"Mete yemin ederim o adamla iş için yemek yedim diyorum!" Koyu kahve gözler irileşti, yüzü kızarmıştı sinirinden."Lan göreve gidiyorum, her dönüşümde başka bir herifle seni buluyorum. Görevdeyim, biri arayıp yengeyi biriyle gördüm diyor. Lan ben o leş atıklarıyla mı uğraşacağım seninle mi?!"
"Mete," dedim. "Yemin ederim iş içindi diyorum, başkalarına mı inanacaksın bana mı?" Ağlıyordum. Çok ağlamazdım ben ama Mete'yleyken hep ağlıyordum.
"Sana bakışlarını gördüm, izledim sizi!" Hala üzerinde üniforması vardı. O bile durdurmuyordu onu. Son zamanlarda kavgalarımız çok artmıştı. Kolumdan sertçe tutup beni kendine çekti, sonrasında sertçe duvara çarptığında inledim. Sakin ol Rena. Sadece öfke problemleri var, bunu biliyorsun. Sakin ol.
"Yapma," dedim yalvarır gibi. Kendimi bu duruma düşürmüş olmaktan nefret etmiştim.
"Ne yapma?! Sen yapma!" Eğildi, saçlarımdan tutarak başımı geriye çekti. "Delirtiyorsun beni!" diye hırlar gibi konuştu. "Ben seni dağ başında özlerken, başkası seni izliyor! Reva mı bu bana?!" Ağladım. Daha çok ağladım.
"Ben seni aldatmam," dedim titreyen sesimle.
"Hele bir aldat," dedi hırsla. "Hele bir aldat. Bak Mahur," dedi sertçe. "Bir daha görevdeyken seni biriyle göreyim, o siktiğimin Han'ıyla bile görmeyeceğim. Bir göreyim, bak gör neler oluyor." Beni sertçe itip odaya ilerlediğinde, olduğum yerde, yere kapandım. Hıçkırdım, ağladım. Sırtım acıyordu, kolum acıyordu. Saç diplerim bile acıyordu. Öfke problemleri olduğunu anlamıştım ama bu kadar artacağını bilmiyordum. Bana zarar verecek seviyede olduğunu yemin ederim ki bilmiyordum.
Dakikalar sonra, zorla doğruldum. Lavaboya girdim, önce yüzümü yıkadım, sonra saçlarımı düzelttim. Bedenim titriyordu. Üzerimde siyah bir gecelik vardı, gecenin bir yarısında gelmişti. Kolum kızarmıştı, arkamı dönmeye çalıştım. Morarmasa da acıyacaktı. Tenim çok hassas değildi, hemen morarmazdı.
Dişlerimi sıktım ve banyodan çıktığımda, Mete kapıda bekliyordu. "Özür dilerim," diye fısıldadı. Yüzünde benler vardı, hem de çok. Hepsinden öperdim her geldiğinde ama şu an içimden gelmiyordu. "Mahur," dedi ve beni kendine çekti. "Güzel kızım," dedi. "Seni çok seviyorum ben," dedi titreyen sesiyle. Gözleri dolu doluydu. Eli saçlarıma gitti, geriye attı onları. "Yemin ederim," dedi. "Seni başka birinin görmesi bile katil olmam için bir sebep. İstemiyorum amına koyayım ya, sadece ben göreyim. Sadece bana bak böyle, sadece benimle yemek ye, sadece beni öp istiyorum."
"Sadece seni öpüyorum Metehan," dedim. Ona sinirlendiğimde böyle seslenirdim, o da bunu biliyordu. Kaşları çatıldı.
"Yapma böyle," dedi. Eğildi, dudaklarımdan öptü. "Çok haklısın ama. Koltukta yatayım mı ben?" Yaramaz çocuk gibiydi sesi. Güldüm.
"Görevden geldin, seni koltukta yatıracak halim yok. İstersem ben yatarım." Bu kadardı işte. Sinirim geçmişti bile. Görevden gelmişti çünkü yorgundu, bir sıcaklık istiyordu. Çok yorulmuş olmalıydı. "Gel sıcak bir duş al," dedim. Küveti gösterdim. "Doldurayım mı?"
"Sen de gelecek misin benimle?" dedi suçlu bir çocukmuş gibi.
"Hayır," dedim.
"Ama Mahur," dedi mızmızlanarak.
"Yaptığının farkına var sen bence sıcak duştayken," dedim onun için sıcak suyu ayarladım. "Ben de yiyecek bir şeyler hazırlayayım sana. Açsındır."
"Kıyamıyorsun bana," diye fısıldadı yanıma gelip arkamdan belime sarılırken.
"Bu senden vazgeçemeyeceğim anlamına gelmiyor," dedim sertçe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRGIN RUHLAR SENFONİSİ
Mystery / Thriller❝Kırgın ruhlar senfonisi; kimisine ölüm ninnisi, kimisine yaşam emaresi.❞ Hayatını travmalarının yönettiğinin bilincinde olan bir kadın, onlardan kaçmayı hiç bırakmaz, onlar da onu kovalamayı. Kaçmayı yaşamak olarak görür çünkü başka türlü yaşamayı...