştı. Giydiği siyah kotunun üzerine siyah ceketini giymişti ve arkasına yaslanmış bir şekilde bizi izliyor olduğunu görmek kalbimi hızlandırmıştı. Her haliyle mükemmeldi, yakışıklıydı. Yutkunduğum sırada kapı açılmıştı ve içeri edebiyat öğretmenimizle birlikte iki çocuk daha girmişti. İkiz olduklarını ilk bakışta anlayabilmiştim, gerçekten birbirlerine benziyorlardı.

"Hepinize merhaba çocuklar. Derse başlamadan önce aramıza katılan yeni öğrencilerimize merhaba diyelim."

"Hadi canım, şaka yapıyor olmalısın. Victor, Max?" Cam kenarında her zamanki yerinde oturan Jake hyung bir amda heyecanla atıldığında şaşkınlıkla ona baktık. Sunghoon hyung kaşlarını çatmıştı. Yeni çocuklar da şaşırmış gibiydi.

ɪ ᴡɪsʜ ʏᴏᴜ ʟᴏᴠᴇ | ᴊᴀʏᴡᴏɴ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin