"Teyze," dedim onun evinin salıncağında, kucağında yatarken. Polina teyzeme gelmiştik haftasonu. "Senin çocuğun niye yok?""Vardı," dedi iç çekerek. "Vardı bebeğim."
Başımı kaldırdım hemen. "Gerçekten mi?" dedim heyecanla. "Nerede, onunla neden tanışmıyoruz?"
"Çok uzakta," dedi üzüntüyle. Gözleri dolmuştu. "Çok, çok uzakta."
"Sen onu görüyor musun?"
"Uzaktan," diye mırıldandı. "Çok uzaktan."
"Anneler çocuklarından ayrı kalmamalı teyze," demiştim Rusça. Rusça konuşuyorduk teyzemle, o Türkçe bilmiyordu. "Neden senden uzakta?"
"Öyle gerekti devochka," dedi. "Bu aramızda kalsın ama olur mu?"
Başımı salladım.
Gözlerimi araladığımda, gözlerinden Merih olduğunu anladığım maskeli adam beni arabaya yatırıyordu. Hızla doğruldum. "Ne işin var senin burada?"
"Bekle beni," dedi sertçe ve yanımdan geçip gitti. Arabadan indiğimde, kapıda üzerinde siyah üniformalarla dikilmiş maskeli adam beni gördüğünde, gözleri çok daha öfkeli baktı. Bu gözleri de tanıyordum ben.
Büyük iki adımda yanıma gelip beni boğazımdan tuttuğu gibi arabaya yapıştırırken, "Senin onunla ne işin var?!" diye öfkeyle bağırıyordu. Boğazımı öyle kuvvetli sıkıyordu ki, ellerini tutup çırpınmaktan başka bir şey yapamıyordum. "Ne işin var lan senin burada?!" diye haykırdı adeta. Neler olduğunu anlayamıyorum. Nefes alamıyordum. Gözlerim kaymaya başladığında, "Abi dur!" diye bağıran tanımadığım iki maskeli kişi Efe'yi benden uzaklaştırdı.
"Bırak!" diye bağırıyordu Efe. Çok öfkeliydi. Deli gibi öfkeliydi. "Bırak amına koyayım bırak!" Bana baktı. "Nereden tanıyorsun onu?!" Yutkunmaya çalıştım. "O kadar mı annesi hariç orospu evladısın?! O kadar mı kötüsün lan sen?!" Anlamıyordum. Gerçekten anlamıyordum. Polina teyzemi elleri arkadan kelepçelenmiş bir şekilden evden çıkardıklarında, sesimi çıkaramadım.
Teyzemin bakışları Efe'ye değdi. Ağlamaya başladı. "Özür dilerim," dedi Türkçe. Türkçe konuşabiliyor muydu? "Özür dilerim Efe."
Efe ona bakmadı. Başka bir tarafa baktı, gözlerini yumdu. Buz kestiğimi hissettim. "Oğlum!" diye bağırdı Polina teyzem, zorla arabaya bindirildiğinde. "Yalvarırım dinle beni!" Merih kapıyı sertçe kapattı. Vücudum buz kesmiş gibiydi, hareket edemiyordum.
Polina teyzemin uzakta olduğunu söylediği oğlu Efe miydi?
Bakışlarım şok içinde Efe'ye döndü. "Bu amına koyduğumun burada ne işi var?!" diye bağırdı Merih'e. "Sen nasıl bu kadar sakinsin lan?! Sen niye bu kadar sakinsin?!"
"Efe sakinleş," dedi Merih sertçe. Diğer maskeliler arabaya binip uzaklaşmışlardı bile. Merih yüzündeki maskeyi çekip çıkardı. "Sakinleş," dedi.
"Ne sakini lan?!" diye bağırdı Efe. O da maskesini çekip çıkarttı. "Bu kadın kaç askerimi şehit etti lan benim! Kaç sevkiyatı tamamladı! Sen neyden bahsediyorsun?! Kandırdı lan seni, koynuna girdi! Aşağılanmadın mı hiç? Bu kadar mı kör oldun?! Bu kadar mı aptallaştın?"
"Sinirini benden çıkarma," dedi Merih sakince. "Yürü git sakinleş."
"Ne sakini lan?!" diye bağırdı Efe. "Amına koyayım şu kadını boğazlayacağın yerde bana sakinleş diyorsun! Siktir git kendin sakinleş!"
"Yürü," dedi Merih Efe'ye. "Araba arka sokakta, geç geliyorum."
"Siktir git amına koyayım," dedi Efe sokakta yürümeye başlarken. Merih bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRGIN RUHLAR SENFONİSİ
Mystery / Thriller❝Kırgın ruhlar senfonisi; kimisine ölüm ninnisi, kimisine yaşam emaresi.❞ Hayatını travmalarının yönettiğinin bilincinde olan bir kadın, onlardan kaçmayı hiç bırakmaz, onlar da onu kovalamayı. Kaçmayı yaşamak olarak görür çünkü başka türlü yaşamayı...