《³⁵》

1.1K 100 167
                                    


Arkamdan geldiğini bilerek yürürken her bir adımda daha çok parçalanıyordum. Şu anda ona sarılmak için her şeyimi verebilecekken, bir yandan onu görmek de istemiyordum. Sorunluydum ben, yine de buna rağmen seviyordu beni. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Günlerdir içimde verdiğim bu savaş beni yormuştu.

Sınıfa girdiğimde hiç beklemeden sırama yöneldim. Sunghoon ve Niki bana meraklı gözlerle bakarlarken sırama oturdum. Gözlerim istemsizce o tarafa kaymıştı yine. Kollarını sıraya koymuş, başını da kollarının üstüne koymuştu. Yutkundum. Onu üzdüğüm her sefer kahroluyordum.

"Jungwon ne oldu? Ne konuştu seninle?" Sunghoon hyungun sesiyle birlikte onlara döndüm.

"Aynı konu işte. Zamana ihtiyacım olduğunu söyledim ben de." Niki sözlerim üzerine derin bir nefes alarak arkasına yaslanmıştı.

"Bak sana yaptıklarını desteklemiyorum ama sanırım buna son vermenin vakti geldi Jungwon. Baksana, ikiniz de bir haftadır bu haldesiniz. Daha ne kadar üzüleceksiniz? Birbirinizi deli gibi seviyorsunuz işte." Sunghoon hyungun dediklerine karşılık dudaklarımı birbirine bastırarak ona bakmıştım. Haklı olmadığını söyleyemezdim. Sonuna kadar haklıydı.

"Ne yapıyorsunuz veletler?" Bir anda duyduğum sesle başımı kaldırdığımda ne ara geldiğini bilmediğim Heeseung hyung ile karşılaşmıştım. Yanıma oturup arkasına yaslanırken kaşlarını çatarak başını onların olduğu tarafa çevirdi.

"Bunlar kim?" Niki ve Sunghoon hyung aynı anda iç çekmişlerdi. Bu hallerine gülmeden edemedim. Kıskandıklarında çok komiklerdi.

"Bugün geldiler okula, Vietnam'dan buraya taşınmışlar falan." Niki hoşnutsuz bir sesle konuşurken gülümseyerek Sunoo'nun kulağına bir şeyler söyleyen Max'e odaklanmıştı. O sırada Victor bizim tarafımıza dönmüştü ve direkt Heeseung hyunga bakmıştı. İkisinin de gereğinden uzun süren göz temasını şaşkınlıkla izliyordum. Neler oluyordu?

"Hyung gözlerinle yedin bitirdin çocuğu yeter." Niki'nin söyledikleriyle birlikte kendimi tutamadan güldüm. Heeseung hyung sonunda bakışlarını bize çevirebilmişti.

"Ne saçmalıyorsun salak? Boş boş konuşup sinirlerimi bozma." Niki gözlerini devirdi. Bu sırada o taraftan gülme sesleri gelmişti.

"Bak ben bu çocuklarla kavga ederim ona göre. Sunoo'nun içine düşecek resmen." Niki ofladı. Sırasından kalkarak bize doğru yürüyen Jake hyung ile duraksadık. Doğrudan Sunghoon hyungun yanına giderken bize de gülümsemişti. Sunghoon hyung onun bu hallerine gözlerini devirse de Jake hyung yanına oturmuştu bile.

"Sunghoonie, küs müyüz?"

"Sunghoonie mi?" Niki kahkaha atarak gülmeye başladığında kendimi tutmaya çalışsam da başarısız olmuştum. Sunghoon hyung asla kendisine böyle şeyler söylememize izin vermezdi.

"Niki sus." Sunghoon hyung öldürücü bakışlarını Niki'ye çevirirken Niki kendini durdurmaya çalışıyordu. Jake hyung gülerek bize göz kırptı. Bilerek yaptığını anlamıştım.

"Hadi konuş benle. Gerçekten sadece arkadaşlarımız onlar." Sunghoon hyungun inatla ona bakmamaya çalışmasının sonucunda Jake hyung ona doğru eğilmişti. "Benim sevgilim sensin, tek sevdiğim ve sevebileceğim kişi de sensin biliyorsun. Hadi öpüşelim barışalım." Sunghoon hyung en sonunda ona doğru eğilmiş gülümseyen Jake hyunga karşı kayıtsız kalamayarak oflamıştı.

"Tamam öyle olsun ama hala onlardan hoşlanmıyorum ona göre. Şimdi öpücüğümü ver." Eliyle Jake hyungun belini kavrayıp kendine çekerken dudaklarını da onunkilere bastırmıştı.

"Kusacağım bari önümüzde yapmayın amına koyduklarım." Heeseung hyung iğrendiğini belli eden yüz ifadesiyle başını çevirirken ben onların tatlılığına gülümsüyordum. Sunghoon hyungun gerçekten Jake hyungu sevdiği görülebiliyordu.

ɪ ᴡɪsʜ ʏᴏᴜ ʟᴏᴠᴇ | ᴊᴀʏᴡᴏɴ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin