10. BÖLÜM

345 43 10
                                    

Biliyoruz çok fazla geciktik ama inanın beceri sınavları mezuniyet staj derken bittik. Ama kendimizi affettirmek için de upuzun bir bölüm ile geldik. Multide Eylül ve Demir var. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar....

O kişi Tamerden başkası değildi.

Biran buna anlam veremedim. Nasıl anlamamıştım ki? Sonuçta Tamer benim çok yakın bir dostumdu. Peki...peki ya Zeynep... Zeynep benim için neydi? Ne ifade ediyordu?

Gökhan'ın kardeşi...benim de... küçüğüm. Niye bilmiyorum ama ona şu ana kadar hiç kardeşim dememiştim. Gerçi o da bana hiç abi dememişti ki bundan olmalıydı böyle hissetmem.

Başım artık iyice ağrımaya başlamıştı. Kafamı kaldırdım ve duvardaki saate baktım. Artık iyice geç olmuştu hatta neredeyse sabah olacaktı. Kafam allak bullak olmuştu. Bedenim kadar ruhum da yorulmuştu.

Yavaşça ayağa kalktım ve yatağa doğru yanaşarak tekrar dizlerimin üzerine çöktüm. Gözlerimin rotası sendin küçüğüm. Demek bu halinin tek nedeni Tamerdi. Ona sorduğumda aldığım cevap 'Tek bildiğim o çok kötü' olmuştu. Evet bu gayet açık ortadaydı zaten. Zeynep resmen çökmüştü ama hala yerine oturmayan şeyler vardı. Şimdi Zeynep Tamer'e karşı hisler besliyordu ama bu karşılıksızdı. Hem okuduklarıma göre Tamer bir başkasını seviyordu. Peki bunu ben bilmezken Zeynep nerden biliyordu? Kesinlikle kafayı yiyeceğim. Hızla ayağa kalktım ve kapıya doğru yol aldım. Biraz dinlenmem lazım. Sonra da Tamer'in dediği gibi Zeynep'e aklımdaki soruları soracağım. Kapıyı yavaşça kapattıktan sonra Eylül'ün odasına doğru gittim ve kapıyı tıklatarak odasına girdim. Biraz dürtüp seslendikten sonra kalktı. Bana "Ne oldu abi, yoksa Zeynep'in ateşi mi çıktı?"dedi biraz telaşla. Bende"Hayır hala uyuyor ama ben biraz yoruldum galiba. Sana biraz onun yanına git de ben biraz dinleneyim diyecektim."dedim. "Tamam abicim ben gidiyorum. Hadi sende biraz dinlen."dedi. Ben onun odasından çıkıp bitkin bir şekilde kendimi odama attım. Yatağa uzandım ve bir müddet gözlerimi kapattım. Göz kapaklarım okadar ağır geliyordu ki. Tamam anladım uykusuzluktan dolayı ağırlaşmıştı ve biraz dinlendikten sonra muhtemelen geçecekti ama şu sol yanımdaki ağarlığa ne demeliydi. Ona ne iyi gelecekti?

~~~~~~~~~♥♥♥~~~~~~~~~~~~~~

Üzerimde sanki tonlarca ağırlık vardı. Kendimi okadar çok halsiz hissediyordum ki yavaşça gözlerimi araladığımda bile göz kapaklarım bana meydan okuyarak kapanmak için direniyorlardı. Bir kaç kez gözlerimi kırptıktan sonra başucumda yatan Eylül'ü farkettim.

Sonra yavaş yavaş dün gece olanlar aklıma geldi. En son bayılmış olmalıydım ki hatırladığım tek şey Eylül'ün çığlığıydı. Biraz yerimde kıpırdandıktan sonra Eylül uyandı ve kafasını kaldırır kaldırmaz beni uyanık görünce boynuma atladı."Ah canım benim sonunda uyandın. Öyle korktum ki sana bir şey olacak diye." Bir yandan konuşuyor bir yandan da sıkı sıkı sarılıyordu. Sonra kollarını çekerek elleriyle ellerimi kavradı ve gözlerini gözlerime dikerek"Niye haber vermedin Zeynep? Sen hiç böyle şeyler yapmazdın. Canım benim, sen ne yaşadın ki bu kadar yıkıldın ha?"diye sordu. Bana bakışları okadar merhametli ve güven vericiydi ki bir an ağzımı açtım ama açmamla kapatmam bir olmuştu. Nasıl söylerdim ki...

Anlamış olacaktı ki tekrar konuşmaya başladı."Aslında galiba ben artık biliyorum. Dün sen bayıldıktan sonra abim bütün gece başında bekledi. Az önce de benim odama gelip biraz dinlenmek istediğini ve benimde senin yanına gelmemi istedi. Odaya girdiğimde bir şeyler sayıklıyordun. İlk başta su ya da başka bir şey istediğini zannettim ama sonra yanına yaklaşınca net olarak duydum. Sen abimin ismini sayıklıyordun Zeynep. Eğer abim biraz daha kalsaymış... o da duyacakmış."dedi.

Duyduklarım ilk önce bana biraz fazla gelmişti. Sinan bütün gece başımda mı beklemişti yani. Peki ama niye? Daha da önemlisi Eylül buradayken ismini sayıklamıştım. Gözlerimi Eylül'den kaçırdım. Ben ona ne diyebilirdim ki. Ellerimi biraz daha destek verircesine sıkarak"Canım benim yapma böyle. Bak Zeynep bana anlatabilirsin. Bu halin sebebi abim mi?"diye sordu. Kalbim acıdı tekrar. Kafamı kaldırdım ve başımı aşağı yukarı saladım. Eylül'ün gözleri dolmuştu. Elinin birisini havaya kaldırıp yanağımı sildiğinde anladım ki ağlıyordum. Yaşadığım yıkımı anlamış olacak ki daha fazla üzerime gelmedi. Hızla ayağa kalktı "Hadi bakalım Zeynep hanım, bu kadar tembellik yeter. Şimdi kalkıp elini yüzünü yıkıyorsun,sonra hemen aşağı kahvaltıya iniyoruz. Ha birde eğer bu konu burda kapandı zannediyorsan yanılıyorsun canım. Bu konuyu bu gece mutlaka konuşacağız ona göre."dedi hızlıca. Deli kız bir anı bir anını tutmuyordu ki.

SÖYLEYEMEDİM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin