~KAFAMDAKİ AYRILIK~

446 22 1
                                    

     İntikam. Üç hece yedi harfli. En saf kişinin içinde bile bir intikam duygusu vardır. Bazıları bunu çalışarak bazıları karşısındaki kişinin elinden her şeyi alarak yapar. Benim yöntemim ise biraz farklı. Ben bana zarar veren kişinin her şeyini gıdım gıdım öğrenir koz olarak kullanır ve onu titreyesine kadar korkuturum. Ardından sevdiği her şeyi elinden alarak hiçbir şeyi kalmamasına neden olurum. Yokluk insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden birisidir. Boşluk ise asla doldurulamaz. Özellikle sürekli yaptığın şeyler sürekli gördüğün kişiler hayatından uçup giderse. Evet biliyorum bu bir klasik yöntem diyorsunuz. Ben intikamımı aldığım her şeyi geri verirken tamamlarım. Eğer dayanmış acısını çekmiş her şeyi görmüş dünyada olup bitenin farkına varmışsa aldığım her şey tek tek geri veririm fakat hala uslanmamış ne olursa olsun devam ediyorsa işte o zaman onun duygularını elinden alırım. Onlarla oynar ardından yerine koyarım.

     İnanın kalp kırıldı mı Bir daha toparlanamayacak bir yapıya sahip canınız bir kez ölümüne acıdığında unutmaya çalışsanız bile kalbinizin bir köşesinde hala o acıyı hatırlıyor olursunuz. Bazen beynimiz bu acı için önlem alır bazı şeylerden uzak durursunuz ama bazen olur ki o acıyı bizzat hatırlamak istersiniz. Kabuğu kalkmış bir yara gibi acıtsa da o acı hoşunuza gider. Bu tanımı başka bir kelimeye de ait olabileceğini hepimiz biliyoruz. Aşk. Aşk ne kadar yorsada ne kadar acıtsa da sonunda iyi ki dediğimiz anılar bırakır. Hiçbir zaman geri bir adım dahi atmayız. Bazen olur gözyaşlarımız yüzümüze iğne gibi batar bazen olur kendimizden nefret eder uzaklaşırız benliğimizden. Ama hepimiz biliyoruz ki bu hayatta her şeye değen bir son vardır. Bazen bu bir tecrübe bazen ise hayatımızda bir daha yaşayamayacağımız bir mutluluk olur.

     Mutfakta mercan'a midesini bulantısı için birkaç şey hazırlarken elim sürekli telefonuma gidiyordu. Anlaştığımız bazı şirketlerden yazılar geliyor onlarla çalışmasak mı düşüncesi akıllarında beliriyordu. Bu beni çok sinir etmişti. Ateş'e karşı içimde dinmek bilmeyen bir öfke vardı. Mercan biraz kötü olmuştu. Akşamdan kalma olduğu için midesi aşırı bulanıyor, başı  çatlayacak gibi ağrıyordu. Yaptıklarımı tepsiye koyduktan sonra mercan'a doğru ilerledim ve önüne bir sehpa çekip tepsiyi üzerine koydum. Sırada mutfakta unuttum telefonum çalmaya başladı. Hızlı mutfağa geçtim mi telefonu açtım arayan Özgeydi.

" Yıldız hanım bulduklarıma inanamayacaksınız. Aslında Ateş bey şirkette çalışmıyor ama hisseye sahip. Şu an şirketin yarısı onun babası vefat ettikten sonra şirketin tamamı ona geçecek. Babası bunu pek sıcak karşılamıyor ama bırakacak başka kimseyi bulamıyor. Mine Hanım'ın yaşadığı şeye gelirsek de evet diğer kadınlara da aynı muameleyi göstermiş, tek gecelik ilişki. Bazıları haberlere çıkmış bazıları ise habere çıktığı gibi kaldırılmış. Anlayacağın başı çok derde girmiş. Ayrıca bar kavgaları, sürekli adamları dövmesi onu babasından uzaklaştırmış. Babasının ona evlatlıktan reddetmekle bile tehdit etmiş.

   Ne garip ki annesiyle ilgili pek bir bilgi bulamadım. Söylentilere bakarsak annesi Ateş bey yüzünden ölmüş. Küçükken dağ evlerine yapılan suikast sırasında Ateş bey kendini düşünerek evden kaçmaya çalışmış, annesi onun peşinden gelirken vurulmuş. Anlayacağınız hem annesinin ölüm sebebi olmuş hem de annesinin ölümünü kendi gözleriyle izlemiş."

     Her yerim buz kesilmişti. Ben ailemi neredeyse hiç tanımıyordum. Evet, yoklukları canımı yakıyordu ama o annesinin ölümünü kendi gözleriyle izlemişti. Bu daha acı verici olmalıydı. Birkaç onaylayıcı cümleden sonra telefonu kapattım ve Mert'e döndüm. Gözlerini yoldan ayırıp kısaca bana baktı tekrardan akıp giden yola gözlerini çevirdi. Bakışları ne kadar 2 saniyelik de olsa ne oluyor, ne öğrendin? Gibiydi. "Hiç bana öyle bakma sana neler olduğunu söylemeyeceğim." Dedim. Mert başını tamam anlamında salladı.

Yıldızlar TutuşurkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin