《⁵》

1.4K 142 142
                                    


Jay yanımıza gelmek için sıradan kalktığı andan itibaren gözlerimi kaçırmıştım, ona bakamıyordum. Bir anda kaçmıştım yanlarından. Muhtemelen benim garip olduğumu düşünüyor olmalıydı. Herkese rezil olmak yeteneğim haline gelmişti cidden.

"Jungwon." İsmim dudaklarından çıktığı anda bir elektrik dalgası geçmişti bedenimden. Yavaşça ona çevirdim gözlerimi. Yanımda üç kişi daha yokmuşcasına beni izliyordu sadece.

"İyi misin?" Ben cevap vermeyince yönelttiği soru kalbimi yerinden çıkacak kadar atmasına sebep olmuştu. Gözlerimi kırpıştırdım.

"Sanane bundan?" Sunghoon hyung sinirle söylendiğinde ona baktım. Sorun olmadığını belirtircesine işaret yaptığımda gözlerini devirip homurdansa da bir şey dememişti. Onlar Niki'yle sıraya ilerlerken onları izledim bir süre. Kendimi konuşamayacak kadar heyecanlı hissediyordum. İşin garip kısmı ise, ne diye heyecanlanıyordum bilmiyordum.

"Şey iyiyim sanırım teşekkürler." mırıldanırken alttan alttan ona baktım. Yüzünde hiçbir mimik yoktu, sadece beni izliyordu.

"Sevindim. Öyle bir anda gidince korkuttun beni." Bir anda başımı kaldırdım. O ise her tepkimi izliyordu. Ne demekti bu? Benim için mi korkmuştu, yoksa benim hareketlerimden mi korkmuştu? Bir deli gibi hareketler sergilediğim için bunun olması daha olasıydı.

"Özür dilerim isteyerek yapmıyorum ama oluyor işte. Böyle olduğumda bazen ben bile kendimden korkuyorum yani ne yapacağımı bilmiyorum çünkü-" elini omuzuma yerleştirmesiyle heyecanla sıraladığım sözleri ve diyeceğim şeylerin hepsini bir anda unuttum. Nefes alamadığımı hissederken garip bir yanma duygusu da beraberinde geliyordu. Bir dakika, ben kızarıyor muydum?

"Sakinleş. Hareketlerinden korkmadım, sana bir şey olup olmadığını merak ettim." Ve kalbim atmayı bırakmıştı. Kendimi bildim bileli kimseden böyle bir ilgi görmediğim için elim ayağım birbirine girmişti. Beni önemsediği anlamına mı geliyordu bu?

Gözlerimi kırpıştırmış, yüzüne aval aval bakarken bu halime güldü ve elini çekti. Temasın son bulmasıyla bedenim biraz daha rahatlamıştı. Hastalığım nedeniyle temaslar benim için sıkıntılı oluyordu. Bir anda aklına bir şey gelmiş gibi duraksadı.

"Bu arada, eğer bir sorunun olursa bana söyle." Bir anda arkasını dönüp sırasına ilerlerken orada kalakalmıştım. Ne yapmam gerekiyordu, ne demem gerekiyordu bilmiyordum. Bu duygular bana çok yabancıydı.

"Jungwon gelsene salak." Bana bağıran Niki'yle hala sınıfın ortasında dikiliyor olduğumu yeni farketmiştim. Aptallığıma söverken dudaklarımı ısırmaya başladım. Yerime geçip otururken ikisinin bakışları da bende sabitliydi.

"Ne?" dedim defterimi çıkarırken. Uzaylı görmüş gibi bakıyorlardı.

"Ne konuştunuz, ne dedi? Anlatmanı bekliyoruz." Sunghoon hyung gözlerini devirdi. Hâlâ heyecanlıydım, bu yüzden ellerim hafiften titriyordu.

"Ayrıca elini omzuna koyduğunda hicbir tepki vermedin, gözümüzden kaçmadı." Gözlerim açılırken kafasına bir tane şaplağı haketmişti. Bana kötü kötü bakarken omuz silktim.

"Iyi misin dedi, iyiyim dedim işte. Bi de bi sorunun olursa bana söyle dedi." Niki şok olmuşçasına Sunghoon hyunga bakarken o da şaşırmış gibiydi. Onlara kafam karışmış bir şekilde baktım.

"Noluyor?" Gözlerim ikisi arasında mekik dokuyordu.

"Bu çocuk senden hoşlanıyor falan olabilir mi?" Bir şaplak daha. Bu çocuk bazen saçmalıyordu. Hemde çok. Öyle ki Sunghoon hyung bile inanamaz bakışlarla ona bakmıştı.

ɪ ᴡɪsʜ ʏᴏᴜ ʟᴏᴠᴇ | ᴊᴀʏᴡᴏɴ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin