16. "KAÇIŞLAR, VAZGEÇİŞLER."
Novikov aşağıda.
Aklımdan çıkmıyordu bu cümle. Korkuyla Merih'e baktım. Yüzünde bir umut oluşmuştu. "Ama sen sorguya giremiyorsun," dediğinde biraz olsun rahatladığımı hissettim. "Operasyon çıktı. Gidiyorsunuz."
"Komutanım-" dese de Merih, Albay'ın bakışlarıyla söyleyeceği her şeyi geri yuttu. "Aylin ve Rena da sizinle geliyor," dedi sadece. Merih başını salladı. Odadan çıktığımızda ben giyinebileceğim odaya giderken Aylin geride kalmıştı. İç çektim ve hazırlanmaya başladım.
YAZAR ANLATIMINDAN
Merih'in son bir ayı öyle karışık geçmişti ki, kendi bile yakalayamamıştı zamanı. Neler olduğunu kavrayamamıştı. Ona önce, sevdiği kadının hain olduğunu söylemişlerdi. İnanmamıştı. O bakışlar, gerçekleri söylüyordu çünkü. Merih'i kandırmak kolay değildi, olmamıştı da. Gerçeklerin bu kadar çabuk ortaya çıkmasındaki tek etken Alparslan Akkor'du. Onun Rena'yla ne gibi bir bağı olabilirdi ki? Bir bağı vardı bu çok belliydi. Ama Merih bunun üstünde çok düşünmedi. Sonuç olarak, Rena Mahur Milli İstihbarat Teşkilatı subayıydı. Bu yeterliydi onun için.
En başında Rena hakkında bilgi bulamamalarının sebebi de buydu belki de. Alparslan Akkor koruyordu onu.
Dün gece, hayatındaki en güzel gecesiydi Merih'in. Ona kavuşmuştu, sevdiğine, Rena'sına kavuşmuştu. Onun kokusunu doya doya içine çekmişti. Daha ne isteyebilirdi ki? Rena kendini suçlu hissediyordu çok yaralıydı ama Merih, her bir yarasını öpüp geçirmeye yemin etmişti.
"Merih," dedi Aylin odadan çıktıklarında. Rena hazırlanmak için gitmişti bile.
"Bana bir isim aldığını söyle Aylin," dedi Merih. Aylin yutkundu.
"Bir Savcı'dan bahsetti, başka bir bilgim yok.""Eyvallah," dedi Merih ve hazırlanmaya gitti ama öfkeden deliriyordu. Yıllardır bu anı beklemişti, birim bile babasını kimin öldürdüğünü bulamamıştı ya da ona söylemiyorlardı. Peşine düşmesini istemiyordu. Merih askerdi, intikam peşinde koşmazdı ama şimdi aklını kaybetmiş gibiydi. Aynı arabanın içindeki annesini, babasını katletmişlerdi. Merve'nin kalp krizi geçirip küçük yaşta toprağa gömülmesine sebep olmuşlardı. Merih nasıl sakin kalabilirdi? Kalamazdı.
Ekip çoktan hazırdı. Merih'in hazırlanması da çok uzun sürmedi. Kısa süre içinde sahada, helikopter alanında dizilmişlerdi. Hepsi siyahlara bürünmüştü. Rena ve Aylin de öyle. İkisinde de sırt çantası olsa da tüfekleri yoktu, onun yerine daha çok normal silah almışlardı.
"Ayağınıza taş değmeden gelin!" dedi Albay yüksek bir tonda.
"Emredersiniz komutanım!" dedi Rena dışındaki tüm ekip gür bir sesle. Hepsi atağa bindiklerinde, herkes sessiz gibiydi.
"Kanka uyuyorsun hala," dedi Mustafa Mert'i dürterek.
"Uykumdan uyandım da geldim lan," dedi ve esnedi. "İki kurşun dökerim açılır uykum." Rena'nın dudağı kıvrıldı. Tarık, Aylin'in karşısında oturuyordu.
Tarık, "Böyle siyahlar içinde de çok güzelmişsin," dediğinde Aylin alayla güldü. Rena'nın kaşları havalandı.
"Bu ara hep böyleyiz üsteğmenim."
"Çok yakında yüzbaşım diyeceksin yüzbaşım."
"Öyle mi?" dedi Rena gülümseyerek. Tarık Rena'ya döndü, başını salladı.
"E hayırlı olsun o zaman. Çok sevindim."
"Bir tim iki yüzbaşı kaldırmaz," dedi Haktan alayla. Rena, Merih'e döndüğünde onlara göz devirdi. "Komutanım da kıdemli zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRGIN RUHLAR SENFONİSİ
Mystery / Thriller❝Kırgın ruhlar senfonisi; kimisine ölüm ninnisi, kimisine yaşam emaresi.❞ Hayatını travmalarının yönettiğinin bilincinde olan bir kadın, onlardan kaçmayı hiç bırakmaz, onlar da onu kovalamayı. Kaçmayı yaşamak olarak görür çünkü başka türlü yaşamayı...