Kırmızı mini elbisemin altına hangi topuklu ayakkabıyı giyeceğimi düşünürken içeriye Mercan girdi. " Daha makyaj bile yapmadın ve böyle dikelip duruyorsun! Acaba bu ormanın içindeki malikaneden çıkıp şehire inmemiz ne kadar sürecek?" Dediğini kabullenerek kırmızı bilekten bağlamalı bir topuklu ayakkabı seçtim ve makyaj masama oturdum. Boynumu saran inci kolyemi takıp ince zincirli sarkan kolyemi taktım. Hafif bir makyajdan sonra saçlarımı saldım ve bir kaç tarak darbesinden geçen saçlarımı omuzlarımın gerisine attım. "Ben hazırım!"Kendini benim yatağımın üstüne atmış olan Mercan üfleyerek dikeldi. "Tam yirmi dakika sonra. Şükürler olsun!" Basamakları dikkatlice inerek bahçeye ulaştığımızda ışıklarla parıldayan bahçeyi görmek bir kez daha buraya kadar nasıl geldiğimi bana hatırlatmıştı. "Hadi ama Yıldız, geç kalacağız!" Kendime gelerek arabaya atladım. Şoför koltuğunu kendime göre ayarladıktan sonra Mercan'a dönerek "Hazır mısın?" Dedim. "Evet!" Gaza basmamla neredeyse otuz saniye sonra arazimden çıkmış bulunduk. Onlara son dakika değişikliğinin olduğunu ve mekanın konumunu atacağımızı söylemiştik. Şirkete yetişmemiz imkansızdı.
Kırk dakika içinde kendimizi şehirde bulduğumuzda Mercan stresten ölecekti. "Yalan olduğunu anlamaz değil mi?" Bu cümleyi tüm yol boyunca duymuştum. "Tabiki hayır! Bana bak varmamıza son bir dakika falan var kendine gel. Basit bir kız değilsin kendini hemen ele veremezsin. Ayrıca bu sadece bir iş yemeği özür için..." Aklıma birden hakkimdaki haberlerin gelmesiyle frene bastım. Korna sesleri her yeri doldururken ne yaptığımın farkına vararak ilerlemeye devam ettim. "Yıldız ne yapıyorsun? İyi misin sen?" Ben tam bir aptaldım. Aptal!
"Ben gerçekten bir aptalım. Hakkımızda çıkan haberlerden sonra onunla yemeğe çıkmayacaktım! Bu imajımı yerle bir etti şuan. Adam nereye gitse paparaziler peşinde. Bu da bu akşamın çok zorlayıcı olacağını gösteriyor." Mekana vardığımızda arabadan indim ve kapıyı sertçe kapattım. "Yıldız sakin ol burası daha önce magazine veya haberlere çıkmadı. Kimse burayı bilmiyor. Ayrıca burası senin arkadaşının yeri ve bugün bizim için kapatacaklar. Hiçbir insan bizi uzaktan izleyip bakın mekanı kapatmışlar demez."
Ona hak vermekten başka çarem yoktu. İçeriye girip bizim için hazırlanan masaya oturduk. Zarif, her tarafı camlarla çevrili bir mekandı. Beyaz bir konsepti vardı. Siyah bir arabanın mekanın önünde durmasıyla geldiklerini anlamıştık. onları karşılamak için ayağa kalktığımızda Mercan beni cimcikledi. "Hey, ne yapıyorsun?"
"Onların buraya farklı bir fikirle geldiğini biliyorsun. Rahat davran."
Kollarına atlamamı falan bekliyordu herhalde. Mercan'ın dediği her şeyi bir kenara atıp yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Mekâna girmeleriyle kalbim tekledi sanki. Dar siyah tişörtünü siyah, biraz bol pantalonuna sokmuş elinde siyah bir ceket taşıyordu. Onu kısaca süzdükten sonra sadece menajerine odaklandım. Bu sefer dürtme sırası bendeydi. Mercan'ı hafifçe dürttüm ve gülümseyerek " Bu bir iş yemeği. Lütfen flörtleşeceksen çıkışta et." Yanımıza geldiklerinde elimi mesafeli olmalıyız dermiş gibi uzatarak "Merhaba." Dedim. Resmen sesimden ima akıyordu ama o bunu pek umursamış gibi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Tutuşurken
RomanceKendini hayatı boyunca güçlü bir kadın olmaya adamış şirket sahibi Yıldız zenginliğini her zaman saklamış ve normal insanlar gibi yaşamaya çalışmıştır. Bir gün kitapçıda dolaşırken rastladığı genç adamın hayatının aşkı olacağını aklının ucundan bile...