~AŞKTAN KAÇIŞ YOK~

698 43 4
                                    

(Yıldız'ın Ağzından)

Derdi neydi bunun? Bana çarpıp özür bile dilememişti ve şimdide bana seslenip boş boş bakıyordu. "Kusura bakmayın bir sorun mu var?" Cevap anlamayınca yoluma devam etmeye kalktım fakat genç adam koluma kafifce dokundu ve "Pardon, sessizliğimi bir özür olarak kabul edin." Dedi. Ters bakışlarımı omzumun üzerinden ona yönelttim ve sese doğru döndüm.

"Pekala." Dedim ve bir adım geri attım. "Sorun degil insanlık hali." Yoluma devam edip kasaya gectigim sırada peşimden geldi ve yanımda dikeldi. Kitapları kasaya koyarken kasiyere kartını uzattı. "Buradan alın." Şaşkın yüzümü ona çevirdim. "Ah saçmalamayalım." Dedikten sonra kendi kartımı kasiyere doğru uzattım. "Buradan alın." Diye tekrarladı.

Ne yapışık adammış ya! Senin parana mı kaldım? Kartımı biraz daha ileriye uzattım. Kasiyer genç adamın kartını aldı ve işlemleri yaptı. Bir kez daha şok olmuşken kasiyerden karton poşete koyulmuş kitapları alıp bana doğru uzattı.

Poşeti almadan ilerledim. "Nereye gidiyorsun? Kitaplar..." Ona doğru dönüp kaslarımı çattım. " Daha ismini bile bilmediğim biri bana kitap aliyor ve kabul etmemi bekliyor. Kendin aldın kendin okumalısın." Dükkandan çıktım. Peşimden gelmediği için şükür ediyordum.

Yeni bir kitapçı bulmak için AVM'nin üst katlarını gezdim ancak istediğim kitapları satan bir kitapçı bulamadım. Öfkeli adımlarımı çıkışa yönelttim ve AVM' den çıktım. Furkan bey arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Çıktığımı gördüğü anda bana kapımı açtı. Arabaya bindikten sonra kapımı kapatıp şoför koltuğuna geçti.

"Bir sorun mu var Yıldız hanım?" Derin bir iç çektim. "Pek önemli bir şey değil." Buraya gelmeden once Mineyle konuşmuş olayın aslını öğrenmiştim. Mine dün akşam ayakta duramayacak kadar sarhoş olmuştu ve neredeyse hiç bir şeyi hatırlamıyordu. Onunla yatmadığına da gayet emindi.

Işıklarda durduğumuzda Furkan bana doğru döndü. "Nereye gideceksiniz?" Biraz düşündükten sonra "Şirkete gidelim." Diye yanıtladım. Bir isim olmasa bile şirkette olmak şuan en mantıklı hakaretti.

Telefonumun çalmasıyla gözlerimi yoldan ayrırdım. "Alo?"

"Nerdesin aşkım? Şirkete yaklaşıyorum."

Arayan Mercan'dı. Kendisi en yakın arkadaşlarımdandır, ki iki tane var. " Yoldayım, geliyorum." Kısa bir sessizlikten sonra Mercan'ın sesi tekrar duyuldu. "Sesin soğuk geliyor bir şey mi oldu?" Derin bir nefes aldım. "Gelince konuşuruz. Pek mühim bir şey değil." Arkadan konuşma sesleri geliyordu. Muhtemelen Mert de oradaydı. " Tek sen misin yoksa peşimizden ayrılmayan bir Kuyruğun mu var yanında?"

Arkadan Mert'in sesi duyuldu. "Hadi ama istemiyorsanız söyleyebilirsiniz. Bak tam şu an arabadan inebilirim." Sesi biraz alaycıydı. Gülerek " Araba hareket ederken mi?" Mercan'ın kahkahaları tüm arabayı doldurmuş olacak ki Furkan bile gözlerini bir kaç saniyeliğine dikiz aynasına yöneltmişti.

"Ah sizin şu tatlı kavgalarınız..."

"Mercan, abartmayalım!"

"Peki... Şirkette görüşürüz o zaman."

Sanki beni görüyorlarmış gibi gülümsedim ve telefonu kapattım. Evet, ikiside en yakın arkadaşlarımdı. Yetimhaneden ayrıldığımızda hep birbirimiz yanında olmuştuk ve hala da öyleydik. Kendimi bu konuda çok şanslı buluyordum.

Arabanın durmasıyla geldiğimizi anlayarak arabadan indim. Yavaş adımlarımı asansöre yönelttim ve sakince asansörü bekledim. Yukarı çıktığımda herkes sessizce masasında oturmuş işlerini yapıyordu. Sessizliği yarıp geçen adımlarım onların dikkani bozmuş hepsi birden sese doğru dönmüşlerdi. Hepsinin yüzüne bir gülümseme yerleşmiş ve tekrardan önlerine dönmüşlerdi. Her sabah bu olayı yaşardım. Şuan gün ortası olmasına rağmen hepsi beni tekrardan selamlamıştı. Bana saygılarını asla yitirmiyorlardı.

Yıldızlar TutuşurkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin