《¹⁸》

953 105 30
                                    


Kocaman açılmış gözlerimle ona bakarken gözlerini kaçırdı. Gözlerime bakmamaya çalışıyordu çünkü utanıyordu. Onun için endişelenen ve onu önemseyen herkesi arkasında bırakacağı için utanıyordu. Biliyordum.

"Ne saçmalıyorsun sen?" İstemsizce sesim yükselmiş ve gözlerim dolmuştu. Arkadaşımı böyle kaybetmek istemiyordum. Sunoo ile arası kötüyse ne olmuş ki? Sonuçta yanında biz vardık.

Sesimin yükselmesiyle sınıf ve öğretmen birden bize dönmüşlerdi. Jay kaşlarını çatmış ve her an kavgaya hazır gibi duruyordu. Öğretmenimiz Bayan Choi tahtaya vurdu bir kaç kez.
"Siz çocuklar, sessiz olun ve dersimi bölmeyin. Neyi paylaşamıyorsanız teneffüste halledin." Bakışlarım tekrar Niki'ye döndüğünde dudaklarını oynatarak özür dilemişti sadece. Yerinden kalkıp öğretmene doğru ilerledi ve elindeki kağıdı uzattı. Bayan Choi okuduktan sonra yavaşça başını sallamış ve gidebileceğini söylemişti. Niki sınıfa bakmadan dışarı çıktığında içimden bir şeylerin koptuğunu hissettim. Anlık refleksle hızla yerimden kalktım ve kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledim.

"Nereye Jungwon? Yerine otur." Bayan Choi'yi umursamadım. "Üzgünüm Bayan Choi, gitmem gerek." Kapıyı açıp sınıftan çıktım. Niki merdivenlerden aşağı iniyordu. Hızla koşarak ona yetiştim ve durdurdum.

"Niki lütfen. Bak bunu çözebiliriz. Sana yardım ederim, ne istersen yaparım." Gözlerim dolmuştu, bulanık görüyordum. Niki suçlulukla başını eğdi.

"Bana kimse yardım edemez Jungwon. Üzgünüm ama daha fazla burada kalamayacağımı hissediyorum. Dayanamıyorum." Ağlama seslerim yüzünden kısık sesli konuşmasını zor duyuyordum. Elimle bileğini kavradım.

"Anlat o zaman. Anlat ki yardım edebilelim. Her zaman bir çıkış yolu vardır Niki." Neredeyse yalvarır bir şekilde konuşuyordum. Sesim ağlamanın etkisiyle titrekti. Onu kaybetmek istemiyordum. Niki yutkunup gözlerini kapattı ve elini elimden kurtardı.

"Bu sefer yok Jungwon. Ona aşık oldum ve bu canımı yakıyor. Bunun bir sonu yok." Hıçkırmaya başlamıştım. O benim en yakın arkadaşlarımdan biriydi. Düşündüğünden daha çok değer veriyordum ona. Arkadaş grubumuzu onsuz düşünemiyordum. Burnumu çektim ve gözlerimi kırpıştırdım. Bir damla gözyaşı yanağımdan süzüldü.

"Neden değer verdiğim kişiler beni bırakmak zorunda? Zaten annemi kaybettim. Seni de kaybedemem Niki. Arkadaşımı kaybedemem." Niki'nin gözünden yaş damladığını görmüştüm. Eğdiği başını kaldırmadı. Beklentiyle ona bakıyordum. Annemden sonra bir de o olmazdı.

"Gerçekten çok özür dilerim ama böyle olması gerekiyor. Özür dilerim, özür dilerim." Sessizce özür mırıldanmaya devam ederek bana sarıldı. Hissettiğim yenilgiyle birlikte hıçkırarak ağlamaya başladım ve kollarımı beline sardım. Bir kaç saniye sonra geri çekildi.

"Bir mesaj uzağında olacağım. Sadece senden ricam lütfen abine daha fazla boyun eğme tamam mı? Kendine iyi bak." Dudaklarını birbirine bastırarak eliyle gözyaşını sildi ve arkasını dönüp merdivenleri inmeye devam etti. Burnumu çektim ve yenilgiyle başımı eğdim. Çok kötü hissediyordum kendimi. Bir arkadaşımı kaybetmiştim. Kardeşimi kaybetmiştim. O her daim yanımda olmuştu ancak ben onun yanında olamamıştım. Gerçekten öylece gidiyor muydu? Bir an kendime engel olamayarak Sunoo'ya kızmıştım içimden. Daha sonra bencillik ettiğimi farketmiştim. Eğer Jay ile böyle bir sorun yaşasaydık ne yapardım bilemiyordum. Biz hep onun yanında olacaktık ancak sevdiği kişiyi sürekli görmek onun için işkence gibi olacaktı farkındaydım.

"Jungwon?" Arkamdan gelen sesle birlikte burnumu çektim ve döndüm. Jay gözyaşlarımı gördüğünde çatılı kaşları endişeyle daha da çatılmıştı. Onun endişe dolu bakışlarını görmek ağlamamın şiddetlenmesine sebep olmuştu. Merdivenlerin ortasında, açıkta olmayı umursamadan ona doğru ilerledim ve kollarımı boynuna sardım. Yüzümü boynuna gömüp ağlamaya başlarken elleri belimi sardı. Bir eli saçlarımı okşuyordu. Bu daha çok ağlamama sebep oluyordu.

ɪ ᴡɪsʜ ʏᴏᴜ ʟᴏᴠᴇ | ᴊᴀʏᴡᴏɴ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin